Tuncay Özkan'a dayak atan kişi?

6 Kasım 2007 09:42 tsi
Tuncay Özkan sıradan bir gazeteciyken, nasıl bir anda patlama yaptı? Nasıl birden MİT'in gözde gazetecisi oldu? Tuncay Özkan'a sürekli dayak atan kişi kimdi?

Stratejikboyut'tan Yetkin Yıldız'ın Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar'la yaptığı röportajın, "Tuncay Özkan"la ilgili çarpıcı bölümü:

 Medya ile ilgili sorulara gelmek istiyorum. Tuncay Özkan'la aynı dönemde okumuşsunuz sanırım?

 Tuncay benim bir alt devrem. Ben 1982 girişliyim. Tuncay ise 1983 girişli. Fakat Tuncay sınıfta çok kaldığı için mezuniyeti çok geç oldu. Ben 1986'da mezun olduktan sonra o 3-4 yıl daha devam etti okula. O yüzdende her devrenin sınıf arkadaşıdır bir şekilde.

Gazeteciliğe başladığında sıradan bir muhabirdi. Fakat sonra birden yükseldi. MİT raporları yayınladı. Daha sonra MİT'in gizli tarihini yazdı. Tuncay Özkan'ın mesleki hayatta bu kadar hızlı yükselmesini siz neye bağlıyorsunuz? Birileri elinden mi tuttu?

Tuncay, üniversitede öğrenci faaliyetlerine çok sık katılırdı. Bunlar sol bir gruptu. Biz sıkıyönetim döneminde okuduk. O dönemde çok fazla öğrenci eylemleri olmazdı. En radikal hareket, üniversite öğrenci derneklerinin kurulmasıydı. Çünkü onlarda yasaktı. Tuncay'ın da öğrenci derneklerinin kurulması aşamasında kendi devrimci arkadaşlarıyla zaman zaman girişimleri oluyordu. Bunlar okulun kafeteryasında tek telli bağlama ile kendilerini teselli ederlerdi. Bir gün Tuncay'a takıldım ve "Ekibinize baktığımda gazeteci olacak adam gözükmüyor. İçlerinde yetenekli bir sen varsın. Tek telli bağlama geride kaldı. Bu sloganik politikaları bırak" dedim.

 Okulu bitirdikten sonra ben Milliyet'te, O da Cumhuriyet'te işe başladı. Birgün beni aradı ve “sen hangi alana bakıyorsan bende o alanı seçmek istiyorum. Haberlere beraber gider geliriz” dedi. Ben Milliyet'te polis-adliyeye bakıyordum; O da Cumhuriyet'te polis-adliye bölümünü seçti. Haberlere bir süre beraber gittik geldik. Daha sonra ben eğitim muhabiri oldum; O da Cumhuriyet'te eğitim muhabiri oldu. Sonra yollarımız ayrıldı. Herkes farklı alanlara savruldu.

 TUNCAY ÖZKAN'IN MİT İLİŞKİLERİ

 Tuncay'ın sonraki dönemde sıçrayışı çok hızlı oldu. O dönemde MİT ve Mesut Yılmaz'la gelişen ilişkilerinin kendisine bir mancılık görevi yaptığı kanaatindeyim. Mesut Yılmaz'ın başbakan olduğu tarihte üçlü bir yapı kurdular. Bu yapının siyasi ayağını Mesut Yılmaz, istihbarat ayağını Şenkal Atasagun, medya ayağını da kendisi oluşturuyordu. Birbirlerini güçlendirdiler. Örneğin Sadettin Tantan Anavatan Partisi'nde problem olduğu zaman Tantan'a ilk Tuncay Özkan vurdu. Mavi Akım'la ilgili ilk olumlu yazıyı Tuncay yazdı. Bunların hepsi Mesut Yılmaz'ın işareti ile yapıldı. Bir iddiaya göre Şenkal Atasagun'un MİT Müsteşarı olarak atanmasında Tuncay Özkan'ın, Mesut Yılmaz aracılığıyla rolü olduğunu iddia edenler de var. Bu üçlü arasında ciddi bir yapılanma vardı. Hatta Tuncay Özkan'ın Çukurova Grubu'na Medya Grup Başkanı olarak giderken Mesut Yılmaz'ın bizzat aradığını Reha Muhtar yazmıştı. Reha Muhtar'a Mesut Yılmaz açık açık, "Sen bırak, buraya Tuncay gelecek" demiş.

 Tuncay yetenekli ve birikimli bir arkadaşımız. Ama sahip olduğu konumun bu birikimiyle doğru orantılı olmadığını herkes zaten görüyor ve biliyor. Son dönemde zengin olduğuna ilişkin haberler de çıktı. Ben de birkaç defa yazdım. Kendisi sahip olduğu servetle ilgili bir gazeteciye yaptığı açıklamada Çukurova Grubu'na geçerken 3 milyon dolar para aldığını ve ayda 64 bin dolar maaş aldığını ifade etmişti. Türkiye'de ayda 64 bin dolar hak eden gazeteci yoktur. 64 bin dolarlık adam yoktur. Ve bir medya patronu Türkiye'de hiç kimseye sırf gazetecilik faaliyeti için ayda 64 bin dolar ödemez. Zaten kendisi bu rakamları açıklayarak bazı şeylerin ipucunu vermiş oldu. Bu paraları sadece gazetecilik faaliyet ile kazanmadığını kendisi de ifşa etti.

 Kazansa bile 17 milyon dolar biriktirebilir mi?

 Benim Tuncay Özkan'a tavsiyem şu. Keşke bu 17 milyon doların sırrını bir açıklasa.

 Sizde o 17 milyon dolarla ilgili bir yazı yazmıştınız. O yazıdan sonra sizi aradı mı ve sırrını açıkladı mı?

 Yok aramadı. Kendi sitesinden ve Mustafa Mutlu'nun köşesinden dolayılı olarak cevap verdi. Kaçak güreşti. O 3 milyon doları da televizyon kurulurken arkadaşlarına borç vermiş. Bu nasıl bir arkadaşlık ilişkisidir ki o kadar parayı borç verebiliyorsun. Orada bir çarpıklık ve yamukluk olduğu belli ama toplumun bunu çok iyi anladığını düşünüyorum.   

 TUNCAY ÖZKAN'I SÜREKLİ DÖVEN KİŞİ

 Servet diye bir arkadaşınız varmış galiba? Tuncay Özkan'la sürekli olarak kapışırlarmış?

 Evet. Servet, Tuncay'la aynı dönemdir. Ben üniversitede siyasi olarak çok aktif birisi değildim. Çünkü 12 Eylül'den önce canımız yanmıştı. İhtilalden önce 15 gün hapis yattım. O yüzden de üniversite döneminde kendimi biraz geriye çekmiştim. Fakat bizden sonra gelenler, özellikle Tuncay'ın sınıf arkadaşları -bu Servet'ler-  kendi aralarında zaman zaman kapışırlardı. Servet geldiği zaman Tuncay sürekli kaçarmış. Birkaç defa da Servet'ten dayak yemiş. O yüzden de bir yazımda "bana efeleniyorsun, sana Servet'i hatırlatırım diye ironi yapmıştım."  Sonra Servet "beni mi kastediyorsun" diye beni aramıştı.

 

Bu haber 1,698 defa okundu.