En Sıcak Konular

Nasıl özgür oluruz?

0 0 0000 00:00 tsi


• İnsanın yaşam tarzı genelde kendi dışında şekillenir. Bu yüzden insanın yaşam tarzını kendisinin değiştirmesi, kendi bedeni üzerinde söz sahibi olması yani gerçek anlamda özgürlüğünü kazanması çok zordur.  Zordur çünkü, taşıdığı bedenin yönetim kararı ve sorumluluğunu almak, dış dünyanın dayatmalarını karşılayacak güçlü bir iradeyi gerektirir ve akıntıya karşı yüzmek gibidir.

• Alışılagelmiş bir hayatın dışına çıkmak, ‘yuvarlanıp gidiyoruz’ tarzı yaşama göre sıkıntı vericidir. Küreselleşen dünyanın bize dayattığı yaşam tarzının iç güveyisi olmak, kendini akıntıya bırakarak yaşamak ise kolay ve zevklidir.

• İnsanın küresel sistem içindeki yaşam tarzı, en basit canlı olan bir hücrenin yaşamına benzer.  Bir hücreyi düşünün... Evrende bir dünya gibi.

• Hücre, dış dünyanın global saldırılarına karşı koyar. Üzerindeki koruyucu kalkanı olan zarı, dış etkilerden onu korumaya çalışır.
 
• En basit canlı olan hücrenin, insanoğlu gibi zararlı çevreyi değiştirme şansı da yoktur. Yapabileceği tek şey kaçmaktır. Aksi takdirde dış dünya hücreyi teslim alacaktır.  

• Bir hücre bile dış dünyanın zararlı etkilerine DNA’sında saklı derin yönetimiyle karşı koyarken, en gelişmiş canlı olan insanoğlu nasıl oluyor da dış dünyanın dayatmasına karşı koyamıyor. Kendi hayat programlarını ve özgürlüğünü niçin yaşayamıyor?  Diğer tüm canlılardan farklı olarak çevreyi değiştirme yeteneği olan insan, nasıl oluyor da aşağıda özetlenen yaşam tarzının kölesi oluyor?

• Dış dünyadaki yaşama alanlarımız, binalar, caddeler, arabalar ve çevre kirliliği ile, içinde yaşamaya çalıştığımız küçücük evlerimiz ise eşyalarla işgal edilmiş durumda ! 

• TV karşısında gömüldüğümüz, bize kalan tek özgürlük alanımız olan rahat koltuğumuz ise uzaktan kumandalı binbir kanal ve reklamla beynimizin işgal edildiği, yeniden düzenlendiği mini hapishanemiz!

• Dünyada ölümlerin birinci nedeni olan kalp damar hastalıkları ve insanlığın en yaygın sağlık sorunu olan hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, şişmanlık ve metabolik sendrom bu yaşam tarzıyla yakından ilişkilidir (1, 2). 

• Yaşam tarzını düzelterek bu insanlık düşmanlarını yenmede ne kadar başarılı olursak, kalp, tansiyon, kolesterol ve şeker ilacı kullanma ihtiyacımız o kadar azalır, bu hastalıklara yakalanma ve bunlardan ölme oranları da o ölçüde düşer. Bu yüzden yaşam tarzı değişikliği, hastalıkları önleyici kardiyoloji programlarının da temelidir (1, 2).

• Amerikan Kalp Birliği’nden, Avrupa ve Türk Kardiyoloji Derneği’ne kadar tüm bilimsel kuruluşlar, şeker hastalığından yüksek tansiyona, metabolik sendromdan şişmanlık ve kolesterol yüksekliğine kadar sağlığımızı ve hayatımızı tehdit eden risk faktörlerinin tedavisinde ilk önce ve ısrarla yaşam tarzı değişikliğini şart koşmaktadırlar (3-7).  Çünkü yaşam tarzındaki köklü değişiklik, 1 yıl içinde bile koroner damar sertliğinde önemli gerilemeye yol açar (7).

• Şişman kişilerin vücut ağırlığının % 5-10’u arasında kilo vermesi kan basıncı, kan şekeri, kan yağları, kanın pıhtılaşması gibi metabolik ve kalp damar hastalığı risk faktörleri üzerine iyi etki gösterir. Yaklaşık 4 kg’lık kilo kaybı  bile riskli hastalarda şeker hastalığına gidişi önler. Fiziki aktiviteyi artırmanın hemen akla gelen önemli iki yararı, HDL kolesterol düzeyinde artma ve tüm sebeplere bağlı ölüm oranında azalmadır (7).

• Bütün bu yararlara rağmen, yaşam tarzımızı neden değiştiremediğimiz ve nasıl değiştirileceği konusu, şifrelenmiş bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

• Yaşam tarzı sadece sağlığın ilgi alanı da değildir. Küreselleşme sürecinde sağlıktan ekonomiye, eğitimden eğlenceye ve iletişime kadar her alanda devam eden gizli ve açık mücadele, yaşam tarzını değiştirmek veya etkilemek üzerine odaklanmış bulunuyor. 

• Bilgi ve paranın akışkanlığı sayesinde sınır tanımadan her yere yayılan küresel yaşam tarzı, tsunami gibi bize ait ne varsa içine çekiyor ve kendi istediği şekle dönüştürüyor.

• Trilyon dolarların oluşturduğu bu görünmeyen dev dalgalara karşı koymak neredeyse imkansız. Öte yandan sınır tanımadan her yere yayılan bu bilgi ve paranın oluşturduğu deniz olmadan yaşamak da imkansız. Ona ihtiyacımız var.  O zaman asıl mesele ve çözümü ne?

• Küresel aydınlara bakılırsa her şeyimizi değiştiren, kendi iradesi altına alarak bizi balık sürülerine çeviren küresel yaşam tarzının mandası olmak dışında bir çözüm yok. Kendi aydınlarımız ise, bu dalgalara karşı “güvenilir” setler oluşturmakla meşgul.

• Beynimize gizlice yüklenen yanlış programları nasıl değiştirebiliriz?

• Dış dünyanın bitmek bilmeyen istekleri yerine kendi özgür tercihimizi nasıl seçebiliriz?                                                

• Bizim yaşam tarzımızı belirleyen, bilinçli veya bilinçsiz yaptığımız bu seçimler olduğuna göre doğru ve sağlıklı seçim nasıl yapabiliriz?  

• Yaşam tarzımızı karartan kötü alışkanlıkları seçmekten nasıl kurtulabiliriz?

• İşte bize ilkokuldan en yüksek tahsile kadar öğretilmeyen özgürlük eğitimi budur! Her şeyin eğitimini veren küresel sistem her nedense gerçekten özgür yaşamamızı sağlayan bu eğitimi vermiyor.

• Farkında olmadan yaptığımız tercihleri tekrar seçmemiz için gizlice bize yükleyerek markalar dünyasından ibaret sahte bir özgürlük cenneti sunuyor.

• Küresel yaşam tarzı seçeceklerimizin listesini önceden hafıza kartımıza işliyor, biz de sözüm ona özgür seçimler yapıyoruz. Bunun neresi özgürlük?

• Kendi adımıza, kendi yararımıza doğru ve sağlıklı seçimler yapma özgürlüğü ve alışkanlığı bir disiplin olarak verilmediği için, seçimlerimizi daima bizim adımıza birileri gizlice yapıveriyor.

• Ne yiyeceğimizden ne giyeceğimize, ne yapacağımıza veya yapmayacağımıza kadar her şey beynimize bir virüs gibi gizlice yüklenen dış programlar tarafından belirlenmiş oluyor.

• Yani bizler, başkalarının programladığı sanal bir hayatı yaşıyormuş gibi yapıyoruz. Aslında yaşadığımız bizim hayatımız değil, bizim kimliğimizi ve kişiliğimizi silen, ne olduğu belirsiz dış dünyanın bitmek bilmeyen istekleri…

• İnsanlık tarihinin bitmeyen en büyük savaşı olan bu mücadele, bizimle dış dünya arasında, sonsuz cephede ve sinsice devam ediyor. Bu savaşın galibi, insan bedenine ve onu yöneten beynine hükmedecektir.

• Bu savaşı; ya biz kazanacağız ve gerçek anlamda özgür olacağız, ya da ipleri dış dünyanın eline teslim edecek ve gönüllü kuklalar olacağız.

• Bizi ve nefsimizi küresel kukla yapmak isteyen yaşam tarzının beynimize ve bedenimize dolanan iplerini, ya derin irademizle keseceğiz, ya da küresel robot olacağız. Seçim bizim.

• Kurtuluş yok mu?

• Kendi yaşam biçimiyle üstümüzü örten bu okyanusta benliğimizi ve sağlıklı yaşam arzusunu kaybetmeden yaşamak mümkün değil mi?

• Bizim irademizi hiçe sayan küresel iradenin yaşam tarzına teslim mi olacağız? Bu yaşamda kaybolan kendi irademiz ve bizim hayatımız ne olacak? Başkalarının kurguladığı hayatın figüranı olmaktan başka çaremiz yok mu?

• Yaşam tarzını değiştirin diye feryat eden bilim adamlarına rağmen neden değiştiremiyoruz?

• Bilim adamları mı anlatamıyor, yoksa biz mi anlamıyoruz?  Onların söylediği şeyleri yapmak neden bu kadar zor?

• Dış dünyanın dayattığı sağlıksız ve yozlaşmış yaşamda kaybolmadan, kendi sağlıklı hayat tarzımızı yaşama şansına ne zaman sahip olacağız?

• Asıl Da Vinci’nin şifresi bu! 

• Hayatımızı kilitleyen bu şifreyi nasıl çözebiliriz? 

• Bu şifreyi çözmeden yaşam tarzını değiştirmek, hastalıklara karşı koruyucu önlemleri almak mümkün değildir.

• Bu şifreyi neden çözemiyoruz?

• Çünkü bu şifreli esarete son verecek olan bilgiyi değerlendiren düşünce sisteminde ciddi sorunlar yaşıyoruz.

• Bilgi çağında neredeyse sonsuz bilgi ile karşı karşıyayız. Bu bilgi ummanı; bilimsel yöntemlerle elde edilen doğru ve güvenilir bilgiyle birlikte yanlış, yararsız hatta zararlı bilgiyi de içeriyor. Artık çağımızda önemli sorun bilgi kıtlığı veya bilgiye ulaşmak değil, bilgi denizinde kaybolmadan doğru ve güvenilir bilgi adasına çıkabilmek.

• Sonsuz bilgi denizinde doğru ve güvenilir bilgiye nasıl ulaşabiliriz?  Bu bilgiyi nasıl değerlendirebiliriz ve hayatımıza nasıl yansıtabiliriz?

• İnternet dediğimiz bilgi evreninde uçuyor olmamız bile toplum olarak ne düşüncelerimize bilimsellik katıyor, ne de günlük yaşantımıza ve davranışlarımıza bilimsellik olarak yansıyor.

• Bu uçsuz bucaksız bilgiye erişime rağmen sağlıklı bir yaşam tarzı kuramıyoruz. Bilgi toplumu olalım derken her yerden gözetim altına alınmış ve kurgulanmış bir toplum oluyoruz.

• Kötü alışkanlıklar ve markalar dünyasından ibaret sahte ve sanal özgürlük çağında, beynimizin derin yönetimi üzerinde kendi irademizin hâkimiyetini sağlamadan gerçek özgürlük, bağımsızlık ve sağlıklı bir hayat olamayacağını yaşarken öğreniyoruz. 

• ‘Şunu yiyin, bunu yapmayın’ türünde öneriler içeren sağlık kitapları, sağlık ve hayatımızın kilitlendiği kara kutunun şifrelerini ne yazık ki çözemiyor. Bizler bu öneriler peşinden koşarken, yaşam tarzımız hastalık üretmeye devam ediyor.

• Sihirli gıdalarla oyalanan bir toplumun, sağlığın ticari meta haline getirilmesine yol açan küresel oyunlar karşısında şok olup uyanması zaman alacaktır. Sayısı belirsiz oyunların perde arkasını gösteren sihirli bir gözlüğe artık daha çok ihtiyaç duyuyoruz.  Bu nedenle, sağlığımız ve hayatımızın kilitlendiği şifreyi çözerken, hastalık üreten bir yaşamdan sağlıklı hayata geçişin yol haritasını veren bir kılavuza ihtiyacımız var(8).

• Yaşam tarzını değiştirmediği için ülkemizde her yıl pisipisine ölen 372 bin kişinin(9), uçurumdan atlayan 372 koyunun melemesine karıştığı için duyamadığınız çığlığını daha iyi duyurmak için hastalık üreten yaşam tarzının önemli kaynaklarını iyi tanımalıyız :

• Ülkemizi çöplüğe çeviren çevre savaşı, toplumun yaşam tarzını yozlaştırıp çürüten ve zihinsel işgali sağlayan medya savaşı, hayatın temeli olan suyumuzu çalarak boyalı ve gazlı içkilere bağımlı kılan su savaşı, bilimsel yozlaşma ve zihinsel mandacılığa yol açan bilim savaşı, sağlığımızı ve hayatımızı tehdit eden sağlık savaşı ve küresel sağlık anlayışının şifreleri…

• Sağlıklı ve özgür yaşama yöntemlerini içeren düşüncelerin, ülkemizin en ücra köşelerine kadar yayılması dileği ile…

Kaynakça:

1- W. Philip T. James:Obesity management: the cardiovascular benefits Eur Heart J Suppl 2005; 7: L3-L4

2-David A. Wood: Guidelines on cardiovascular risk assessment and management. Eur Heart J Suppl 2005; 7: L5-L10.

3-European guidelines on cardiovascular disease prevention in clinical practice. European of cardiovascular prevention and rehabilitation. December 2003 vol. 10 (supl): 1-78

4-Third report of the national cholesterol education program expert panel on detection, evaluation and treatment of high blood cholesterol  in adults final report. Circulation 2002, 106:3143-3421

5-European Society of cardiology guidelines for the managment of arteriel hypertension 2003. j of hypertension. 2003, 21:1011-1053

6-Leif R. Erhardt: Managing cardiovascular risk: reality vs. perception. Eur Heart J Suppl 2005; 7: L11-L15.

7-Luc F. Van Gaal, Ilse L. Mertens, and Dominique Ballaux :What is the relationship between risk factor reduction and degree of weight loss? Eur Heart J Suppl 2005; 7: L21-L26.

8-Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayykitap 5. Baskı, 2006

9-Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor.http://www.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html



Bu haber 481 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,965 µs