‘İnce’ taktik: ‘DTP Kur'an kurslarından rahatsız’

13 Kasım 2007 12:26 tsi
DTP ilginç bir stratejiye yöneliyor. Stratejinin ilk adımı ‘laiklik’ vurgusu… DTP'li vekiller ‘Bizim de olmazsa olmazlarımızdan biri laikliktir’ diyor. DTP’yi bu çizgiye itenin ne olduğu sorusunun yanıtına gelince̷

Terörist başı Öcalan'ın eski avukatı Hasip Kaplan'ın dün sarfettiği sözlerin ardından yine DTP'li vekiller Buldan ve Üçer'den benzer açıklamalar geldi. Açıklamalar Güneydoğu’daki ‘dini faaliyetlerle’ ilgili… DTP vekiller Pervin Buldan ve Özdal Üçer, Güneydoğu'daki dini faaliyetlerden ve Kur'an kurslarından rahatsız oldukları olduklarını ve bunu tehlike olarak gördüklerini açıkladı.

Bir gazetede yer alan habere göre AK Parti'nin 24 Temmuz seçimlerinde kazandıkları seçim zaferinin perde arkasında büyük ölçüde bu dini faaliyetlerin bulunduğunu öne süren DTP'liler, din istismari olarak nitelendirdikleri bu türden faaliyetlerin karşısındaki güç olarak da yine kendilerini işaret ediyorlar.

Iğdır Milletvekili Pervin Buldan: "TSK ile bizi karşı karşıya getirmek istiyorlar. Büyükanıt partimizin adını bile anmak istemiyor ama irtica ve laiklikle ilgili konularda fikirlerimiz tamamen örtüşüyor. Bunu gözden uzak tutmamak lazım" diyor.

DTP Van Milletvekili Özdal Üçer ise "Laiklik için veryansın eden Genelkurmay değil miydi? Bizim de olmazsa olmazlarımızdan biri laikliktir. Bize cephe almasınlar zira biz de onlar gibi laikliğin savunucusuyuz" açıklamasında bulunuyor.

Bölgede yürütülen Kur'an kurslarına izin vermenin şeriat devletine giden yolda en büyük adım olacağını iddia ederen DTP'li Üçer, "Van'da apartmanların bodrum katlarında ve sitelerin yönetim odalarında Kur'an kursu veriliyor, toplu namaz kılıyorlar bunlar buralarda din siyaseti yapıyorlar AKP bu şekilde buralardan oy aldı, biz bunlara kesinlikle karşıyız. DTP, laik sisteme en fazla bağlı olan partidir. Bunu görmek lazım." Vurgusunda bulunuyor.

Aslına bakılırsa DTP’nin bu ‘stratejisi’ yeni değil… 22 Temmuz seçimlerinden birkaç hafta önce Öcalan da avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada AK Parti’nin Kemalizmi tehlikeye attığını ileri sürüyordu. Yani DTP’li vekillerin sözleri terörist başı Öcalan’ın sözleriyle büyük bir paralellik arz ediyor. Hatta ‘bu sözlerin kaynağı İmralı’ diyebiliriz…

Peki, DTP neden bu stratejiyi izliyor? Bu sorunun yanıtını aramak gerekiyor ve bu sorunun yanıtını bulmak için 22 Temmuz seçimlerine ve DTP’nin başarısızlığına eğilmek gerekiyor.

22 Temmuz seçimlerinde AK Parti özellikle Güneydoğu’da önemli bir başarıya imza attı. Beğenin ya da beğenmeyin, AK Parti’nin bu başarısı uzmanlarca ‘ülke bütünlüğüne katkı’ olarak yorumlandı. Bölge halkını temsil ettiğini ileri süren DTP’ye seçimlerde AK Parti önemli bir zarar verdi. Öyle ki DTP seçim sonrasında yaptığı çalışmalarda ‘neden başarısız olduk’ sorusunun yanıtını aramaya başladı. Bu başarısızlığın temelinde ise ‘toplumla kültürel anlamda diyalog kurulamaması’ gösterildi.

Aslına bakılırsa eski eşbaşkan Aysel Tuğluk’un da önceki açıklamalarıdan anlaşıldığı gibi DTP daha fazla oy kaybetmemek için toplumun kültürel değerlerine yaklaşımını değiştirmek üzereydi. Ancak artan terör faaliyetleri ve son günlerde ortaya çıkarılan DTP’li vekillerin PKK ile ilişkisi partiyi zor durumda bırakıyor. Bölgede AK Parti önünde gerileyen parti tutunabilmek için gerilim siyaseti güderken –Diyarbakır Belediye Başkanı Baydemir’in ‘Diyarbakır için savaşırız’ sözlerini hatırlatalım- bir yandan da terörle dolaylı bağı yüzünden üzerine odaklanan bakışları başka bir yöne çekmek için ‘din istismarını’ işaret ediyor.

Seçimlerde kaybeden, tabanından uzaklaşan DTP’nin, bu sözlerle somut projeler üretemediği, başarısızlığının nedenlerini dışarıda aradığı, başarısızlıktan çıkış yolunu ise farklı gerilim alanları yaratmakta bulduğunu söyleyebiliriz. Bu stratejinin ne denli başarı getirdiği ise 22 Temmuz seçimlerinde ortaya çıktı. DTP’nin gerilim politikalarının AK Parti’nin elini güçlendirdiğini anlaması gerekiyor.

www.iyibilgi.com

Bu haber 791 defa okundu.