Batı doğuya böyle bakıyor! | " /> Batı doğuya böyle bakıyor! | "/>

En Sıcak Konular

Bitmeyen Oryantalizm: Batı doğuya böyle bakıyor!

17 Kasım 2007 11:10 tsi
Bitmeyen Oryantalizm: Batı doğuya böyle bakıyor! Osmanlı Bankası Müzesi’nde açılan “Doğuyu Tüketmek” sergisi, Doğu’nun Batı’da nasıl bir reklam ürününe dönüştüğünü göstermesi bakımından önemli. Serginin küratörü Edhem Eldem, “Eskiden Batı oryantalist bakış açısını ken

Doğu, Batı için her zaman iyi bir ürün oldu. Sanatta, edebiyatta, siyasette Batı’ya hizmet eden bir ürün... 19. yüzyılda endüstrileşmeyle oluşan tüketim toplumu ise Doğu’yu tüketim imgesi olarak görmeye başladı. Bu bakışı hâlâ daha devam ediyor. Reklam afişlerinde, turizm sektöründe, karikatürlerde, sigara paketlerinin üzerlerinde egzotizmi, erotizmi, yaşam biçimleri ve kültürleriyle farklı insanları anlatmak için hep Doğu’nun imgelerine başvuruldu. Bu nedenle Doğu deyince Batılıların aklına ilk önce çöl, kum, palmiye, deve üzerinde yol alan bir bedevi, cariyeler ve çarşaflı kadınlar geliyor. Doğu’nun Batı’da günlük tüketim araçlarında nasıl bir reklam malzemesine dönüştüğünü araştıran küratör Edhem Eldem, araştırmalarının sonucunda bulduğu afişleri, karikatürleri, paketleri, kitapları Osmanlı Bankası Müzesi’nde “Doğuyu Tüketmek” sergisinde bir araya getirdi. Eldem, serginin ana fikrini ‘Doğu, Batı’da nasıl pazarlanıyor ve nasıl imajlar oluşturuluyor?’ sorusu üzerine kuruyor. Serginin belkemiğini Kazablanka’daki Abderrahman Slaoui Vakfı’tan alınan 53 afiş oluşturuyor. Bu afişlerin en önemli özelliği Fas, Tunus, Türkiye, Cezayir, Afrika gibi ülkelerin Batı’ya gizemli bir yermiş gibi sunuluyor olması. Doğu plajları, harabeleri, haremleri ve tarihiyle Batı’dan çok farklı bir yerdir imajı oluşturuluyor. Mesela 1950 tarihli bir afişte çölün ortasına kurulan çadırının önünde yemek yiyen bedevi, başını kaldırdığında karşılaştığı uçağın geçişini hayret dolu gözlerle izliyor. Fransız Havayolları’na ait olan bu reklam afişi, Kuzey Afrika’nın ne kadar gizemli ve keşfedilmeyi bekleyen bir yer olduğu mesajını veriyor müşterilerine. İstanbul ise bu afişlere, arkada Sultanahmet silueti, önde çarşaflı kadın imgesi ile düşüyor.

Edhem Eldem, sergiyi dört tema üzerine kurgulamış. Birinci tema egzotizm. Yani yabancılık ve farklı bir ortam hissi yansıtmak. Batılılar, Doğu’yu anlatmak için oranın gizemli bir yer olduğu üzerinde duruyorlar. Tüketim malzemelerinde Doğu’yla özdeşleştirilen unsurlara yer veriyor. Buradaki mesaj kısaca; ‘Doğu bizden çok farklı bir yerdir’ şeklinde. İkinci tema etnografya; yani sadece çevre değil, insanları da dil, din, kültür, yaşam biçimi olarak bizden farklı, biz moderniz, onlar geleneksel demek istiyorlar. Eldem, “Kadın imajı bu manada çok kullanılıyor. Özellikle kozmetik ürünlerinde haremlik, odalık, cariye gibi imgelere rastlıyoruz... Onları bazen bilimsel, bazen bilimsellik taslayan ve aslında karikatürden başka bir şey olmayan bir şekilde özetliyorlar.” diyor. Üçüncü tema erotizm. Çünkü Doğu gizemli bir cinselliği de içinde barındırıyor. Sofaya uzanan bir cariye ve onu yelpazeleyen bir zenci imajı Batılıların ilgisini çekiyor. Doğu, Batı’nın algısına göre haremlerin kurulduğu, fantezilerin üretildiği bir cinsellik mekanı. Eldem, ancak bu noktada bir problemin oluştuğunu söylüyor. Batılılar, Doğu’yu anlatırken zaman ve değişim boyutunu ele almıyorlar.

Sergide politik bir tavır yok...

Eldem, “Binbir Gece Masalları 7. asırdan 15. asra kadar olan süre içinde yavaş yavaş tekamül eden bir hikayeler külliyatı. 19. yüzyıldan baktığımızda en az 5-6 yüzyıllık bir geçmişi var. Bu hikayelerin içeriğini Doğu’nun 19. yüzyıldaki yaşamının bir delili haline getirirseniz orada bir tasvir ve tahrif problemi yapıyorsunuz demektir. Bu erotik malzemeyi 19. yüzyıl Doğu ya da İran kültürünün esas bir parçası ve hâlâ geçerli bir tarifiymiş gibi sunuyorlar.” diyor.

Dördüncü tema tarih. Eldem’e göre Doğu’da katmanlaşmış bir tarihî doku var. İncil’de geçen hikayelerin mekanı, 5 bin yıla kadar uzanan çok prestijli ve görkemli bir geçmişe sahip olan Mısır, bütün Arap hilafeti, Osmanlılar, Roma İmparatorluğu… “Batılılar Doğu’da tarihî bir doku olduğunun farkındalar. Bu dokuyu da genellikle o tüketimin içinde kullanıyorlar. Mesela Filistin’e yapılacak bir seyahati anlatmak istediklerinde Beytüllahim’i seçiyor. Çünkü burası Hz. İsa’nın doğduğu yer. Manevi anlam taşıyan tarihî mekan Batı için iyi bir tüketim unsuru.” diyen Edhem Eldem, Batı’nın Doğu’ya ait tarihî yerleri imaj unsuru olarak kullanırken de tahrif yaptığını söylüyor: “İsa’nın Hayatı adlı kitapta, Hz. İsa’nın doğduğu köyün hâlâ aynı kaldığı anlatılıyor. Yani Batı tarihsel olarak donmuş kalmış bir Doğu imajı çiziyor. Avrupa’dan farklı olarak değişen bir tarih değil, durağanlaşmış bir tarih. Sanki tarih Doğu’da hiç ilerlemiyor.”

Sergiyi hazırlarken politik bir amaç gütmediğini söyleyen Eldem, her ne sebeple olursa olsun ortaya çıkan işlerin her birinin müthiş bir yaratıcılık örneği olduğunu ifade ediyor. Afişlerdeki renk kullanımı, tasvirler, imgeler ciddi sanatçılar tarafından hazırlanmış. Bu sanatçıların büyük bir kısmı Tunus ya da Fas’a yerleşen ve aslında bütün hayatlarını orada geçiren insanlar. Bazıları Müslüman olmuş. Bu nedenle Eldem, Batı’nın Doğu’yu tüketim malzemesi haline getirmesinin “bunlar geri kalmış, biz üstünüz” gibi basit bir aşağılayıcı düşünceyle özetlenemeyeceğini belirtiyor. “Bizde şöyle bir şey var; Batı Doğu’yu kötüler, biz de vah vah biz ne kadar masumuz’ psikolojisine gireriz. Tabii ki bu eserlerde üstünlük hissi okunuyor ama mesele o kadar da basit değil.” diyor ve neden basit olmadığını serginin son kısmında çuvaldızını Doğu’ya özellikle de Türkiye’ye batırarak gösteriyor. Eldem, “Batı’nın Doğu’ya oryantalist bakışı devam ediyor ve edecektir. Eninde sonunda Doğu diye bir şey icat edildi ve bu tuttu. Eskiden Batı oryantalist bakış açısını kendi üretip, kendi tüketiyordu. Şimdi değişen şu ki, iki taraf da üretiyor. Mesela Sertab Erener’in Eurovision şovu. Batı’yı tenkit ettiğimiz, Doğu’yla özdeşleştirilen şeylerin hepsi zaten bizde var. Avrupa’nın yüzyıllardır yaptığını biz de yapar olduk. Artık Doğu da kendi oryantalizmini oluşturuyor. Avrupa’ya laf etmeden önce kendimize bakalım.” diyor.

Zaman



Bu haber 806 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,821 µs