İki tarafta da barış istemeyenler var! | " /> İki tarafta da barış istemeyenler var! | "/>

En Sıcak Konular

Tuğluk: İki tarafta da barış istemeyenler var!

27 Kasım 2007 12:04 tsi
Tuğluk: İki tarafta da barış istemeyenler var! DTP eski eş başkanlarından Aysel Tuğluk, Yeni Şafak'a verdiği röportajda 'Devletin içinde de, Kürtlerin içinde de çözümü istemeyenler var. İki taraftada şiddetten beslenenler var' dedi.

Murat Aksoy/ Yeni Şafak

Kürt sorunu neden çözülmedi sorumuza, DTP eski eş başkanlarından Aysel Tuğluk, 'Devletin içinde de, Kürtlerin içinde de çözümü istemeyler var. İki taraftada şiddetten beslenenler var' diyerek cevapladı.

O, Kürtler, Türklerin korkuları, Serv sendromunu anlaşılmalı dedi, eleştirildi. Olağanüstü kongrede başarısız olduk deme cesaretini gösterdi. Kürt sorununun çözümü için bugünleri 'tarihi fırsat' olarak değerlendiriyor. Aysel Tuğluk ile yaşanan gelişmeleri, DTP'nin durumunu ve yapılabilecekleri konuştuk.

DTP'nin kapatılması davası kabul edildi, siz DTP'nin kapatılmasını mı istiyorsunuz?

Kapatma süreci hukuki olmaktan çok siyasidir. Türkiye geçmişte uyguladıklarını tekrar yapıyor. Bu zaman ve itibar kaybıdır. Çünkü DTP kapatılmadan yenisi kurulur. Biz siyaset yapmak istiyoruz. Hangi partili partisini kapattırmak ister ki? Partimizi değil kapatmak, aksine siyaset alanını genişletmek için çaba gösterilmelidir.

Başbakan tam bu süreçte önemli bir açıklama yaptı ve siyaset, şiddet ikilemi içinde bir tercihi sundu size...

Başbakanın son çağrısını bir milat olarak görmek istiyoruz. Bundan önce Özal'dan Ağar'a kadar benzer açıklamalar çok kez yapıldı ama tam bu dönemde Başbakan'ın çağrısını önemsiyorum. Çağrının hukuksal ve anayasal alt yapısı geliştirilirse çok olumlu sonuçlar doğurabilir. DTP'nin mecliste olması bu anlamda bir imkan, şans olarak değerlendirmelidir. Tek isteğimiz var; bizlerle diyalog kurulsun. Ama bize karşı sürülecek her ön şart bu diyalog sürecini zorlar. Eğer sağlıklı bir diyalog-tartışma süreci başlarsa bu ortamı sabote edecek her girişime karşı çıkacağımızı ve provokasyon sayacağımızı ilan ediyorum. Bunun için bize yönelik oluşturulan kuşatmanın da kırılması gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde sorun daha fazla uluslar arası bir hal almaya başladı ve bu Türkiye'ye yarar sağlamaz. Çok aktörlü, çok çıkarlı, çok faktörlü bir denklemde işler daha da zorlaşır.

ŞİDDETİN POLİTİKAMIZI BELİRLEMESİNE KARŞIYIZ

Bu sürece nasıl katkı sunabilirsiniz?

DTP bu süreçte Mecliste dışlanması gereken değil diyalog kurulması gereken bir partidir. DTP'siz bir çözüm süreci sağlıklı işlemez! Çünkü DTP sadece meclis temsiliyetinden dolayı değil, Kürt sorunu dediğimiz mesele içinde aidiyet duygusundan tutunda, ekonomik sorunlarına kadar cumhuriyetle sorun yaşayan topluluğun politik iradesi olmasından dolayı da muhatap kabul edilmesi gereken bir partidir.

DTP'ye PKK'yı terörist ilan edin çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu konu önemli ve hassas. Böyle dememizin bir yararı yok.

Yararı olmayacağı için mi demiyorsunuz?

Hem yararı olmadığı için hem de “terör-kınama” retoriği ile siyaseti boğmamak lazım.

DTP, PKK şiddetine karşı mı?

Şiddetin politik eylemimizi belirlemesine izin vermemeliyiz. Biz şiddetin çözüm olmadığını ve silahların susması gerektiğini ve PKK'nın da silah bırakması gerektiğini zaten söylüyoruz. Ancak bizim tek yanlı çağrılarımız yetmiyor. Bu noktada hükümetin bir çözüm planı varsa biz bu çözüm sürecine hem katılmak, hem katkı sunmak hem de aktif bir siyasetle yapıcı rol oynamak istiyoruz. 21. yüzyılda yaşıyoruz ve bu çağda sorunların çözüm yöntemi şiddet değil, demokrasidir. Bu yüzden şiddetin mutlaka durması gerekiyor. 21. asrın ilk çeyreğini yaşadığımız şu zamanda silahlı mücadele dönemi bitmiştir!

SİVİL ANAYASA ÇÖZÜM İÇİN BİR ŞANS

Niye çözülmedi bu sorun yıllarca?

Özellikle Öcalan'ın yakalanmasından sonra başlayan süreç, çözüm için bir şans yarattı. Ancak olumlu bir adım atılmadı. Ben şunu düşünüyorum, devletin içinde de Kürtlerin içinde de çözümü istemeyenler vardır. Her iki tarafta da bu sorunun varlığından hayat bulanlar var kanaatindeyim. Oysa ölümler üzerinden siyaset yapmak gayrı ahlakidir.

Çözüm için ne yapılmalı?

Ben siyasetin ve demokrasinin yaratıcılığına inanıyorum. Türk-Kürt kardeşliğine dayanan, eşit şartlarda birlikte yaşamayı gerçekleştirecek tek bir çözüm modeli olduğuna inanıyorum; o da cumhuriyetin demokratikleşmesine dayanan eşit-özgür yurttaşlık hukuku ve sistemidir. Demokratik cumhuriyet çözümünün en makul ve en uygulanabilir çözüm olduğunu iddia ediyorum.

Bunun için ne yapılmalı?

Anayasa tartışmaları önemli. Vatandaşlık tarifi yeniden yapılarak herkes anayasal yurttaşlık hukukuyla eşit sayılmalıdır. Kürtçe dilin seçmeli ders olarak kabul edileceği tartışılıyor. Bu önemlidir. Yerel yönetim reformu “AB yerel yönetimler özerklik şartnamesi” esas alınarak yapılmalıdır. İfade ve örgütlenme özgürlüğü yine AB düzeyinde reforma tabi tutulmalıdır. Ayrıca, siyasi partiler ve seçim yasası gözden geçirilmeli, baraj düşürülmelidir. AB hukuku esas alınarak yapılacak değişiklikler kısa vadede tatmin edici olabilecektir. Bu konularda atılacak adımlar, Kürt sorunun çözümü konusunda önemli bir psikolojik direnişin kırılmasına katkıda bulunabilir. Bizim bin yıllık birlikteliğimiz ve 500 yıllık ittifakımız var.

ASKERLERİN TESLİMİ TAM BİR KURGU

 

DTP milletvekilleri Aysel Tuğluk, Fatma Kurtulan, rehin alınan askerler için PKK ile imza töreninde yer almıştı. DTP'li vekillerin bu hareketi büyük tepki toplamıştı.

8 askerin Türkiye'ye getirilmesi ile ilgili hakkınızda fezleke hazırlandı...

Evet, tamamen o gençlerin hayatıyla ilgili kaygı duyduğum için gitmek gerektiğini düşündüm. İnsani bir refleksti. Ancak, giderken duyduğum bu heyecanı, orada uluslar arası bir kurgu olduğunu fark ettiğimde yitirdim. Ne ABD'nin, ne de bu işe karışmış diğer güçlerin uluslararası çıkarlarına bulaşmak istemezdim. Tek tesellim o gençlerin dönmesi ve ailelerinin sevinci oldu diyebilirim. Biz Kürt sorununun çözümünü istiyoruz. Dağdakilerin silahları bırakmasını sağlamak istiyoruz. Bunun bedeli neyse ödemeye hazırız. Birlikte yaşamak için birlikte çalışalım diyorum...

Ankara'nın kuralları şahinlik kaldırmaz


Güvercinler gitti, şahinler mi geldi yönetime?

Bu konuda çok yazıldı. Ama bence meselenin kategorize edilmemesi gerekiyor. Ben bunu farklı vizyona, farklı mizaç ve mantık yapısına sahip olma ile açıklıyorum. Bu anlamda herkesin siyaset yapma tarzı farklıdır. Ve göreve gelen arkadaşların vizyonu ve düşünce yapısı-tarzı bizimkine benzemeyebilir, doğaldır. Ama kim gelirse gelsin siyasetin yapılacağı bir zemin ve sınır var, ona uymak durumunda. Yani söylendiği gibi şahin ya da radikal birileri varsa, bu sınırlar içinde farklı davranma şansı zaten olamaz. Siyasetin kurallarına bağlı kalmak gerekiyor. DTP siyasetini demokratik olgunluk içinde, diyaloga ve uzlaşıya dayalı yürütmek durumundadır. Aksi taktirde DTP ve Türkiye zarar görür. Şunu da söyleyebiliriz, radikalliğin zemini başka bir yerdir. Ankara'da radikal olunmaz zaten! Ben siyasette tutarlılığı, esnekliği ve yaratıcılığı önemsiyorum. Radikalliğin siyasette yarar getirmediğini bizzat yaşayarak öğrendim. Hem biliyoruz ki, çağımız birçok çelişkiyi kendiliğinden çözüyor zaten!

Adaylar liyakate göre belirlenemedi

20 milletvekilinin birçoğu genç ve siyaseten deneyimsiz. Bu adaylar kim tarafından nasıl belirlendi?

Eğer siz siyasetin merkezine demokrasiyi koyuyorsanız, önce demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla kendi içinizde işletmeniz lazım. Aksi takdirde kamuoyunda inandırıcılığınız kalmaz. Ben seçim sürecinde bu kriterin ihmal edildiğini düşünüyorum. Emek, liyakat ve yeterlilik yerine başka faktörler etkili oldu. Bu kendini güncelleyememiş bir tarz ve kültürün sonucu olarak 20 yıllık siyaset geleneğinin teamüllerine dayanıyor. Ve gelenekler bilirsiniz ki antidemokratik özellikler taşıyabiliyor. Açık konuşalım; 20 yıllık bu gelenekten beslenen bazıları kendilerini partinin sahibi görmeye başlıyor. Benzer kişiler de partinin emek sürecinden geçmeden, partide hiç yer almadığı halde bu yapılara dayanarak kendilerini bir yerlere getiriyorlar ve 'en iyi partili' oluyorlar!. Ben bunu demokratik bulmuyorum, adil de bulmuyorum. Bu yüzden bundan sonra DTP de parti içi demokrasi konusunda daha duyarlı davranmak gerektiğini söylüyorum.

DTP siyaseten nerede duruyor?

Demokratik ve sol kimlikli kitle partisidir. DTP, ne bir İdeolojik-sınıf partisidir, ne de bir aile partisi değildir. Siyaset yelpazesinde kendimizi demokratik ve sol bir kitle partisi olarak tanımlayabiliriz.

Partinizin bu özelliği yeterince bilinmiyor sanırım...

Evet, bunu yeterince ifade edememiş, uygulayamamış olabiliriz ama böyle.

DTP bir blok mu, içinde farklılıklar var mı?

'Hangi DTP?' sorusu doğru bir soru değil. DTP elbetteki homojen değil, özgünlüklerden kaynaklı farklılıklar var. Tarzla ilgilidir. Bu farklılıklara hem DTP hem de Türkiye siyaseti tahammül etmek zorundadır, eğer demokrasi kazanacaksa!

Siyasal önceliklerimizde hatalar yaptık


Neden siyasal önceliğiniz Öcalan'ın koşulları vs. oldu, oysa Güneydoğu'da daha ağır bir tablo var ve siz DTP olarak hiç bu sorunları öncelikli politika yapmadınız?

Bu konular önemli ve DTP bu konularda iyi bir sınav veremedi. DTP kendi içine dönerek bunların muhasebesini yapabilmeli. Bazı sorular sormalı kendine: 1.nerede hata yaptık? 2. hangi hassasiyetlere dikkat etmedik, 3. siyasetin diyaloga, esnekliğe dayanan yönünü ne kadar geliştirebildik, 4. ve en önemlisi de halkın taleplerine cevap verecek politikaları ve projeleri ne kadar gerçekleştirebildik? Her zaman belirtiyorum; önemli bir meseleyi popülist bir dille anlatmaya kalkarsanız, izah edemezsiniz! Bu tür ajite sözlerle halktan coşkulu bir tepki alabilirsiniz, ama aslolan bu halka ne kazandırdığınızdır. Bu dil sorunların çözümüne katkı sunmaz. Aşırı politize edilmiş bir dil kutuplaştırır. Kimi hassasiyetleri karşı karşıya getirmeden, çatıştırmadan bir sağduyuya ulaşmak gerekiyor. Kapatma ve dokunulmazlıklar hususu için belirtiyorum, reste rest çekmek tüm oyunun kaybedilmesine yol açabilir. Bu yüzden başta DTP olarak yaptıklarımız, bu halka, bu ülkeye, bu topluma ne kazandırır diye düşünmek durumundayız. Kendimize şunu sormalıyız, bu halk bizden neyi, hangi hizmeti nasıl yapmamızı bekliyor? Bize oy veren taban kimliğini, kültürünü istiyor ama huzuru da, ekonomik refahı da istiyor. DTP olarak siyasetimizi bu argümanlar üzerinden demokratik olgunlukla kurgulayabilmeliyiz.


TÜRKİYE'NİN PARTİSİ OLMAYI BAŞARAMADIK

Bir başarısızlık yaşandı ve yeniden görev almayı kişisel ahlakım ve siyasi etik gereği doğru bulmadım. Bize oy verenlerin sadece kimlik ve kültür haklar sorunu yok. Bu toplum aynı zamanda huzur, barış ve ekonomik refah da istiyor. Alt yapı, eğitim, sağlık gibi sorunları da var ve bunlarda en az kimlik ve kültürel haklar kadar önemli. Türkiye Partisi olma iddiamız vardı. Bunun için tüm Türkiye'yi kapsayacak, tüm topluma hitap edecek siyaset, politika, tarz, dil oluşturabildik mi? hayır. Bırakın Türkiye partisi olma iddiasını kendisine oy verenleri de yeterince temsil edemedik. Başarısız olduk açıkçası. AK Parti'nin başarısı da burada belki. AK Parti tüm toplumu kavrayabildiği, taleplere sahip çıkabildiği için başarılı oldu


Kürtler de Türklerin korkularını anlamalı

1921-1924 döneminde Türkiye'nin kurulmasında Kürtler Türklerle birlikte mücadele ettiler. Kemalist kesim kendini demokratik bir kimliğe ulaştırmalı ve artık Kürt inkarından vazgeçmelidir. Kürtler de, Cumhuriyet sonrasında barışamadıkları Kemalizmle (yada Kemalistlerle) barışmanın yolunu yaratmalı ve düşman olmaktan çıkarmalıdır. Nasıl Kürtler kendi kültürel kimliğine ve varlığına dönük bir kabul bekliyorlarsa, aynı şekilde Kürtlerde, Türklerin değerlerine de saygı duymaları gerekiyor. Bu birliğin anayasal, siyasal, tarihsel, sosyal ve hukuki zeminleri vardır. Yeni bir ideolojiden bahsetmiyorum. Halklarımızda egemen olan düşüncelerin ortak değerlerini bulmaktan söz ediyorum.



Bu haber 240 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,964 µs