En Sıcak Konular

''En ulusalcı'' kanalın ''en ulusalcı'' kadın programcısı kim?

10 Kasım 2007 22:46 tsi
''En ulusalcı'' kanalın ''en ulusalcı'' kadın programcısı kim? Avrupa Birliği ve ABD'den maddi destek alan ''en ulusalcı'' kadın programcısı kim? İşte medya dünyasındaki yeni tartışmalarının ayrıntıları! Taha Kıvanç yazdı...

Taha Kıvanç / yenişafak

Bayılırım sırlara
'Ulusalcı' kanattan bir araştırmacı olan Yılmaz Dikbaş yeni çıkan 'Gaflet, Dalalet, Hıyanet' (Asya Şafak Yayınları) kitabının son bölümünde, "AB'den fonlarından palazlandırılan medya organları, eğitilen medya mensupları, ABD destekli tv programları" konularını ele alıyor. AB medya yetkililerine, Türkiye'deki gazetecilik örgütlerine başvurmuş, cevap bekliyor...


Kitabı okurken, meslekten gazeteci olmayan bir yazarın araştırma cehdine şapka çıkardım. Ne işine yarayacağını bilmesem de, olağanüstü çabalarının başarıya ulaşsın dilerim.


Belki gözünden kaçmıştır diye küçük bir bilgiyi Yılmaz Dikbaş'ın dikkatine sunuyorum: Avrupa Birliği'nden destek alanlar arasında, medyamızın en ulusalcı kanalında en çok ulusalcı takılan isimlerden biri de varmış; hanımefendi programcı o kanalda yaptığı programlar için ABD'den maddi destek alıyormuş...


Bazıları 'çifte standart' olarak görebilir ve kızabilir, ben ise bu tür olaylardan büyük keyif alıyorum. Bu haber de benim çok hoşuma gitti.


Programı yapan hanımefendi dobra dobra konuşmuş Milliyet'ten Ali Eyüboğlu'na. "Ben" demiş "AB yanlısı bir gazeteciyim. Türkiye'nin AB'ye AKP'yle değil ulusalcıları bu projeye dahil ederek girmesi gerektiğini düşünenlerdenim." Kanalın ve sahibinin ne denli 'ulusalcı' olduğu zaten biliniyor. "AB'ye de Türkiye'de ulusalcı bir kanalın böyle bir kanala ekranında yer verdiğini göstermek önemliydi. Demokrasi budur." (Cafe Milliyet eki, 7 Kasım 2007).


Bazıları bana "Yahu, kardeşin başka işin yok mu, gazetelerin küçük harflerle verdiği kıytırık bilgilere kadar dikkat etmen gerekir mi?" diye takılıyorlar. Ben ise, herkesin gözüne sokulsun diye koca koca harflerle sunulan haberler ve yorumlara tercih ediyorum o küçücük ayrıntıları... Hem aydınlanıyorum o sayede, hem de ayrı bir keyif alıyorum.


Hürriyet'in en dikkatle izlediğim sütunlarından biri hemen her konuda bizleri bilgilendiren 'Yeter Söz Milletin' sütunu. Bazen kafamı karıştıran çelişkilerle de karşılaşmıyor değilim, ama yine de başka yerde pek bulamayacağım bilgiler aldığım için dikkatle takip ediyorum.


Aralarında İlhan Selçuk ile şimdi değişik gazetelerde çalışan eski Cumhuriyetçiler'in de yer aldığı bir grup, gazetenin eski genel yayın müdürü Oktay Kurtböke'yi ölümünün 8. yılında anmak üzere biraya gelmiş. İlginç bir bilgiye konuya değinen 'Yeter Söz Milletin' sütununda ulaştım. Elmadağ Meyhanesi'ndeki anmaya katılan Mustafa Sağyaşar 'Eski dostlar' şarkısını okuduktan sonra gecenin sunumunu yapan Öcal Uluç çocukluk arkadaşı da olan Oktay Kurtböke'nin 'basın yolculuğunu' anlatmış. "Birçok kişinin bilmediği 'sırları' da açıklamış" o konuşmasında; 'Yeter Söz Milletin' öyle diyor...


"Sır" dendi mi, benim dikkatim hemen yoğunlaşır. Okuyalım: "1960 ihtilalinden sonra yeni bir anlayışla çıkan, ihtilal komitesine yakın 'Öncü' gazetesinin gerideki sahibinin, babalarının arkadaşı, 'ihtilalin kudretli albayı' Alpaslan Türkeş olduğunu, sermayedarının da Yapı Kredi'nin ortaklarından Kazım Taşkent olduğunu, sonunda başlarına neler geldiğini anlattı: /


"Ancak Türkeş, '14'ler' olarak yurtdışına gönderilince dengeler değişti ve Yapı Kredi parayı kesti. Gazetenin başına Prof. Aydın Yalçın geçti; ilk seçimlerde Ekrem Alican'ın Yeni Türkiye Partisi'ni (YTP) destekledi. Ancak 15 Ekim 1961 seçimlerinde parti başarılı olamayınca gazetenin yaşama olanağı kalmadı ve bizler işten çıkarıldık. Kimimiz Rüzgârlı Sokak'ta çıkan Kudret'e, kimimiz İstanbul'a dağıldık. Biz daha sonra Ankara'ya döndük, Oktay Kurtböke ise İstanbul'da kaldı ve Cumhuriyet'e girdi. Genel Yayın Müdürlüğüne kadar yükselerek örnek bir gazetecilik yaptı."

 

İlginç değil mi? Alpaslan Türkeş'in Yapı Kredi parasıyla Öncü gazetesini sonradan Cumhuriyet'te çalışacak bir kadroyla çıkarması... Yurtdışına sürgüne gidince kadronun gazete kapatılana kadar 'sağcı' Aydın Yalçın'ın yönetiminde göreve devam edip 'sağcı' YTP'yi destekleyen yayınlar yapması... Çok ilginç gerçekten.

 

Oktay Kurtböke'yle ilgili anılar bir kitapta toplanacakmış, merakla bekleyeceğim...


Hürriyet'in kıdemli muhabirlerinden birinin aktardığı çok hoş bir 'politikacı' Erdal İnönü öyküsü de okudum aynı sütunda. Muhabir sabah Ankara'ya giderken otoparkta karşıladığı Erdal Bey'i Ankara dönüşü yine otoparka kadar takip etmiş. Erdal İnönü, "Arabamı bulamıyorum, nerede olabilir?" diye muhabire sormuş. "Aman ha" demiş ve eklemiş: "Bu olay aramızda kalsın." Muhabir, "İnönü, Yeşilköy'de arabasını bulamadı diye yazmadım tabii; bu güzel adamla aramızdaki bu kadarcık bir sırrı bugüne kadar tuttum" diyor...


Sırlara bayılıyorum...

İşte Ali Eyüpoğluna konuşan O isim:

Ali Eyüpoğlu / milliyet

Kanaltürk'e AB bayrağı diktiler

 Türkiye'nin en çok izlenen TV kanalları belli... Çünkü AGB her gün verileri ortaya koyuyor, ak - kara belli oluyor. AGB'nin verilerine göre hayli zamandır Kanal D, tüm kategorilerde açık ara önde...
 
AGB'nin reyting sistemi hangi zaman diliminde ne kadar insanın hangi TV kanalını izlediği üzerine kurulu. O nedenle, "Türkiye'nin en ulusalcı TV kanalı hangisi?" ya da "Türkiye'nin en AB karşıtı TV kanalı hangisi?" şeklindeki sorulara AGB'nin verilerine bakarak yanıtlamak olası değil.

Ancak yaptığı yayınlara bakarak Türkiye'nin en ulusalcı ve en AB karşıtı TV kanalından birinin Kanaltürk olduğunu söylemek mümkün.

Şimdi size "Bu program Avrupa Birliği'nin desteğiyle hazırlanmaktadır" diye tanıtım yapılarak ekrana getirilen tek program AB'ye şiddetle karşı çıkan "Ulusal cephe"nin en güçlü kalesi Kanaltürk'te yayımlanıyor desem, inanır mısınız? İnanması zor ama öyle...


Karşı değilim ama...

Bu arada yeri gelmişken, bu topluluğu oluşturan ülkelerin Türkiye'ye karşı yaptığı dünya kadar yanlışa rağmen AB karşıtı olmadığımı, aksine Türkiye'nin, sadece AB'ye girmesiyle değil, girmek için çaba harcamasıyla bile çok şey kazanacağını düşünenlerdenim.

O nedenle de Kanaltürk'te böyle bir program yapılmasına da karşı değilim.

O halde bu konuyu niye ele aldığımın yanıtı, "Haber nedir?" sorusuna verilen en popüler yanıtta saklı. Hani hep, "Köpeğin insanı ısırması değil, insanın köpeği ısırmasıdır haber" denir ya...

 Burada da durum biraz öyle...

"Biz kaç kişiyiz" diye kampanya bile düzenleyen bir kanalın ekranında 16 Eylül'den bu yana her hafta karşı olduğu AB'nin bayrak dalgalandırması sizce de önemli değil mi?

Tuncay Özkan'ın, "Mine G. Kırıkkanat bana, 'Ben Kanaltürk'te böyle farklı bir program yapabilir miyim?' dedi. Ben de olur dedim. Niye? Çünkü biz hep AB karşıtı program yapıyoruz ama mümkün olduğunca karşı görüşlere de yer veriyoruz. Böyle bir program da bizim karşı düşünceye verdiğimiz önemi ortaya koyar" sözlerinden sonra "Kiosk"un patronu Mine G. Kırıkkanat'la da konuştum.
Kırıkkanat'a, böyle bir programı daha popüler ve AB karşıtı olmayan kanallar varken "Ulusalcılar"ın kalesini tercih etmesinin sebebini sordum. Gazeteci yazar Mine G. Kırıkkanat, her zamanki dobralığıyla Kanaltürk'ü özellikle seçtiklerini söyledi.


Bize yer açtılar

Kırıkkanat, "AB taraftarı bir gazeteci olarak Türkiye'nin bu topluluğa AKP'lilerle değil, ulusalcıları bu projeye dahil ederek girmemiz gerektiğini düşünenlerdenim. Tuncay Özkan'ın nasıl bir ulusalcı olduğunu Türkiye biliyor. Ben milliyetçi bile değilim. Ama biz bu insanları yanımıza almadan AB'ye giremeyiz. AB'ye de Türkiye'de ulusalcı bir kanalın böyle bir programa ekranında yer verdiğini göstermek önemliydi. Demokrasi budur: 'Milliyetçi' Kanaltürk, AB yanlısı bir programa ve AB yanlısı bizlere yer açtı. AB de, beğendiği bir projeyi 'milliyetçi' Kanaltürk'te destekledi" dedi.

 "Kiosk"un AB'nin açtığı TV projesi yarışmasını, katılan 100'den fazla proje arasından kazanan dört projeden biri olduğunu anlatan Kırıkkanat, Kanaltürk ile 52 programlık anlaşma yaptıklarını söyledi. Kırıkkanat, AB'nin TV projesi yarışmasına Kanaltürk'ün yapım şirketi Yaşam Televizyonu adına başvurduklarını da vurguladı.

"Kiosk"u Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Süheyl Batum ve araştırma görevlisi Aslıhan Öztezel'le dönüşümlü hazırlayan Kırıkkanat, bu işi para için yapmadıklarının da altını çizdi.

Kırıkkanat, "AB'nin 52 program için verdiği toplam para 74 bin euro'dur. Asistanından makyajcısına, yönetmeninden prodüksiyona 52 haftanın tüm giderleri var bu paranın içinde. Kanaltürk'ün altyapı desteği olmasa o parayla bir yıl program yapmak mümkün mü?" dedi.


 



Bu haber 1,048 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,147 µs