yakın plan | " /> yakın plan | "/>

En Sıcak Konular

Bush'un tavırlarına yakın plan

8 Kasım 2007 15:05 tsi
Bush'un tavırlarına  yakın plan Oval Ofis’te zirveden sonra şimdi Başkan Bush’un Türk heyetine şakacı tavrı konuşuluyor. Uzmanlar, kolej arkadaşlarını karşılar gibi davranan Bush'un diplomatik analizini yaptı:

ABD Başkanı Bush’un, Oval Ofis’te Türk heyetini karşılaması şaşırttı. Erdoğan’a “Hey nasıl gidiyor” diyen, Genelkurmay 2. Başkanı’nın ise elini sıkmayıp omuzuna vurarak “Harika bir ordunuz var” diyen Bush’un, Egemen Bağış’ı kucaklaması dikkate değerdi.

Aylardır merakla beklenen Beyaz Saray’daki zirveden sonra şimdi Başkan Bush’un Türk heyetine şakacı tavrı konuşuluyor. Başbakan Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyeti Oval Ofis’in kapısında karşılayan Bush, sanki bir devletin yöneticilerini değil, kolej arkadaşlarını karşılar gibiydi. Gazeteci Mehmet Barlas ve Uluslararası İlişkiler Profesörü, emekli diplomat İlter Turan, Bush’un davranışlarını NTV’ye değerlendirdiler.

Bir başbakan ya da cumhurbaşkanı ya da diplomatik bir kişi, nasıl davranmalı, hangi konumda, nerede, kime nasıl selam vermeli, ülke çıkarlarını nasıl korumalı?..

Bush Türk heyetini karşılama sırasında Erdoğan’ın elini uzun süre tuttu; “Hey! Nasıl gidiyor? İyi gözüküyorsun” dedi. Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un elini sıkmak yerine omuzuna vurdu “Harika bir ordunuz var” dedi.


AK Parti’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış ise, Bush’un en çok ilgi gösterdiği heyet üyesiydi. Bush, Bağış’ı omuzundan sarsarak kucakladı ve “Çok iyi gözüküyorsun. Nasılsın? Kilo vermişsin” dedi.

Acaba Bush’un tavrı samimiyetten miydi, yoksa süper güç olmanın güvenilirliği ve büyüklenmesinin de yansıması söz konusu muydu?

MEHMET BARLAS: KOMİK DAVRANIŞLAR

NTV canlı yayınına katılan Mehmet Barlas Bush-Erdoğan görüşmesi ve Amerikan tarzı diplomasi konusundaki görüşlerini aktardı:

Bu Amerikan tarzı diplomasi biraz garipleşti açıkçası. Ben de Bush’un Beyaz Saray’daki tavrını izlerken biraz güldüm. Bizim Genelkurmay 2. Başkanı’nın omzuna vurup “Amma da güçlü ordunuz var” demesi, açıkçası bunlar komik davranışlar. Ama bu yeni dünyanın gerekleri de böyle galiba. Hatırlayın Rusya’nın eski devlet başkanı Yeltsin’in davranışlarını... Böyle resmi görüşmelerde sekreterleri gıdıklayıp güldürürdü falan. Bütün bunlar oluyor. Örneğin Yalta’daki üçlü görüşme, Churchill’in hatıralarından; Stalin ille de Ege’ye açılmak istiyor, Bulgaristan toprakları üzerinden Yunanistan’a girmek istiyor. Roosevelt ve Churchill direniyorlar. Onun üzerine Stalin küsüyor balkona çıkıyor. Churchill de Roosevelt’e “Galiba büyükbabayı küstürdük” diyor. Böyle şeyler oluyor.

ATTAN ÖNCE KÜÇÜK DEVLET İNERMİŞ

Eski diplomaside bu kurallar çok sertmiş. Mesela 16’ncı yüzyılda iki tane devletin temsilcisi karşı karşıya geldiği zaman daha küçük devletin temsilcisi attan önce inermiş, büyük devletin temsilcisi daha sonra inermiş. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun temsilcisiyle Osmanlı temsilcisi karşılaşıyorlar. Osmanlı temsilcisi atik davranıyor ayağını üzengiden kaldırıp attan inmeye kalkarken, bakıyor karşıdaki atın sırtında, böyle havada kalıyor. Önce inerse Osmanlı daha küçük görünecek, aşağı yukarı 1 saate yakın tek bacağı havada, atın üzerinde inmeden duruyor. Çünkü karşıdaki kıpırdamıyor. Bu tür kurallar varmış.

SANKİ SÜRPRİZLE KARŞILAŞMIŞ GİBİ

Bunlar geçti; bunlar uluslararası konferanslarda falan düzenlenen kurallardı. Artık bu dünyada kural fazla yok. O bakımdan Başkan Bush da süper devlet temsilcisi olduğuna göre, sanki Başbakan Erdoğan’ı geleceğini bilmiyormuş da, sürprizle karşılaşmış gibi, “baksanıza, kim gelmiş” falan demesi komik kaçıyor. Ama bunlar öyle işte.

AMERİKA ESKİYE DÖNMEK İSTİYOR

Amerika özellikle soğuk savaştan sonra Birleşmiş Milletler hukukuna çok önem verirdi. Bir dış sorunu olduğu zaman Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi devreye sokulurdu. Ama Irak olayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi devreye sokulmadı; Almanya’nın ve Fransa’nın yani çok yakın iki müttefikin itirazlarına rağmen Irak’a girildi. Ve şimdi Amerika orada yalnız başına bir problemle karşı karşıya. Sanıyorum yeniden geriye dönmek istiyor. Çünkü karşısında İran sorunu var, İran’la enerji sorunundan kaynaklanan Rusya meselesi var. Orada yanına Avrupa’yı da almak istiyor. Ve eskiye dönmek istiyor; yani karar almadan önce müttefikleriyle dayanışma içinde olmak gibi.

TURAN: KRALİÇE ŞAPLAK ATAR MIYDI?

Bilgi Üniversitesi’nden Prof. İlter Turan da Bush-Erdoğan görüşmesinde hem Amerikan hem Bush tarzının birlikte yaşandığını söylüyor:

Bu konuda şöyle bir gözlem mümkün. Mesela Sayın Başbakanımız, İngiltere kraliçesini ziyaret ederken benzer bir davranış üslubu söz konusu olabilir miydi? Kraliçe hazretlerinin tutup da heyette yer alan Egemen Bağış’ın sırtına birkaç şaplak atmasına herhalde şahit olamayacaktık. Her görevin kendi oluşturduğu ortam içerisinde sahip olduğu davranış kalıpları ve gelenekleri var. Birleşik Amerika, yöneticilerinin seçimle geldiği, popüler kampanyalarda başkanın halkla kaynaştığı, çocukları kucağına aldığı kokladığı bir ortam. Buna karşılık işte Kraliçe hazretleri de bir başka gelenekten geliyor. Herkes kendi misafirlerini kendi alıştığı gelenek içerisinde, dostça jestlerle karşılamaya çalışıyor.

AMERİKALILAR VÜCUT TEMASINDAN KAÇINMAZ

Bu Amerikan tarzı, hem de Bush tarzı. Yani popüler davranma, Amerikan tarzı. Fakat burada her şahsiyetin kendisinden kaynaklanan davranış farkları var. Tüm Amerikan başkanlarının Bush’un sergilediği davranışları sergilemesini beklemememiz için bir sebep yok. Ama Amerikan başkanları daha serbest davranır. Vücut temasından kaçınmayan bir şekilde davranacaklardır.

Kendi içinde yer aldığı kültürün alışkanlılarına göre de şekilleniyor. Ben Bush’la görüşme imkanı bulduğum zaman bacak bacak üstüne attım. Türk kültüründe sizden üstün konumda olan bir kişiye karşı saygılı olmayan bir davranış olur. Amerikan kültüründe böyle bir içeriği yok. Onun için Amerikalı bunu gördüğü zaman bunda yadırganacak bir şey görmüyor, yani bir iletişim kolaylığı şeklinde değerlendiriyor.

Evvelce başkanlar, başbakanlar bu kadar sık birbirleriyle görüşmezlerdi. Hatta birlikte hafta sonu tatilleri geçirmezlerdi. Bu tür bir yeni diplomasi yolu açıldı. Bu bir bakıma iyi fakat bir bakıma da o geçmişte çok sıkı kurallara bağlanmış olan diplomasinin meziyetleri vardı. Aleni çatışmaları önleyen, kullanılan dilde nezaketi daima muhafaza eden, kişiye geniş yorum ve harekat alanı sağlayabilen bir durum vardı. Benim endişem; acaba bu resmiyetten uzaklaşan çaba, aslında bir takım esneklikleri yavaş yavaş elimizden mi alıyor?

 

 



Bu haber 674 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,808 µs