Kürt sorunu 'din'siz çözülemez

22 Kasım 2007 17:02 tsi
Bir arkadaşım geçenlerde, bir arkadaşının hafiften “kafayı bulduktan” sonra şöyle bir teklifte bulunduğunu anlattı.

“Şu kürt meselesini çözmek için biraz din versek, sonra da geri alsak olur mu?”

Arkadaşın arkadaşı, arkadaşla “kafa mı buldu” bilmiyorum ama, “Terör ve Güneydoğu” sorununun nasıl çözüleceği konusunda ilk defa sağlıklı tartışmaların yapıldığı bir dönemde, “din” konusunun “yapıştırıcı ve kaynaştırıcı” rolünü bir kenarda bırakmak, bu tartışmaları akamete uğratabilir diye bir endişe taşıyorum.

 

Şu sıkıntılı günlerde iç bütünlüğü korumak-sağlamak adına, “Türklerle Kürtler bin yıldır bir arada kardeşçe yaşadı” hatırlatmasını yapan herkesin, geçmişte bu birlikteliği sağlayan en önemli yapıştırıcı gücün din olduğunun ve gelecekte de bunu sağlamanın birinci yolunun yine “din kardeşliği”nden geçtiğinin farkına varmış olmalılar.

Amacım “Bölücülük” korkusu yaşayanların “İrtica” damarına basmak değil.

Ama madem “neyin bölücülük olduğu, neyin olmadığı” konusunda samimi bir tartışma yürüyor, o halde “dine dayalı ortak paydaları” irtica parantezine almadan gündeme getirmenin de tam zamanıdır diye düşünmekteyim.

“Din” sözüne epey mesafeli olanların buna “Milli ve Manevi Değerler” başlığını koymaları bile, önümüzdeki süreçte önemli kazanımlar sağlayabilir.

Hatırlarsanız, 90 lı yıllarda Diyarbakır’da, PKK’lıların sağ işaret parmağını kaldırmasıyla topluca kepenkler kapanır, sol parmak işaretiyle de, binlerce kişi sokaklara dökülürdü.

Ama son dönemde bu fotoğrafta çok önemli bir kırılma oldu.

Mesela en son PKK’nın “haydi isyana” çağrısına, çoğu çocuk ve kadınlardan oluş(turu)an bin beşyüz kişi katılırken, Diyarbakır esnafı kepenklerini açık tutarak, hem büyük bir cesaret örneği göstermiş, hem de “normalleşmeden” yana tavır koyduğunu belli etmişti.

Diğer yandan iki yıl önce, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yine Diyarbakır’da yapılan organizasyona 80 bin Diyarbakırlı’nın katıldığını bilmem hatırlatmama gerek var mı?

“Bölücülük” eleştirilerinden “İrtica” paranoyasına sığınmakla, bu suçlamalardan kurtulacağını sanan DTP’li Hasip Kaplan’ın ve diğer partidaşlarının “biz gidersek din gelir” serzenişlerini, bu bağlamda değerlendirmekte fayda var.

“Kafayı bulduktan” sonra “biraz din verip, sonra geri alsak” diyen arkadaşımın arkadaşının içinde, “bölücülükten” kurtulalım derken “irtica” ya teslim olur muyuz gibi bir endişe taşıdığı anlaşılıyor.

Bu endişeye özlü bir cevap vermek için şöyle bir hatırlatma yapmak isterim.

Bu toprakların din geleneği, yaşadığı dönemde yöneticilerin ağır işkencelerine maruz kalmış olmasına rağmen “devlete isyan fitne getirir” diyen İmam-ı Azam gibi bir büyük müçtehidin öğretisiyle şekillenmiştir.

“Bilgiçlik” taslamak istemem ama, şu son cümle üzerinde “ayık kafayla” biraz düşünmenizi öneririm.

 Mehmet Acet / haber 7

Bu haber 486 defa okundu.