'Güvercinlere dokunmayacaklar da var' | " /> 'Güvercinlere dokunmayacaklar da var' | "/>

En Sıcak Konular

'Güvercinlere dokunmayacaklar da var'

14 Kasım 2007 14:08 tsi
'Güvercinlere dokunmayacaklar da var' Hrant Dink'in çalışma arkadaşlarından yazar Markar Esayan, Hayykitap'tan çıkan 'Karşılaşma' adlı yeni romanında tüm etnik grupların bir arada yaşamayı başarabildiği bir hikâye anlatıyor. Esayan 'Hrant haklı, bu ülkede güvercinlere dokunmayacak milyon

Efnan Atmaca/ Radikal

Hrant Dink'in öldürülmesi Türkiye'de artık bir milat oldu. Onun cenazesinde binlerce kişi sokağa döküldü. Hâlâ da tepki azalmakla birlikte devam ediyor. Ancak Dink'in oğlu Arat Dink aldığı cezadan ve tehditlerden dolayı Türkiye'den gitmek zorunda kaldı. Bu da Dink'in öldürülmesiyle başlayan süreci yeniden düşünmemiz gerçeğini hatırlattı.

Ancak hem Hrant Dink'le Agos'ta yan yana çalışan Markar Esayan'a göre bu yaşananlar bir gün sona erecek. Çünkü o Türkiye'deki gündelik hayatın, sıradan insanların birbirlerini keşfetmesiyle yeniden birlikte yaşayabileceğine inanıyor. Ve işte tüm bunları 'Karşılaşma' adlı kitabında romanlaştırıyor.

Hayykitap'tan çıkan 'Karşılaşma' romanında Anadolu'nun her köşesinden ve İstanbul'dan farklı etnik grup ve dinlerden insanlar birbirleriyle karşılaşıyor. Önce nefret ediyor ama birbirlerini tanıdıkça seviyor. Kahramanı Pehlivan Usta. O İstanbul'dan Paris'e gitmek zorunda kalmış biri. Ama ülkesine geri dönüyor ve insanları sevgide buluşturmak için uğraşıyor. Bunu başarıyor ve cenazesinde herkes onun önadını kullanarak "Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Soğomonuz" diye haykırıyor.
Eminim bu herkese tanıdık geliyor ancak bu kitap Dink'in öldürülmesinden önce yazılmış, cinayetten sonra bir gözden geçirilip basılmış.

'Karşılaşma'nın kahramanı Pehlivan Usta, Hrant Dink'i andırıyor. Ondan mı esinlendiniz?

Aslında kitapta Pehlivan Usta üzerinden anlatılanlar çok basit gerçekler. Basit gerçekliği karmakarışık ideolojik söylemlerden ayırabildiğinde insanların tek bir amacı olduğunu görüyorsun o da hayatta kalmak. Bir arada yaşayabilmek. Ve aslında bu dil tek. Hrant da bu dili kullanıyordu, Pehlivan Usta da. Umarım biz de bu dili kullanıyoruz.
Pehlivan Usta kendi içindeki kavgayı önemseyen biri. Çünkü o dünyadaki kavgaların insanların içindeki kavgaların yansıması olduğuna inanıyor. Ve her insanın içinde iyinin de kötünün de olduğuna. Önemli olan insanın içindeki iyiliği ortaya çıkarabilmek. Bu basit bir gerçek ama insanlar hatırlamakta zorlanıyor. İşte Pehlivan Usta bu sırrı keşfetmiş biri, tıpkı Hrant gibi. Hrant bu sırrı hayatında çok iyi uygulamış biriydi. Ve vicdanıyla aklını iyi katıştırabilmiş herkesin önünde sonunda bu ortak noktaya ulaşacağına inanıyorum.

Ama Hrant Dink öldürüldü ve mucize gerçekleşmedi...

Bugün yaşayamadık ama bu yaşayamayacağımız anlamına gelmiyor. Hrant öldürüldü çünkü dediğim gibi bu çok zor. Hrant'ın öldürülmesi gibi menfi örnekler çok var. Ama ben dünyada bunun tersinin de çok olduğunu gören bir insanım. Buna güveniyorum. Sorun sadece kötünün sesinin gerçekten daha yüksek çıkıyor olması. Türkiye'de bugün gerçekten saldırgan, ırkçı bir dil var. Bu dil diğer tüm dilleri susturmakta başarılı gibi de görünüyor. Ama bu diğer dillerin varlığını yok etmiyor.

Egemen ırkçı söylem bu ümidi yok etmiyor mu?

Belki diaspora gerçekte bizim bildiğimiz gibi değildir ya da Türkiye'de egemen olduğunu düşündüğümüz ırkçı söylem. Demek istediğim dünyada ciddi farklılar var. Yaşamımızın kifayetsizliği açısından çoğumuzun eğilimi her şeyi genellemek. Çünkü ancak genelleyerek sınırlı algılarımız içinde onları bir yere sığdırabiliyoruz. Ama genellemeler çok tehlikeli. Evet şu an kötü bir dönem yaşanıyor. Ermeni tasarısı gündemde, Türkiye tepkili. Kılıçlar çekildi. Ama tüm bu felaketler arasında gündelik hayatın içinde iyi şeyler de oluyor.

Üstte bize yansıyanlar son derece olumsuz olmakla birlikte gündelik hayatın içinde insanlar aynı 'Karşılaşma'daki gibi yaşıyorlar. Yani hem dostlukları hem kavgaları devam ediyor. Onları saran büyük politikaların üzerlerindeki hegemonyasını küçük taktiklerle baypas ediyorlar. Ve işte bizim ümidimiz de burada yatıyor.

Kitaptaki çözülme anı kahramanın geçmişindeki cinayetle yüzleşmesi oluyor. Bu da sorunların çözümü için onlarla yüzleşmek gerektiği anlamına mı geliyor.

İnsan kendisiyle yüzleşmediğinde sahte bir yaşama kayıyor. Kendinde olan kendinde değilmiş gibi davrandıkça kendi olmaktan çıkıyor. Kendi geçmişiyle yüzleşmeyen bir insanın gerçek bene dönmesi mümkün değil.

Bunu politikaya getirirsek Türkiye'nin Ermeni soykırımı iddasıyla yüzleşmesi mi gerekiyor?

Geçmişin sadece belli alanlarını reddetmek gibi bir durum var Türkiye'de. Gerçek bir tarih varsa ve bundan bahsedebiliyorsak oradaki canımızı sıkan noktaları görmezden gelmek onun yanındaki iyi şeyleri de yok etmek anlamına geliyor. Tarihi ayıklayamazsın. Bunu sırf Ermeni sorunu için değil tüm tarih için söylüyorum, her şeyi toptan ötelemek ve reddetmek o toplumun kendiyle ilgili tüm zenginliklerini de redd-i miras etmesi anlamına geliyor. Elindeki tecrübeleri harcadığın zaman bugünü ve geleceği yaratamazsın. Çünkü gittikçe kendine olan güvenini kaybedersin. İnsan güvenini tecrübesinden alır. Geçmişi kesip attığında tam Türkiye'nin Türk insanının yaşadığı bu nevroz modeline gelinir ve herkesin sana düşman olduğunu düşünürsün. Dolayısıyla her zaman dış dünyaya karşı aşk-nefret ilişkisi içinde sıkışmak zorundasın. Geçmişiyle yüzleşmeyen kişi ve toplumların sağlıklı bir gelecek yaşamaları mümkün değil çünkü.

Sorunları insanların birbirlerini kabullenip sevmesi mi çözecek?

'Küçük insanlara' çok güveniyorum. Onların aralarında kurduğu ilişkiye çok güveniyorum. Ve insanların nefreti sonsuza kadar taşıyamayacaklarına olan inancıma. Hrant bu insanların içindeki iyiyi ortaya çıkarıyordu. Buraya ona hakaret etmek için gelmiş nice insanın onunla kucaklaşarak çıktığına şahit oldum. Çünkü o, büyük politikalardan değil insandan yola çıkıyordu. "Bu ülkede güvercinlere dokunulmaz" dediği son yazısında öldürüleceğini biliyordu. Ama bence Hrant haklı çünkü bu ülkede güvercinlere dokunmayacak milyonlarca da insan var. Onlara dahil olmayan birilerinin çıkıp onu öldürmesi o milyonların varlığını yok etmiyor.

Herkesin geçmişte Ermeni komşu hikâyesi vardı. Bahsettiğiniz onların yok edildiği mi?

Yeni bir kimlik yaratma projeleri hiçbir farklı kimliğe, ses veya renge izin vermemeyi seçti. Türkiye'de ulus-devlet kurulurken böyle bir yanlışa gidildi. 'Türk kimdir, Türkiye'de yaşayanlar kim olmalılardır' tanımlamaları yapıldı. Bu tanımların dışındaki herkes özellikle gayrimüslumler itildi. Ve projenin tamamlanması için bu hikâyelerin yok edilmesi gerekiyordu. Önce onların birbirleriyle ilişkileri kesildi, sonra azalması ve yok olması beklendi. Mübadelelerle başlanan farklılıkları yok etmek üzere kurulu proje bugüne kadar geldi. Sayısal olarak da başarılmış gözüküyor. Ancak Türkiye farklılıklardan oluşmuş bir toplum. Bu toplumda bu projeyi işleme koymak ülkeyi dinamitlemek demek. Ancak o dönemin şartlarında bu öngörülmedi. Gerçi 1936'larda Atatürk'ün bu projeden vazgeçtiğine dair açıklamaları var. Ama iki yıl sonra vefat etti ve Kemalizm denen proje çok ciddi anlamda yeniden şematize edilerek devam ettirildi. Dolayısıyla da bu anılar hikâye olarak kaldı.



Bu haber 309 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,397 µs