dokuz soru! | " /> dokuz soru! | "/>

En Sıcak Konular

Zirveyle ilgili merak edilen dokuz soru!

7 Kasım 2007 12:44 tsi
Zirveyle ilgili merak edilen dokuz soru! Bu saatten sonra operasyon olur mu? Operasyon geniş kapsamlı mı olacak? ABD zaman mı kazanıyor? PKK ile mücadelede yepyeni bir süreç mi başlıyor? Irak Kürtleri sessiz kalır mı? Washington Kürtleri bırakıp Türkiye’yi mi tercih etti? Erdoğan PKK’

Bush-Erdoğan görüşmesi sonrasında ortaya çıkan tablo ne? Vatan yazarı Ruşen Çakır bu soruların yanıtlarını aradı...

Bu saatten sonra operasyon olmaz, değil mi?

Tam tersine...

Başbakan Erdoğan Washington’da her vesileyle Türkiye’nin savaş değil operasyon yapacağını, bunun uluslararası meşruiyeti bulunduğunu, zaten kimsenin yüksek sesle buna itiraz edemediğini; öte yandan toplumun bu yönde beklentilerinin yüksek olduğunu ve TBMM’nin de hükümete yetki verdiğini vurguladı. Nihayet dönmesine az bir süre kala Türk gazetecilere “artık operasyon süreci başlamıştır” dedi. Yani bu saatten sonra hükümetin operasyondan geri dönme ihtimali bulunmuyor.

Geniş kapsamlı ve uzun süreli bir harekat düşünülüyor mu?

Muhtemelen hayır!

Gerek Başbakan’ın, gerek Bush ve diğer Amerikalı yetkililerin açıklamalarına, gerekse hükümete yakın kaynakların söylediklerine bakılırsa ufukta binlerce askerin tankla topla Irak’ta geniş bir alana yayılacağı ve haftalar hatta aylar sürecek bir harekat beklenmiyor. Bunun yerine PKK kamplarına, lider kadrosuna, finans kaynaklarına, örtülü siyaset yürüttüğü merkezlere yönelik operasyonlar olabilir. Washington görüşmelerinde sık sık “süreç” kavramının kullanılması, bu tür operasyonların uzun bir zaman dilimine yayılacağının işareti.

ABD zaman mı kazanmak istiyor?

Sadece o değil

Washington yönetiminin en son isteyeceği şeylerden biri Türk ordusunu şu günlerde K.Irak’a girmesidir. Ankara’nın operasyon isteğinde haksız olduğunu iddia edemediği için de zaman kazanmak istemesi çok anlaşılır. Ancak bu konuda yalnız olduğu söylenemez. Örneğin AKP hükümeti de bir an önce kapsamlı bir operasyon için can atmadığını kanıtladı. Onun da zamana, ama bu kadar beklemeyi mazur gösterecek “somut adımlar” a ihtiyacı var. Irak Kürtlerinin de sorunun zamana yayılmasından yana olduğu ortada. Geriye PKK kalıyor ki, örgüt yıllardır hep aynı oyunu oynuyor.

PKK ile mücadelede yepyeni bir süreç mi başlıyor?

Doğru.

Yeni olan iki olgu var:

1) ABD yönetimi ilk kez bu kadar açık ve vurgulu şekilde PKK’yı düşman ilan etti ve Türkiye’ye “anlık istihbarat” başta olmak üzere katkıda bulunmaya söz verdi.

2) Hükümet temel önceliğini PKK’dan K.Irak’tan kazınması olarak saptadı. Bunu gerçekleştirmenin ilk şartının, başta Irak Kürtleri olmak üzere bölgedeki diğer aktörlerle PKK arasındaki ilişkileri sonlandırmak, böylece PKK ile başbaşa kalmak olduğunu düşünüyorlar. Bu süreçte Kürt sorununu çözmeye yönelik siyasi adımların çok geri planda kalacağını öngörebiliriz.

Irak Kürtleri sessiz kalır mı?

Belli olmaz.

Hükümet bugüne kadar Irak Kürtleri üzerinde uygulanan siyasi, ekonomik ve örtülü askeri baskıların genel olarak amacına ulaştığını, daha şimdiden Kürt grupları arasında Ankara ile ilişkiler konusunda ayrılıklar çıktığını söylüyorlar. Yine de özellikle Barzani’ye yönelik tavırlarda ölçünün kaçmaması konusunda medyaya uyarılarda bulunuyorlar. Çünkü yeni sürecin en azından ilk evrelerinde Irak Kürtlerinin pasif ve nötr kalmasını arzuluyorlar ve Kürt liderlerin PKK’ya açık tavır almalarının fazla mümkün olmadığını, bunu kendi tabanlarına anlatamayacaklarını biliyorlar. Atılacak yanlış bir adım onları yeniden PKK’nın yanına itebilir.

Washington Kürtleri bırakıp Türkiye’yi mi tercih etti?

Abartılı...

Görüşmenin hemen ardından Beyaz Saray’da Amerikalı üst düzey bir yetkili gazetecilere şöyle konuştu: “Bizim bazı fikirlerimiz var. Türklerin bazı fikirleri var. Iraklıların bazı fikirleri var. Kürtlerin bazı fikirleri var. İşte iki lider bu şeylerden hangilerinin hayata geçirilmesi gerektiği konusunu konuştular.” Yani ABD yönetimi Irak’ı ve ayrı olarak Irak Kürtleri’ni mutlaka bu sürece dahil etmek istiyor. Bunun için Ankara ile Erbil ve Bağdat arasında güven tesis etmek gerektiğinin farkında. PKK bürolarının kapatılması ve 8 askerin teslim edilmesini bu uğurda kullanmak istediler ama Türk kamuoyu tam ikna olabilmiş değil. Önümüzdeki günlerde nice sorun çıkacağı kesin.

“Üçlü mekanizma” hayata geçirilemez görüşü...

Belli olmaz.

Görüşmenin hemen ardından edindiğimi izlenim, Türk ve ABD Genelkurmay ikinci başkanlarıyla Irak’taki Amerikalı general Petraeus arasında oluşturulacak üçlü “düzenleme” nin Amerikalıların fikri olduğu, Türk tarafının buna sıcak bakmadığıydı. Bu nedenle bunun gerçekleşme şansı olmadığını söyleyip yazdım. Daha sonraysa durumun bunun tam tersi olduğunu öğrendim. Öneri Ankara’dan gelmişti, ancak daha önceki “koordinatör” fiyaskosu nedeniyle, “mekanizma”, “koordinasyon” gibi tabirlerden çok uzak duruluyordu. Sonuçta buna “üçlü düzenleme” (tripartite arrangement) dendi. Özellikle Kuzey’de istikrarsızlık istemeyen Petraeus gerekli gayreti gösterirse bu yeni düzenlemenin başarı şansı olabilir.

Erdoğan PKK’ya karşı İran sözü verdi mi?

Çok spekülatif.

Beyaz Saray’da görüşmeye katılan bir isim, İran konusunun hiç geçmediğini, böyle bir pazarlığa girmelerinin asla mümkün olmadığını söyledi. Doğru olduğunu düşünmek için elimizde çok neden var. Ama aynı kaynağa “Ya PJAK ne olacak?” diye sorduğumda tartışma bambaşka bir boyut aldı. Çünkü kendisi de şu dört gerçeği doğruladı:

1) ABD’nin bölgedeki en büyük düşmanı İran;

2) İran’ı en fazla rahatsız eden güç PJAK;

3) PJAK doğrudan PKK’nın uzantısı.

4) PJAK da PKK gibi Kuzey Irak’ta konuşlanmış, iki örgüt içiçe geçmiş durumda.

O zaman şu soruların cevabını bulmak epey zor:

1) PJAK’ı ayrı tutarak PKK ile mücadele mümkün mü?

2) Ucu PJAK’a dokunmayacak istihbaratlar Türkiye’nin ne işine yarar?

Sonuçta şöyle bir durum ortaya çıktı: Türkiye PKK’ya karşı ABD, PJAK’a karşı İran ile işbirliğine gitmek istiyor. Bunun ne derece mümkün olduğu şüpheli.

Dağ fare doğurdu ya da Erdoğan istediğini aldı.

Ne o ne diğeri.

Erdoğan’ın temaslarının başarısız olduğunu ileri sürenler onun Bush’dan geniş kapsamlı ve uzun süreli bir operasyon için yeşil ışık aradığını düşünüyorlar. Kamuoyunun bir bölümünün beklentisi bu olabilir ama Erdoğan değişik açıklamalarıyla böyle bir şeyi arzulamadığını zaten belli etmişti.

Ancak Başbakan’ın her istediğini elde etmiş olduğu da söylenemez. Öncelikle Washington, yanına kimseyi almadan Ankara ile başbaşa PKK ile mücadele etmeye kesinlikle yanaşmıyor. Erdoğan’ı da en çok Irak Kürtlerinin sürece nasıl dahil edilebileceği konusu düşündürüyor olmalı.

Bu arada “anlık istihbarat” paylaşım kararının Başbakan’ı memnun ettiği kesin ama birkaç operasyonla bunun teyit edilmesi şart. Ve Amerikan desteğinin bundan ibaret olmasının yetmediği de ortada.



Bu haber 448 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,357 µs