En Sıcak Konular

Akman, Vadud'u bunalttı. Vadud'un 'cihad'ı yarıda kaldı!

0 0 0000 00:00 tsi
Akman, Vadud'u bunalttı. Vadud'un 'cihad'ı yarıda kaldı! Önce erkeklere namaz kıldırdı. Sonra Yeditepe Üniversitesi'nde verdiği konferansta başını açtı. Kendisini cinsiyet ayrımcılığı ile savaşa adayan feminist akademisyen Vadud, Nuriye Akman'ın 'Türkiye'de başörtüsü yasağı' ile ilgili sorularına dayanamadı. Ro

ABD'de içinde erkeklerin de bulunduğu cemaate, kilisede namaz kıldırınca dikkatleri üzerine çeken, feminist akademisyen Amina Vadud, Nuriye Akman'ın soruları karşısında ropörtajı yarıda kesti. Babası bir papaz olan ve genç yaşında dinini değiştiren Vadud, cinsiyet ayrımcılığına karşı açtığı savaşı 'cihad' olarak tanımlaması ve İslam'ın genel kuralları ile ters düşen hareket ve açıklamaları ile tanınıyor. Tempo dergisinin Türkiye'y getirdiği Vadud, Yeditepe Üniversitesi'nde, 1500 kişilik salonda, çoğu Yeditepe Ü. öğretim görevlisi ve basın mensubu 80 kişiye verdiği konferansta, 'Kadınların özgürleştirilmesini başınızdaki örtüyle nasıl savunabiliyorsunuz' sorusuna cevap olarak başını açmıştı. Konferans sonrası, Nuriye Akman ile röportaj yapan Vadud, Akman'ın sorularını yanıtlayamadı ve röportajı yarıda kesti. İşte, Vadud'un cevaplayamadığı sorular:

Babanız Metodist bir papazdı. Müslüman olmaya karar verdiğinizde onunla bir çatışma yaşadınız mı?

Babam ilk ruhani öğretmenim. Ben babamın bir kadın vücudunda oturmuş şekliyim. Babam bana “Anlayabildiğin kadar gerçeği yaşa.” derdi. 14 yaşındayken eğitim nedeniyle ailemden ayrıldım. Babamdan daha fazla eğitim gördüm, dünyanın değişik yerlerindeki çok değişik dinî uygulamaları öğrenme fırsatı buldum. 1972 yılı şükran günü Müslüman oldum. (19 yaşında) Babam iki yıl sonra öldü. Son iki yılını çok hasta geçirdiği için onunla bu konuda derin felsefi tartışmalara giremedim. Babamın benim hakkımda nasıl bir anlayışla öldüğünü bilemiyorum, en azından Allah’a inandığımı biliyordu.

Ailenizde sizin dışınızda Müslümanlığı seçen oldu mu?

Hayır. Hâlâ da aileme çok yakınım.

Eşiniz ve çocuklarınız ne işle meşguller?

Kendi isteğimle iki kez boşandım. Son otuz yılımı iki evliliğimden doğan çocuklarıma hasretmiş durumdayım. Beş çocuğum var. Yetişkin durumda ve mükemmel insanlar. Şanslılar ki İslam’ın onlar için bir seçenek olduğunu biliyorlar ve kendi bilinçleriyle seçtiler zaten.

Biraz evvel sizi dinlerken içim acıdı. Sizin dışınızda hiçbir Türk bilim kadını, örtüsüyle bu kürsüye çıkamazdı. Sizin dinlenebilmeniz de başların açık olması şartına bağlıydı. Öğrenci ve öğretim üyesi olmadıkları halde sizi dinlemeye gelen insanların başörtüleri açtırıldı. Konuşmanızda adalete bu kadar vurgu yaparken, bu adaletsizliğe de dikkat çekmenizi, büyük bir jestle 'aşın bunu' diyerek başınızı açtığınızda alkışlanırken 'Alkışlarınız beni hüzünlendirdi' demenizi bekledim.

Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm. Örtüyü kendi seçimimle taktığımı vurguladığımı zannediyorum. Başörtüsü takmayan insanlarla bazı konularda hemfikir olmayabiliriz; ama başka konularda hemfikir olabiliriz.

Başörtüsünün bir seçim olduğuna ben de inanıyorum. Ama cinsiyet, din ve eşitsizlikler üzerine çalışan ve yaptığı hareketler, yazdığı kitaplarla, 'ilerici İslam’ın' sembolü olmuş bir kadından, üniversitelerdeki kapanma yasağına değinmesini beklemese miydim?

İnsanların benden ne beklediğini bilmiyorum. Tutumumu örtüyü hem takarak hem de çıkararak gösterdim. Başka ne yapmamı bekliyorsunuz, göbek mi atayım? Aslında göbek atmak da hoşuma gidiyor, Mısır’da öğrendim bunu.

Başınızı bazen açıp bazen kapamanız psikolojik olarak sizi nasıl etkiliyor, kimlik bunalımı yaşıyor musunuz?

Otuz yıldır uyguladığım şey başörtümü daima takmak, evin içinde bile. Bir erkek misafir geldiği zaman bile takmak. Halk arasına çıktığımda da başörtümü takarım. İnsanlara başörtüsünün kendi seçimim olduğunu anlattığım halde, anlamadıklarını görünce, esnek davranmaya, gerektiğinde çıkarmaya başladım. Kendimi hissettiğim rahatlık derecesine göre başörtümü takıyorum ya da açıyorum. Bu paradoksun getirdiği şizofreniden tamamen uzaklaşıp tam bir uyum seviyesine gelmiş durumdayım.

Bugün kürsüden önce, öğle yemeğinde de başınızı açtınız...

Çünkü rektör dahil olmak üzere Türkiye’de herkes büyük bir obsesyon içinde. Onu aşmak yani bunu takmanın benim için çok büyük bir mesele olmadığını anlatmak için açtım.

Demin ‘Göbek dansı mı yapsaydım?’ dediniz. Göbek dansı yapmanıza gerek yoktu. Şunu diyebilirdiniz: Karşımda seçimleri benim gibi başlarını örtmek olan insanları da görmek isterdim. Tek bir cümle yeterdi, bu adaletsizliğin farkında olduğunuzu gösteren...

Orada örtülü iki kadın vardı.

Öyle mi? Ben görmedim. Kural olarak üniversitenin kapısından içeri öğrencinin annesi bile olsa örtülü giremez.

Bu tartışmayla bir yere varamayız. Çok yoruldum. Devam etmeyeceğim...

iyibilgi haber merkezi

Bu haber 335 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,090 µs