En Sıcak Konular

Araplar Türkleri arkadan mı vurdu?

15 Kasım 2007 12:05 tsi
Araplar Türkleri arkadan mı vurdu? Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Suudi Kral Abdullah'ı kaldığı otelde ziyaret etmesi tartışmalara yol açtı. Haşmet Babaoğlu bu ziyaretin kötü bir imaj doğurduğu konusunda diğerleriyle hem fikir. Ancak Babaoğlu'nun tartışanlara yönelik ciddi bir eleştiris

Haşmet Babaoğlu/Vatan

Bir milleti aşağılamadan eleştiremez miyiz? 

Cumhurbaşkanı Gül’ün Suudi Arabistan Kralı’nın ayağına kadar gitmesi hem protokol hem de Türkiye’nin vizyonu bakımından tatsız oldu.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın Kral Abdullah ile verdikleri fotoğraf da hiç hoş görünmedi.

Peki bütün bunları ve Suudi hanedanını eleştireceğim diye günlerdir Arapları aşağılayanların yaptığı doğru muydu?

Kabul edelim ki konu Araplara gelince her türden ırkçılıktan uzak olduğunu iddia eden okumuş yazmışlarımız birdenbire kontrolsüz bir kibre kapılıyor.

Bunun üzerine bir de Osmanlı ve Orta Doğu tarihi hakkında yalan yanlış malumatın sosu dökülünce ortaya içeriği nefretle belirlenmiş ağır bir ırkçılık çıkıyor.

O zaman ne İbn Arabi’nin Kordoba’sı, Şam’ı, Bağdat’ı geliyor akla, ne de Necip Mahfuz’un Kahire’si... O zaman Arapların hepsi gözümüzde “bedevi” olup çıkıveriyor! Hem de hakaret anlamında!

Neden?

Bu konuyu artık derinlemesine irdeleyip kafamızda tartmanın zamanı gelmedi mi?


***

Araplara karşı modern Türklerde yer etmiş nefretin (ya da en hafif deyimiyle soğukluğun) etnik-psikolojik kökleri bu köşenin sınırlarını aşar.

Ama medyada da sık tekrarlanan resmi teze; “Araplar I. Dünya Savaşı’nda bizi arkamızdan vurdu” tezine kısaca da olsa yakından bakalım.

I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlerle anlaşan Mekke Şerifi Hüseyin’in ordumuza ihanet ettiği, bazı Arap kabilelerinin savaş boyunca isyanlar çıkardığı doğrudur. Ama bu “ihanetler”in o dönem boyunca Arap dünyasında istisna özelliği taşıdığı, ezici çoğunluğun İstanbul’a sadık kaldığı batılı ve doğulu tarihçilerce genel kabul görmüştür.

Ayrıca unutulmamalıdır ki o dönem, sadece Orta Doğu’da değil, Osmanlı coğrafyasının her köşesinde milliyetçi akımların ve hareketlenmelerin başgösterdiği dönemdir.


***

Arapların “İngiliz işbirlikçisi” olması konusuna gelince... Nihayetinde ortam dünya savaşı ortamıdır.

Mesela bizim sesi yüksek, bilgisi kıt aydınlarımız görmezden gelir ama o sıralarda Osmanlı ordusunda genelkurmay başkanlığı da dahil olmak üzere birçok Alman generali görev yapmaktadır. Düşman cephedeki sömürgeci devletler de Osmanlı egemenliğindeki halkları baştan çıkarmak için ellerinden geleni ardlarına koymamışlardır.

Tabii şöyle de sorulabilir: Mesele Arapların bizi “geçmişte sırtımızdan vurmaları”ysa eğer, bu gerekçeyle Arapları aşağılayan yazar çizerler samimilerse eğer daha ne çok millete aynı muameleyi yapmaları gerekmez miydi?

Demek ki modern Türkiye’deki Araplara karşı nefret ve aşağılama yaklaşımının bambaşka ve “karanlık” dinamikleri var.


***

Tekrar Suudi Arabistan ve Suudi Kralı konusuna dönecek olursak... Konu hep dönüp dolaşıp Atatürk’e, Atatürk Türkiye’sine geliyor ya...

O hep sözü edilen “tarihi ihanet”in anıları henüz çok sıcak olmasına karşın Mustafa Kemal Atatürk’ün 1932’de ne yaptığını anlatayım mı?

Abdülaziz Bin Suud 1926’da Hicaz Kralı olmuştu. 1932’de Suudi Arabistan ilan edilip Bin Suud bu yeni bağımsız ülkenin kralı ilan edildiğinde ona ilk kutlama mesajını çeken Mustafa Kemal Atatürk’tü!

Henüz çok genç Türkiye Cumhuriyet’inin çağdaşlık ve laiklik anlayışıyla taban tabana zıt olan Suudi Arabistan’ı resmi olarak ilk tanıyan ülke de Türkiye Cumhuriyeti’ydi!

Bilmem anlatabildim mi?

Devletler ve diplomasi başka şey, tarihin üzerimizdeki ağırlığı başka bir şey, insanlar ve halklar başka şey, ırkçılık ise bambaşka bir şey!
 



Bu haber 972 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,388 µs