Özok: Türkiye, Osmanlı'nın devamıdır!

22 Kasım 2007 22:33 tsi
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, bir gazetede çıkan 'Sen de mi Özdemir' başlıklı haber için, "Atatürk'ün ilkelerine ve cumhuriyete katı bağımlılık dışında hiç bir ideolojiye bağlı değilim." derken ortaya ilginç bir iddia da attı...

Akdeniz Üniversitesi'nde düzenlenen 'Vizesiz Avrupa' konulu sempozyumda iş adamlarının, ihracatçıların, gazetecilerin, hukukçuların ve yurt dışında işi olan Türk vatandaşlarının vizeden dolayı çektiği sıkıntılar masaya yatırıldı. Zaman'ın verdiği habere göre, Hükümete karşı duruşuyla tanınan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, konuyla ilgili konuşmasına başlamadan önce bir gazetede çıkan 'Sen de mi Özdemir' başlıklı haberi iş kazası olarak değerlendirdi ve şöyle konuştu: "Hiç hak etmediğim 'Sen de mi Özdemir' haberiyle siyasal iktidara yakınlığımı ve onların politikalarıma yakınlığını belirten ifadeler kullanıldı. Özdemir Özok olarak katıksız Atatürkçülük dışında hiçbir ideolojinin tutsağı değilim."

Türkiye-Avrupa ilişkilerinden bahsederken Osmanlı'nın bir Avrupa devleti olduğunu belirten Özok, "Osmanlı, pek çok batılı tarihçinin de tanımına göre bir Avrupa devletidir. Anadolu'da birliği ancak fatih Sultan Mehmet sağlayabilmişti. Pek çok yönden Osmanlı'nın devamı sayılabilecek Türkiye Cumhuriyeti de bir Avrupa devletidir." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin vizesiz dolaşım konusunda etkisiz ve pasif bir davranış sergilendiğini ileri süren Özok, "Türkiye, 1949'da Avrupa Konseyi'ne üye oldu. Bugün hala birileri Avrupa deyince öfke duyuyor. Ne öfke duyun ne de aşırı sevin mesafeli olun." dedi.

Özok, ceza hukuku konusunda Kanada'daki uluslararası bir toplantıya hem ödül almak hem de konferansa gitmek için büyükelçiliğe başvurduğunda 89 yaşındaki annesinin telefonla aranarak kızlık soyadının öğrenilmek istendiğini ifade etti.

Türkiye ile AB arasında imzalanan anlaşmalarla sağlanan serbest dolaşım gibi hakların verilmemesinin, haksızlık olduğunu dile getiren Özok, "Avrupalıların, demokrasi, insan hakları ve özgürlük gibi lafları ağızlarından düşürülmemesiyle nasıl bağdaşır. Söz konusu kararlar uygulanmalı yoksa inanırlılığını yitirir. Siyasiler, heyecanla imzalanan anlaşmaların devamını da aynı heyecanla devam ettirmiyorlar." diye konuştu.

"İŞ DÜNYASI OLARAK ALEYHİMİZE OLAN KONULARDA GİRİŞİMLERDE BULUNACAĞIZ."

Sempozyuma katılan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı da, ihracatçıların bu ülkenin sinir uçları olduğuna dikkat çekti. Satıcı, iş dünyası olarak aleyhlerinde olan konularda girişimlerde bulunacaklarını söyledi. Üretilen malların serbest dolaşmasına rağmen üreticilerin vizesiz dolaşmasına izin verilmemesinin kabul edilemeyeceğini dile getiren Satıcı, "Malları taşıyan TIR'ların da vizesiz dolaşması yasaklandı. Bu bir haksız rekabet hatta ahlaksızca bir rekabettir. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu hakları sağlayacak bütün hukuki ve siyasi girişimleri destekleyeceğiz." dedi. AB'nin bu konudaki tavrının diğer yeni ülkeler için de geçerli olduğunu kaydeden Satıcı, şöyle devam etti: "Türkiye'nin nüfusu göz önüne alındığında vize sorunun çözülmesinin çok daha uzun süreceği bir gerçek. Bugünden yarına çözülmesini beklemiyoruz. Böyle bir beklentinin gerçekçi olmadığının farkındayız. Türkiye, Gümrük Birliği'ni gerçekleştirmiş bir ülke olarak işadamlarının kolaylıkla seyahat edebilmesi için herhangi bir ülkeden farklı değerlendirilmemesi gerekir. İşadamlarına çok girişli ve daha kolay bir vize sistemi getirilmeli."

Tüm engellemelere karşın Türk işadamlarının daha da güçlendirdiğine dikkat çeken Satıcı, her engelleme de daha da güçlendiklerini vurguladı.

"HERKES HAKKINI BİLMELİ VE ARAMALI"

Vize konusunda çalışmalarıyla bilinen Avrupa Genç İşadamları Konfederasyonu ve Türkiye Genç İşadamları Derneği Başkanı Murat Saraylı, Türk vatandaşlarının hukuk dışı bir şekilde uygulanmayan hakların AB ülkeleri tarafından yaşama geçirilebilmesinin hakları bilmekten geçtiğini söyledi. Toplantıyla, işveren, işçi, hukukçu ve basının da desteğiyle geniş tabanlı bir halk hareketi oluşturulduğunu dile getiren Saraylı, iş dünyasından gazetecilere kadar her kesimin bu noktada sıkıntılar yaşadığına dikkat çekti. Basının da ilgisini çekmek için gazetecilerden örnek veren Saraylı, "Diyelim ki Almanya'da bir olay oldu. Biz okuyucular olarak gazetecinin ilk uçakla oraya gitmesini haberi yazıp göndermesini bekleriz. Ama bu mümkün değil çünkü gidebilmesi için Almanya konsolosluğuna başvurması, bunun için para ödemesi ve 15 gün sonrasına verilecek randevuya kadar beklemesi gerekiyor." diye konuştu. Her şeyi devletten beklemenin mantıklı olmadığını kaydeden Saraylı, herkesin hakkını bilmesini ve aramasını önerdi.

"GURUBUNU GEÇEN MİLLİ TAKIM'IN VİZE ALACAĞI MEÇHUL"

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Celal Toprak da, Türkiye Milli Takımı'nın Bosna Hersek'i yenerek 2008 Avrupa Kupasına katılma hakkı elde ettiğini hatırlatarak, "Futbolcularımız büyük bir mücadeleyle Avrupa'ya gitme hakkı kazandı ancak şimdi vize almak zorundalar. Takımımızın vize alması garanti değil. Belki de vizeden dolayı gidemezler." diye konuştu. Gazetecilere vizesiz Avrupa'ya girme hakkı olduğu halde bunlardan yararlanamadığını aktaran Toprak, gazetecilerin haber alma haklarının kısıtlandığını dile getirdi.

"ATAD'IN KARARI ŞÜPHELERİ ORTADAN KALDIRDI"

Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın (ATAD) verdiği son kararların Avrupa'ya vizesiz giriş hakkı konusunda şüphelerin ortadan kalktığını ifade etti. Hesaplamalara göre, akademisyen, nakliyatçı, öğrenci ve hizmet sektörlerinde çalışan yaklaşık yüzde 48'lik kesimin Avrupa'ya vizesiz girme hakkı olduğunu ileri süren Akaydın, Avrupa'da yaşayan 8 milyon civarındaki Türklerin haklarının da korunması için İtalyanların Patronatti modelinin uygulanmasını önerdi.

Bu haber 494 defa okundu.