işte bu gazetede çalışıyor! | " /> işte bu gazetede çalışıyor! | "/>

En Sıcak Konular

Tümgeneral Yılmaz, işte bu gazetede çalışıyor!

14 Kasım 2007 08:34 tsi
Tümgeneral Yılmaz, işte bu gazetede çalışıyor! Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın açıklamalarıyla son günlerde medyayı meşgul eden “zarflama” olayının failinin hangi gazeteden olduğu ortaya çıktı.

Türkiye’yi acı ve öfkeye boğan Dağlıca saldırısının ardından, kendisini “Tümgeneral Yılmaz” diye tanıtarak, Dağlıca’da görevli albayı arayıp bilgi alan gazeteci bulundu ve işten atıldı. Olayı Vatan Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Tayfun Devecioğlu kamuoyuna açıkladı. Muhabirin yaptığının  “haber kaynağını zarflamak” olduğunu belirten Devecioğlu, dünyadan ve Türkiye'den bu tarz zarflama örnekleri vererek muhabiri savundu.

İşte Tayfun Devecioğlu'nun yazısının ilgili kısmı: 
  
 “Tümgeneral Yılmaz” olayı ve gazetecinin haber için “zarf atması” 


Muhabir arkadaşlar benimle dalga geçecekler ama 20 yıldır gazetecilik yapıyorum, “haber kaynağını zarflamak” diye bir yöntem olduğunu ilk kez geçen yıl duydum.

Şöyle yapılıyormuş: Diyelim ki, Boğaz’da bir gemi kazası oldu. Olay büyük ama konuyla ilgilenen gazeteci, yazıişlerinin veya müdürünün istediği bilgilere normal yollardan ulaşamıyor. Tüm detaylara hakim olan Kıyı Kurtarma’ya başvurup “Ben falan gazeteden arıyorum” dediğinde telefon suratına kapanıyor.

İşte o anda “bilgi vermeyen kişi ya da kurumu zarflama” yöntemi devreye giriyor. Aynı yer başka bir kimlikle aranıyor. Örneğin “Ben İstanbul Emniyet’ten komiser falan” deniyor. “Kazaya karışan gemilerden biri kaçakçılıkla ilgili takibimizdeydi” gibi bir senaryo uyduruluyor. Ya kaza raporunun fakslanması isteniyor, ya da gereken tüm bilgiler telefonda alınıyor. Haber tüm unsurlarıyla yazılıp, yazıişlerine teslim ediliyor. Gazete okuru ertesi sabah olayla ilgili tüm bilgileri nal gibi “özel haber” damgası altında okuyor. Üstüne de “Helal olsun falan gazeteye, diğerlerinde bu bilgiler yok” diyor.

Gazetecinin görevi kamuoyuna doğru ve en detaylı bilgiyi vermek. Bu pencereden bakıldığında, eğer “zarflanan kişi veya kurum” ile gazetecinin “mensubu kılığına büründüğü kişi veya kurum” zarar görmemişse ortada bir sorun yokmuş gibi görünüyor. Öyle ya gazeteci görevini yaptı, bilgileri aldı, kendine saklamayıp kamuoyuyla paylaştı.

Peki tarafların zarar görmemesi halinde bile yapılan doğru mu? İnanın emin değilim, tartışılması gereken bir mesele bu.

Maalesef bizden...

Peki neden bunları yazıyorum? Çünkü son günlerde medyayı haklı olarak meşgul eden “zarflama” olayının faili maalesef bizden biri çıktı.

Meseleyi bilmeyenler için hatırlatayım: Türkiye’yi acı ve öfkeye boğan Dağlıca saldırısının ardından, kendisini “Tümgeneral Yılmaz” diye tanıtan biri, Dağlıca’da görevli albayı arayıp bilgi alıyor. Albay da, arayan komutanına bazı bilgiler veriyor. Anladığım kadarıyla daha sonra şüphelenip, durumu Genelkurmay’a aktarıyor.

Genelkurmay Dağlıca’daki birliği arayan numaraları kontrol edip “Tümgeneral Yıl maz’ın” bizim santralden çıkışlı arama yaptığını belirliyor.

“Zarfçının bizden olduğunu” Genelkurmay’dan üst düzey bir subay beni arayıp bilgi verdiğinde öğrendim. Kendi telefon kayıtlarımızı araştırıp arayan numarayı ve arayan kişiyi tespit ettik. Muhabir arkadaşımız savunmasında “Tamamen gazetecilik dürtüleriyle hareket ettiğini ve üzgün olduğunu” söyledi. Özür dilemesine rağmen, bu olayı tasvip edemeyeceğimizi söyleyip iş akdini feshettik.

Bana göre bu olayda, zarflanan kişi (Dağlıca’daki albay) ile “mensubu kılığına girilen kurum” (TSK) zarar gördü. Terörle mücadele eden, vatan toprağını savunan bir kurumun ast-üst disiplini kötüye kullanıldı. O kurumun, bizlerin güvenliği için kamuoyuyla bir süre veya hiçbir zaman paylaşmayabileceği bilgiler sahte bir kimlikle alınmaya çalışıldı.

Alınan bilgilerin büyük bölümünün gazetede kullanılmaması kusurumuzu örtmeye yetmez. VATAN yazıişlerinin bilgisi dışında gerçekleşen bu davranış nedeniyle, başta yanıltılan subay olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nden özür dileriz.

Bu olayda zarar gören üçüncü kişiler de oldu... Haksız yere zan altında kalan gazeteci arkadaşlarımız. Onlardan da samimiyetle özür dileriz.

Farklı örnekler...
Şimdi gelelim, taraflar zarar görmese de zarflamanın doğru olup olmadığına. Dediğim gibi bu konuda pek emin değilim.

Yazı için uğraşırken Can Ataklı uğradı. Ona sordum “Ne diyorsun bu işe” diye. “Günaydın’da muhabirken çok yapardık” dedi. “Bir keresinde kendimizi polis diye tanıtıp, olay yerine girmiş, haberi patlatmıştık” diye bir-iki anısını da anlattı.

O anlattıkça, benim de aklıma “Ne müthiş gazetecilik yapmışlar” dediğimiz yabancı örnekler geldi. İngiliz tabloidlerinden biri, muhabirini Arap şeyhi kılığına sokup, milli takım teknik direktörü Eriksson’la transfer pazarlığı yapmıştı. Dünya Kupası finalleri öncesi bu olay çok konuşulmuştu.

Bir başkası muhabirini Saray’a uşak olarak sokmaya çalışırken son anda yakalanmıştı.

Batı basınında çantasına silah yerleştirip uçağa binen muhabirlerin havaalanlarının güvenliğini sorgulayan haberleri hepimiz hatırlarız.

Veya Türkiye’de hasta gibi başvurulup, hastanelerin, acil servislerin ipliğini pazara çıkartan haberleri. Geçenlerde tesettüre bürünüp, tesettür oteli izlenimi yazan iki gazeteci arkadaşımızın haberini beğeniyle okumuştuk.

Bu örneklerin bir kısmını “halktan yana”, bazılarını “özel hayata müdahale”, Eriksson örneğini “final öncesi milli takıma zarar verme” diyerek kategorize edebilirsiniz.

Örnekleri tartışmaya zemin yaratsın diye verdim. Tartışalım ki bu mesele “zarflanan TSK gibi güç odağı bir kurum” olunca, “Eee zarfçı da baltayı taşa vurmuş” diye eski tas eski hamam gitmesin.

 



Bu haber 689 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    28,041 µs