Altı soruda DTP kongresi: Bundan sonra ne olacak?

8 Kasım 2007 17:15 tsi
DTP'nin yeni yönetimi 'şahin' mi ' güvercin' mi? Bundan sonra ne olacak? Türk siyaseti nereye gidecek? Tecrübeli siyasetçi Haşim Haşimi'ye sorduk... İşte bu sorunun yanıtları… iyibilgi özel

Bugün Ankara’da Türk siyasetinin geleceğini yakından ilgilendiren bir kongre yapılıyor… Ankara'daki Büyükhanlı Park Apart Otel'de gerçekleştirilen 2. olağan üstü büyük kongrede, genel başkanlık ve parti meclisi için seçimler yapılıyor. Üstelik bu kongreyle eski eşgenel başkanlar Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk dönemi sona eriyor. Bu iki isim de olağanüstü kongrede aday olmadılar. Türk’ün yerine partide aşırı açıklamalarıyla tanınan genel başkanvekili Nurettin Demirtaş tek aday olarak giriyor. Tuğluk’un yerine eşbaşkan adayı da Mardin Milletvekili Emine Ayna.

Elbette parti yönetimindeki bu değişikliğin artan terör saldırılarıyla oluşan gergin hava sırasında gelmesi önemli… Üstelik bu değişimin DTP’nin dışlanmasına yönelik çağrıların yoğunlaştığı bir döneme denk gelmesi süreci daha önemli hale getiriyor. Seçimlerden başarısızlıkla çıkan DTP’de yönetimin değişeceği iddiaları ileri sürülüyordu, ancak şimdiki başkan değişiminin parti politikasını nasıl etkileyeceği Türk siyasetinin yakın geleceği için çok önemli. Daha önce iyibilgi.com’a konuşan Ali Bulaç DTP’de iki yapının olduğunu, ‘şahin’ler ile ‘güvercinler’in mücadele ettiğini vurgulamıştı. Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un her şeye rağmen ‘ılımlı’ kanattan olduğu vurgulanıyor. Oysa başkan olmasına kesin gözüyle bakılan Nurettin Demirtaş’ın sert açıklamaları dün gibi hafızalarda.

Bu durumun Türk siyasetini daha da karmaşık hale getireceği, DTP’nin sertleşmesine yol açacağı, ‘normalleşmenin’ risk altına gireceği ileri sürülenlerden. Bu iddiaları tecrübeli siyasetçi Haşim Haşimi ile konuştuk. Kendisine altı soru sorduk. İşte aldığımız yanıtlar…

DTP’de şahin-güvercin ayrımı var mı?

Birçok siyasi partide olduğu gibi DTP’de de farklı eğilimlerin olması doğal. Bunu çekişme olarak ele almamalı ama… Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı’nın ismi ön plana çıkmıştı kongre öncesinde. Basına yansıdığı kadarıyla biliyorum, kendi isteği dışında adaylığını çekti. Sancılı bir süreç yaşıyor DTP. Seçimin getirdiği bir başarısızlık var. Her ne kadar Meclise bağımsız olarak girseler dahi ciddi bir oy kaybı söz konusu. Getirilen özeleştirilerden de somut bir şey ortaya çıkmadığı söylenebilir. Bir takım yeni gelişmeler oldu bu süreçte yeni arayışların olacağı biliniyordu. Bundan sonra farklı eğilimler güç kazanabilir ancak parti içinde bölünme getirmez.

DTP içine mi kapanıyor?

DTP’nin dışlanması için uzun süredir çağrı yapılıyor. Evet, çok hata yapıyorlar, evet politikaları yok, sorunun çözümü için projeleri yok. Ama eleştirmek başka dışlamak başka bir şey. Partinin dışlanması içine kapanmasını getirecek. Önemli olan partiye siyasi perspektif verebilmek.

22 Temmuz sonrası iyimser hava neden bozuldu?

İyimser havanın uzun süremeyeceği kuşkusunu dile getirmiştim ilk günlerde. Başka siyasi dinamiklerin gerçeği göz ardı edildi. Hassas bir süreçten geçiyoruz. Gerginlik olacaktı çünkü bu hükümetin hem içte hem dışta attığı adımlar vardı. ‘İnisiyatif Türkiye’ye mi, geçiyor buna izin verilecek mi’ diye sordum o günlerde. Filistin-İsrail sorunu var, İran meselesi var, Irak var… Tam da bu aşamada eylemler üst üste geldi. Hükümetin tezkereyi çıkarmaktan başka şansı kalmamıştı. Biz kendimiz bir inisiyatif almadık ve sürüklendik. Önümüzde bir sorun var. 25 yılımızı kaybettik. Bugün İlker Başbuğ’dan emekli Genelkurmay Başkanlarına en yetkili ağızlar bu sorunun varlığını teyit ediyor. Asli sorunumuzu dış zeminler üzerinden yürütmemeliyiz. ABD’ye havale etmemeli.

DTP neden başarısız?

DTP’de kim ne yapmak istiyor netleşmedi. Aile içi şiddet kavramıyla önümüzdeki meseleyi halledemezsiniz. Halkın gelenekleriyle çatışamazsınız, oy kaybedersiniz. Bu kulvarda da siyaset güçlü değil. Kafa karışıklığı söz konusu. Bu anlamda kongreden fazla bir şey beklemek gerçekçi değil. ‘Siyaseti güçsüz dinamikler’ güçlü. Oy kaybı DTP’yi agresif yaptı. Ve dışlandı.

Daha fazla şiddet kime yarar?

Normalleşme süreci AK Parti’ye yarar ve Ortadoğu bağlamında da Türkiye’ye yarar. Gerilim siyaseti ise DTP’ye yarayacak. Kısa vadede ama. Uzun vadede yaramaz. Toplum yoruldu şiddetten.

Derin PKK gerçekten var mı? Kongrede ‘derin PKK’ etkisi ortaya çıktı mı?

PKK uzmanı değilim. Yani bu sorunun yanıtını net olarak bilmiyorum. Ancak bildiğim şey şu: çözüm bizde. Bir sürü şey söylenebilir DTP ve PKK ile ilgili. Hepsi olabilir. Fakat bu hadisenin değişik telaffuz edilmesi çözüm getirmiyor. Ciddi bir sorun bu ve şu noktayı önemsiyorum: Sorunla ilgili çözüme giden yolları diri tutmamız gerekiyor. AK Parti’nin başarısı zaten biraz da burada yatıyor. Ancak ne yazık ki Türkiye’de günübirlik siyasi çözümlere alışmışız ve önümüzdeki en büyük sorun bu. Siyasi iradenin yokluğunun bedeli hepimiz için ağır olur. Bizim yapmamız gereken şeyler var. Çözüm bizde. Bu iki toplum arasındaki sorun değil. Çatışmaların en yoğun döneminde bile ne Türkler ne Kürtler arasında gerginlik yoktu. Biz bugün toplumsal gerginliğe geçiş sürecindeyiz. Bu ise ülkesini seven kimsenin istemeyeceği bir şey. Tehlikeli bir şey bu. Sorunumuzla kendimiz yüzleşip bu sorunu çözebilecek durumdayız. Kesinlikle başkalarına havale etmemiz gerekiyor.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,004 defa okundu.