Hep aynı hata: Konuşun artık!

27 Kasım 2007 16:57 tsi
İki ay içerisinde birbirine ters açılı iki gelişme… Önce artan terör saldırıları, ardından dinen rüzgar ve Kuzey Irak açılımları… Bir yanda krizi iyi yöneten hükümet, diğer yanda soru işaretleriyle dolu bir başarı öyküsü. Türkiye bir yöne gidi

En kötüsü bir şeylerin olduğunu hissedip ne olduğunu anlayamamak. Yani belirsizlik havası… İstikrar belirsizliği sevmez, ancak ortada istikrarın bozulacağına yönelik işaretler de yok. Türkiye bir yöne gidiyor, ancak nereye gittiğini anlayan çok az.

Geçtiğimiz haftalarda bir gazete Başbakan Erdoğan’ın dilinin altında bakla olduğunu ileri sürmüş, bir plandan bahsetmiş, üstelik Türkiye’nin bu planın varlığını Rice’tan öğrendiğini yazmıştı. Çok haklı bir saptama. Ülkeyi yönetenler ülke geleceğini bir yöne götürüyor ancak o ülkede yaşayanların olan bitenden haberi yok. Dün Ankara’da bir bakanlar kurulu toplantısı yapıldı. Ancak toplantı sonrasında açıklama yok!

Örneğin şu sorunun da yanıtı yok: Bir ay önce terörle çalkalanan Türkiye nasıl bir hamleyle süreci tersine çevirdi? Evet, dün iyibilgi’de bunu bir başarı olarak değerlendirmiş ve başarının kilometre taşlarını ayrıntısıyla yazmıştık. Ancak bu başarının eksik bir faktörü var. Başarı geldi, peki bundan sonra ne olacak?

Ya da hiç uzatmadan Emre Aköz’ün sorduğu o soruyu soralım: Türkiye PKK’yı aldı. Üstelik Cevat Öneş’e göre bunun karşılığında Barzani yönetimini tanıyacağını vaat etti. Ancak Aköz pazarlığın bu olmadığını belirtiyor ve ekliyor: Üzerinde uzlaştığımız bir şey olmalı, ama ne?

İşte en kötüsü bu… Çünkü bu bir pazarlık ve uzlaşmaysa eğer bunun bir sonraki adımı olmalı. Ülke geleceğini derinden etkileyecek bir adımı. Ancak bu adımın ne olduğunu ne biz ne siz biliyorsunuz. Sadece tahminde bulunuyoruz.

Bir gazete haber olarak manşetine “PKK’ya karşı El Kaide kozu”nu taşıyor. İşte bu bilinmezliğin içinde… Ondan sonra Başbakan Erdoğan “haber yalan açıp sorulmadı bile” diyerek sitem ediyor. Bu sitem basına.

Ancak Başbakan Erdoğan da önemli bir eleştiriyi hak ediyor. Ne hükümetin ne de devletin toplumu sağlıklı bilgilendirmesi gibi bir durum sözkonusu değil şu anda. Washington’da 5 kasım’da Başkan Bush ile ne konuştuklarını sormuyoruz elbette, bazı şeylerin gizliliği olabilir. Ancak bu gizlilik sadece içeriye dönükse ve Türkiye’nin yönünü göremiyor, ufkumuzdaki sisin ardını keşfedemiyorsak ortada problem var demektir. Ne hikmetse sorumluların sorumlu oldukları topluma karşı ciddi bir ketumiyeti var son zamanlarda. Dağlıca saldırısından sonra saldırı ve sekiz asker ile ilgili dezenformasyonun ve ardından yayın yasağının gelmesi bu yüzden.

Şimdi PKK’nın tasfiyesi ve sonrası ile ilgili de bir çok soru işareti yer alıyor kafalarda. O saldırılar sonrasında toplum tek elden tatmin edici bir şekilde nasıl bilgilendirilmediyse, bugün de bizi ne beklediği ile ilgili bir bilgilendirme sözkonusu değil. Ondan sonra soru işaretleri, komplo, kulis haberi gırla gidiyor. İnsanların kafası böylece daha çok bunalıyor, gazeteler manşetlerine yanlış haberleri çekiyor.

iyibilgi.com

Bu haber 982 defa okundu.