Mevlana’nın kalbine açılan kapı! | " /> Mevlana’nın kalbine açılan kapı! | "/>

En Sıcak Konular

Mevlana’nın kalbine açılan kapı!

19 Aralık 2007 19:57 tsi
Mevlana’nın kalbine açılan kapı!
Hayykitap, Doç. Dr. Bilal Kemikli’nin geçtiğimiz aylarda güzel bir kitabını yayımladı. Kitap, Mevlâna ve Mesnevî’si üzerine yazılan mektuplardan oluşuyor… Sana, bana, hepimize yazılmış mektuplar bunlar…

Kitabın her sahifesini okudukça, hem Mevlâna’yla, Mesnevîyle buluşuyorsunuz, hem de çağdaş bir yazarla… İnanın ilginizi çekecek bir eser. Kitabın arka kapağında yazılı şu cümleler içeriği hakkında size bir fikir verir: “Aşk gönül aynasının sırrıdır, ifşa edildiğinde yere düşer, kırılır. Kırık aynadan tek görüntü alınmaz. Oysa aşk, irfani anlamda teke ulaşmaktır, biricik olana bağlanmaktır. Aşk bir harekettir, bir koşudur, bir emektir, icabında bir kavgadır.”
Bilal Kemikli bizi biz yapan kavgaya çağırıyor. Bu kavganın hikâyesini anlatması için kısa bir söyleşi yaptık. Onu sizinle paylaşmak isteriz.

Hocam, Mevlâna’nın Kalbine Açılan Kapı Mesnevî Mektupları adlı kitabınız yayınlandı, kutlarım. Mektuplardan yola çıkarak Mevlâna’yı anlatma fikri nereden aklınıza geldi?

Bilal Kemikli: Teşekkür ederim, ilginiz için. Şunu söyleyeyim, bir kitap yazmak için o mektupları yazmadım. Son beş yıldır, farklı mesleklere mensup arkadaşlarla Mesnevî okuyorum. Mevlâna`nın düşüncelerinden, ufkundan feyiz almaya, yararlanmaya çalışıyoruz. Mesneviyi büyük bir dikkatle okuyor, idrakimiz oranında anlamaya çalışıyoruz… Belki başlangıçta onun anlam dünyasına girmekte biraz zorlanıyorsunuz; ama zamanla Mevlâna sırlarını size açıyor. Anlamak için okumaya başlamak lazımmış, başladık.

Bu paylaşımı dost sohbetinin de ötesine, geniş kitlelere açma fikri nasıl ortaya çıktı?

Sonra bir gün kendi kendime düşünürken aklıma unuttuğumuz bir geleneğimiz geldi. Bilmem, siz bilir misiniz? Ben Sivaslıyım, bizde Cumalık diye bir kavram vardır. Köyde yahut mahallede, Perşembe günü akşam yemeği pişirilir… Perşembenin adı, mahalli dilde Cuma akşamıdır. İşte Cuma akşamı, ikindiden sonra, evin büyük hanımı, ekseriyetle neneler, o pişirilen yemekten bir sahan alır, hemen yakınındaki yetim, dul yahut yoksul aileye götürür… Henüz evde tadılmadan o yemek, fakire ulaştırılırdı. Eğer, güzel bir yemek pişirilmemiş veya bir iş dolayısıyla gecikmiş ise bir kap mercimek, bulgur, et, yoğurt vs. alınır fakir komşuya götürüldü. Fakir, dul, yetim, dua ederdi, komşunun malında gözü olmazdı. Bilirdi ki, o komşuda pişen, koku hakkı dolayısıyla buraya da gelecektir. Ben, oturmuş merhum nenemin Cumalık telaşını düşünüyorum… Birden kendimden utandım, hep iş güç, dersler, yayınlar derken, paylaşmayı unutuyoruz. Kalkıp bir yoksula ulaşamadığıma hayıflandım. Efendim, hatırlamak da hayıflanmak da önemli… Ama yeterli değil, kalkıp bir hareket ortaya koymak lazım, hayır hizmetinde bir yol çizmek lazım. İşte tam da bu esnada aklıma geldi, arkadaşlarla okuduğumuz Mesnevî derslerinden yola çıkarak dostlarıma, uzaklarda kalan dostlara mektuplar yazayım…. Bir Cumalık niyetine, o mektupları elektronik ortamdan yararlanarak dostlarımla paylaşayım dedim.

Kitap bu düşünceyle ortaya çıktı, öyle mi?

Evet, aynen öyle… Modern zamanlarda maddi sadaka verecek ehil bir komşu da bulamıyorsunuz… Zaten sadaka sadece bir tas yemek değildir. İçten bir tebessüm de sadakadır. İçten gelen bir tebessüm… Dostun kalbine sevinç bırakan tebessümden söz ediyorum. Esasen, Mevlânâ yazdığı eseriyle tebessüm etmiyor mu? Sevgiden, aşktan bahsetmiyor mu? O, gönlümüze sevin saçıyor. Bize sevmeyi, dinlemeyi idrak etmeyi öğretiyor. Mevlâna’nın bana sunduğu güzellikleri görüyorsam, bunu dostlarımla paylaşmalıyım. İş hayatının yoğunluğu içerisinde, hızın ve koşuşturmanın içerisinde, çağımız insanına sunulacak en önemli sadaka bu olsa gerektir: Dur, biraz dinle!

Modern zamanların insanını “Dur, dinle!”ye mi çağırıyorsunuz?

Dur, dinle… Ama bunu ben demiyorum, Mevlâna diyor. Mesnevî’nin ilk sözü, dinledir. Dinlemek için durmak lazım. Hem koşuşturayım, hem şunu bunu da halledeyim, hem de dinleyim diyemezsiniz. Mektup, unutulan bence çok hasbî, yapmacıksız, yürekten kopup gelen bir tür… Her şeyden önce, dostlara mektup yazmaya karar verdiğimde, önce ben durmayı öğrendim. Sanki merhum nenem, nur içinde yatsın, hayaliyle geldi odama bana cumalıktan söz etti. Sanki lisan-ı hâl ile, “Dur oğul, bu ne koşuşturma! Biraz da dostları düşün” dedi. Durdum ve o mektupları yazdım.

Sonuçta Kitap böylece ortaya çıktı..

Esasen kitap olsun diye yazılmadı bunlar… Ama gün geldi, mektuplar çoğaldı. Bir dost, “Bunları neden kitap yapmıyorsun?” diye sordu. Doğrusu ben kitap fikriyle yola çıkmamıştım, ama o arkadaş aklıma kitap düşüncesini koydu.Dostlarla paylaşılan bu mektuplardan bir seçme yaptık, kırk mektup oldu… Kırk ikindi yağmuru. Buradaki gönül dostlarından biri olan Mustafa Kara hocam da lütfettiler, bir mektup da onlar yazarak kitaba katkıda bulundular… Ve kırk bir mektuptan oluşan, kırk ikindi yağmuru yayıncısıyla buluştu. Başlangıçta kitabın adı Kırk İkindi Yağmuru olsun demiştik. Editör dostumuz ve diğer bazı dostlar Mevlana’nın Kalbine Açılan Kapı: Mesnevi Mektupları olsun dediler. Bize, “Eyvallah!” demek düşer, çelebi tavır bunu gerektirir. Eyvallah, dedik ve kısa zamanda kitap okuyucusuyla da buluştu.

Mektup geleneğine de bir katkı olmuş… Elinize sağlık. Çok teşekkür ederim.

Evet, bizim mektubât kültürümüz var… O yolda belki küçük bir katkı olabilir mi? Bunu eleştirmenlere bırakayım. Sağolun, ben teşekkür ederim ilginize…

Doç. Dr. Bilal KEMİKLİ

Halen Mevlânâ ile ilgili yeni bir kitap üzerinde çalışmalarını sürdüren yazar, Sivas’ta doğdu. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nden 1990 yılında mezun oldu. Ürdün Üniversitesi’nde ve Londra Üniversitesi’nde alanında araştırmalar yaptı. 1998 yılında “Doktor” unvanını aldı. 2002 yılında Doçent oldu. 1996–1998 tarihleri arasında TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu’nda “Çocuklar İçin” adlı bir dizi eğitim ve kültür programı hazırladı. Halen UÜ İlahiyat Fakültesi’nde akademik çalışmalarını sürdüren Kemikli’nin, Sun’ullâh-i Gaybî: Hayâtı-Eserleri-Şiirleri (Akçağ Yay., Ankara, 2000), Sun’ullâh-ı Gaybî Dîvânı: İnceleme Metin (M. E. B. Yay., İstanbul, 2000), Oğlanlar Şeyhi İbrahim-Müfid ü Muhtasar (Kitabevi Yay., İstanbul, 2003), Şâir Şeyhülislâm Arif Hikmet Beyefendi: Hayâtı-Eserleri-Şiirleri (M. E. B. Yay., Ankara, 2003), Dost İlinden Gelen Ses, Tasavvuf Edebiyatı Araştırmaları (Kitabevi Yay., İstanbul, 2004), Gül Kitabı: Gül Kültürü Üzerine İncelemeler (Ed. Selami Turan ile birlikte, Isparta, 2005), Sufi Aşk ve Ölüm (Sutun yayınları, İstanbul, 2007), Bülbülün Şarkısı: Mehmet Akif Kitabı (Ed. Mustafa Kara ile birlikte, Bursa, 2007) ve Mevlânâ’nın Kaline Açılan Kapı: Mesnevî Mektupları (Hayy Kitap, İstanbul, 2007) , Süleyman Çelebi ve Mevlid Kitabı (Ed. Mustafa Kara ile birlikte, Bursa, 2007)  isimli kitapları ile Tasavvuf Edebiyatı alanında yayınlanmış çeşitli makaleleri ve tebliğleri bulunmaktadır.

www.iyibilgi.com



Bu haber 2,151 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,820 µs