En Sıcak Konular

Medya gerilim peşinde!

0 0 0000 00:00 tsi
Medya gerilim peşinde! Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un konuşmaları medyada "gerilim işareti" olarak okundu. AB sürecinde "ordu siyasetten çekilmeli" diyen medya şimdi ellerini ovuşturuyor.

Medya Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un konuşmalarını "gerilimin başlangıcı" olarak yorumladı. İşte gerilim habercisi Fikret Bila ile Murat Yetkin'İn yazısı…

Fikret Bila'nın yazısı:

İki komutanın konuşmalarındaki şifreler

Genelkurmay Başkanlığı'na atanan Org. Yaşar Büyükanıt ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanan Org. İlker Başbuğ'un devir teslim töreninde yaptıkları konuşmalar önümüzdeki döneme ilişkin farklı bir "iklim"in işaretlerini taşıyor.
Özellikle cumhuriyetin temel nitelikleri ve üniter yapısı konu olduğunda ordu-siyaset ilişkilerinde daha sert bir iklimin yaşanacağı anlaşılıyor.
Kara Kuvvetleri'nde halef-selef olan ve Genelkurmay Başkanlığı'nda da halef-selef olmaları beklenen Büyükanıt-Başbuğ ikilisinin konuşmalarında, "yeni bir dönem"in belirgin sinyalleri var.

Org. Büyükanıt ve Org. Başbuğ'un konuşmaları, sanki iki komutan arasında görev bölümü yapılmış gibi birbirini tamamlayan nitelikteydi.
Cumhuriyetin nitelikleri, ulus ve ülke bütünlüğü temel alınarak farklı noktalara yapılan vurgular birlikte değerlendirildiğinde birbirini izleyen mesajlar ortaya çıkıyor.

Büyükanıt'ın vurguları

Org. Büyükanıt'ın konuşmasında öne çıkan vurguları şöyle sıralayabiliriz:
1 Laik rejim: Org. Büyükanıt, konuşmasında, rejime rengini veren "laiklik" ilkesiyle ilgili duyarlılığı öne çıkardı. "Cumhuriyeti başka tür bir cumhuriyete" dönüştürmek isteyenlerin bu "rüya"larının gerçekleşmeyeceğini, bu temel niteliği korumanın TSK'nın asli görevleri arasında olduğunu söyledi.

2 Demokrasi: Org. Büyükanıt'ın dikkat çeken bir diğer vurgusu, demokrasinin olanakları ve çağdaş değerlerin "arkasına saklanarak", aslında laik rejim ve demokrasiyi hedef alanların farkında olunduğuydu.

3 TSK hedefi: Org. Büyükanıt, cumhuriyeti başka türlü cumhuriyete dönüştürmeye çalışanların, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni etkisizleştirmeye çalıştıklarını vurguladı.
4 Hesap sorma: Org. Büyükanıt, son dönemde kendisi de dahil olmak üzere komutanlara karşı yürütülen yıpratma kampanyasının zamanı geldiğinde hesabının sorulacağı mesajını verdi. Bu süreçte yaşananların Org. Büyükanıt ve komutanları derinden etkilediği konuşmadaki ifadelerden anlaşılıyordu.

Başbuğ'un vurguları

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nı devralan Org. İlker Başbuğ'un konuşmasındaki vurgular ise Org. Büyükanıt'ı tamamlar nitelikteydi:

1 TSK engeli: Org. Başbuğ, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel felsefesine karşı çıkanların ve radikal değişiklik özleyenlerin en büyük engel olarak TSK'yı gördüklerini, bu nedenle TSK'nın siyasete müdahale ettiğini öne sürerek, bu kurumun ulus devlet, üniter devlet ve laik devlete yapılan saldırılar karşısında kayıtsız ve etkisiz kalmasını sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.

2 Etnik milliyetçilik: Org. Başbuğ, bölücü terör ve ayrılıkçı hareketlerin temelinde etnik milliyetçilik vurgusu yaparak, PKK ve siyasi yandaşlarının ilk aşamadaki hedefinin ulus devlet ve üniter devleti ortadan kaldırmak ve sonraki aşamada bağımsız devlet kurmak olduğu mesajını verdi.

3 Kürt sorunu: Org. Başbuğ, "Kürt sorunu"nda "sınır çizgisi"ni de ortaya koydu. Org. Başbuğ, Türkiye Cumhuriyeti'nin kültürel farklılıklara saygılı olduğuna; kültürel alanda ve bireysel düzeyde kalmak, ulus devlet yapısına zarar vermemek koşuluyla, kültürel farklılıkların zenginlik olarak görülmesi ve yaşanmasına ilişkin düzenlemelerin yapıldığına dikkat çekti. Org. Başbuğ'un bu ifadeleri TSK'nın bu konuda kubul edebileceği çerçeveyi de çiziyordu. Kültürel ve bireysel sınırı aşıp siyasal alanda ve grup hakları niteliğinde düzenlemelerin kabul edilemeyeceği mesajını verdi.

4 Kamuoyuna açıklama: Org. Başbuğ'un konuşmasında dikkat çeken bir yön de, önümüzdeki dönemde TSK'nın ulus devlet, üniter devlet ve laik devletin korunmasıyla ilgili konularda görüş ve önerilerini gerektiği hallerde kamuoyuyla paylaşacakları mesajıydı. Org. Başbuğ, TSK'nın görüşlerinin Anayasa ve yasalar çerçevesinde ilgili makam ve kuruluşlara iletileceğini, ancak gerek gördüklerinde kamuoyuna da açıklanacağını belirterek, önümüzdeki dönemde TSK'nın üslubunu da yansıtmış oldu.
İki komutanın çizdiği çerçeve, TSK'nın temel sorunlara bakışını ortaya koyuyor. Bu mesajların siyaset alanındaki ayağının ne olacağı ve siyaset dünyasındaki yankıları önümüzdeki dönemin önemli tartışma konuları olacaktır.


Murat Yetkin'in yazısı:

Büyükanıt'la yeni dönem başlıyor

Önceki gün, Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini Orgeneral İlker Başbuğ'a devrettiği törende yaptığı konuşmasının alkışlarla kesildiği cümlelerden biri şuydu: "Zamanı geldiğinde yasalar çerçevesinde bu kişiler ve gruplar gereken hesabı verirler ve vereceklerdir." Büyükanıt, sözlerinin muhataplarını ise o cümleyi önceleyen birkaç paragraf içinde açıklamıştı.

Şöyle diyordu: "Bu sözleri söylememin bir nedeni var. Yaşadığımız günlerde, üzülerek ifade ediyorum, canlarını bu güzel yurdumuz için feda etmeye yemin etmiş askerlerimize ve onların komutanlarına karşı inanılmaz iğrençlikte saldırılar yapılmaktadır. Bunları yalnız biz değil tüm ulusumuz büyük bir üzüntüyle ve hatta nefretle izlemektedir. Bu yasadışı,
akıl dışı saldırıları yapanlar, inanıyorum ki, yarattıkları iğrenç bataklıkta boğulacaklardır. (..) Bu tür gayretler ne Yüce Önder Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti değiştirebilir, ne de ülkeyi bölebilir."

Tahlili ilerletmeden önce, Büyükanıt'ın sözünün bir ilk olduğunu söylemek gerekiyor. Büyükanıt, Genelkurmay Başkanlığı'na giden yolda, Silahlı Kuvvetlere yapılan saldırıların hesabını sorma sözünü, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı'nın huzurunda veren ilk komutan oldu. Büyükanıt döneminin, öncekilerin aynı olmayacağının ilk ve somut işareti sayılabilir bu.

Evet, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genel stratejik çerçevesinde, devlet politikaları çerçevesinde bir devamlılık zaten olacaktır. Ancak Orgeneral Hilmi Özkök ile Orgeneral Büyükanıt'ın Genelkurmayı idare yöntem ve üsluplarının aynı olmayacağı daha sıfırıncı güne gelmeden anlaşılıyor.

Sıfırıncı gün, yarındır. Özkök, 28 Ağustos pazartesi günü görevini Büyükanıt'a devredecek. geleneksel olarak Kurtuluş Savaşı'nın son muharebesinin sonu kabul edilen 30 Ağustos bu görevde bir milat kabul edilir. Ancak Büyükanıt'ın icraatının, 28 Ağustos'ta, özellikle de devir töreninde yapacağı konuşma ile başlayacağını söylemek mümkün.
O konuşmayı beklemekte fayda var. Çünkü önceki gün, Orgeneral Başbuğ, Kürtçülük ve laiklik karşıtı akımlarla mücadeleyi öne çıkartıp, yeni politikanın işaretini verdi. 'Küreselleşmenin gereği olarak uluslararası sistemde bulunmanın' ve aynı zamanda 'küreselleşme olgusunun getireceği olumsuz etkilerle baş etmenin zorunluluğu' tek bir sloganda birleştirilmişti. Bu slogan, "Küresel düşünmek, ulusal hareket etmek" şeklinde özetlendi. Büyükanıt'ın iki yıl önce Harp Akademileri'nde başvurduğu, 'Küreselleşme tarlayı besleyen yağmurdur, ancak ıslanmamak için şemsiye taşımalıyız' teşbihini çağrıştırıyordu. Büyükanıt ise önceki gün daha güncel sorunlara değinerek, asıl cephaneyi pazartesiye ayırdığı izlenimini verdi.

Hesap sorma işine dönmeden önce, bütün bu resimde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in rolünü kaydetmek gerekiyor. Tam da Büyükanıt'ın şikâyetlerinin parçası olarak, Büyükanıt aleyhine cep telefonu mesajlarının etrafı sardığı 31 Temmuz günü Sezer'in kendisine gelen Büyükanıt kararnamesini açıkladığını ilan etmesi, ciddi değişikliklere yol açtı. Böylece, Sezer, Özkök'ün ertesi gün başlayacak Yüksek Askeri Şûra'daki etkinliğini kırdı. Atamalarda, özellikle de komuta kademeleri ve Genelkurmay karargâhını ilgilendiren atamalarda, Büyükanıt'ın ağırlığı öne çıktı.

Bu güncel gelişmeler anlamında Başbakan Tayyip Erdoğan'ı yeni bir kriz ihtimalinden kurtarsa da, AK Parti çevrelerinin açıkça çekinerek baktığı Büyükanıt'ın elini rahatlattı.
Hesap sorma konusuna dönersek, bunun muhataplarını yalnızca Silahlı Kuvvetler ve özellikle de Büyükanıt ve ekibi aleyhinde kampanya yürüten Kürtçü ve laiklik karşıtı kesimlerin örgütlenmesi olarak görmemek gerekiyor. Şemdinli olayından, Harp Okulu'nda yasadışı telefon dinleme ile ortaya dökülen olaya dek, son zamanlarda Büyükanıt nezdinde orduya yönelen kampanyaların, bünye içinden destek almadığı ihtimalini de göz ardı etmemek gerekiyor. Büyükanıt'ın göz ardı edip etmediğini yakında anlayacağız. Bakalım açık ya da örtülü olarak kimlerden ne hesap sorulacak?

Ancak gerek Silahlı Kuvvetler bünyesinde, gerekse Türkiye'nin Irak, Ortadoğu, Kıbrıs ve AB gibi önemli dış siyasi gelişmeler gölgesinde Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerine gideceği 2007 yılında asker-siyaset ilişkilerinde yeni bir dönemin açılmakta olduğu görülüyor.



Bu haber 261 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,180 µs