Yörö
0 0 0000 00:00 tsi
Boşuna uğraşmayın, şu 'Avro' lafı tutmadı, tutmayacak... Basında birkaç kişi zorlana zorlana kullanıyor, Türk Dil Kurumu'na ayıp olmasın diye, başka ağzına alan yok.
Çünkü dil, emir ve komuta zinciri içinde değiştirilebilen bir şey değildir, canlı, 'organik' bir varlıktır, kendi kurallarına göre gelişir, bozulur, doğar, ölür.
Bunu bilmezsen, örneğin halkı Osmanlı Türkçesi yerine emirle Çağatayca konuşmaya zorlar, Meclis'e Kamutay, Mebus'a Saylav, Cumhuriyet Halk Partisi'ne de Kamubuyurum Tüz Bölemi demeye kalkar, gülünç olursun.
Örneğin, eskiden Nurullah Ata olan adını Ankara'nın havasına uymak için Nurullah Ataç yapan zatın önerdiği terimlerden 'komedya' karşılığı 'güldürü' tutmuş, fakat 'tragedya' karşılığı 'ağlatı' tutmamıştır; çünkü komedya güldürür ama tragedya seyrederken aptallar bile ağlamazlar. Dil, yaşayan bir varlıktır, gökten zembille inmez.
'Avro' terimi mantık açısından doğru ve haklıdır, 'Avrupa' dediğimize göre o kıtaya ve onun birliğine... Fakat geç kalınmıştır.
Bu terim icat edilene kadar bu paranın adının 'Yuro' şeklinde söylenmesi bu ülkede yerleşmiş kalmıştır.
Zorlamak gereksizdir, çünkü bu para bizim paramız değildir, çok güçlü de olsa diğer dövizlerden bir dövizdir alt tarafı, ecnebi parasıdır.
İspanyollar, günlük hayatlarına girince ona 'Uro' dediler, çünkü bu laf, yüzyıllardır kullandıkları 'Duro' kelimesini hatırlatıyor, ona benziyordu, ağız alışkanlığına uygundu. (Beş pesetalık madeni paraya 'douro' denirdi ve iç savaştan önce de satınalma gücü bayağı yüksekti ha...)
Yunanlılar 'Evro' diyorlar, ellerini çabuk tutmuşlar, 'Evropi' kelimesinden türetmişler, banknotların üstüne de çatır çatır yazdırmışlar kendi alfabeleriyle, tuttuklarını koparıyorlar...
'Gurbetçilerimiz' de tıpkı Almanlar gibi 'Oyro' şeklinde telaffuz ediyorlar, çünkü o gerçekliğin içinde yaşıyorlar.
Biz ancak döviz büfesinde görüyoruz, yurt dışına çıkacağımız zaman cebimize koyuyoruz, ya da biriktiriyoruz ama, dakika başı ağzımıza almıyoruz ki bu kelimeyi...
Dilin asıl 'mecraı' yazı değil, konuşmadır. Örneğin konuşma dilinde, yani asıl Türkçe'de 've' kelimesi yoktur. 'İle' kelimesi, daha doğrusu bunun takılı şekilleri vardır. 'Ve' kelimesi, İbranice ve Arapça kökenlidir.
İşte bu nedenle de halkımız 'camii' demez, 'camisi' der, 'me'mur' demez, yani 'ayın' harfini çatlatmaz, 'memur' der, 'mes'ele' demez 'mesele' der.
Ve de dolmuştan 'uygun' bir yerde inmez, 'müsait' bir yerde iner. Uygun bir yerde inenler çıtkırıldım okumuşlardır.
Benim babaanemin de anneannemin de okumaları yazmaları yoktu ama benden çok daha güzel Türkçe konuşurlardı. Okuma yazma öğrenmeye gerek görmemiş, hele 'yeni yazıya' asla ısınamamış Müslüman Osmanlı kadınlarıydı.
İşte sözünü ettiğim bu halk, 'Euro-Avro' zıtlaşmasını da kendince çözmüş: 'Yörö' diyor!
Bunu ilk kez 'Organize İşler' filminde 'Süpermen Samet'i oynayan, hem de çok iyi oynayan değerli sanatçımız Tolga Çevik'in ağzından duyduk, güldük de...
Fakat niçin olmasın? Gelin şu Avro'yu Yörö yapalım da bitsin bu iş.
'Yamuk' kadar, 'kelek' kadar, 'kıyak' kadar yerli ve lumpen bir kelime işte... Hayatın içinde! Gerçeğimize cuk oturuyor.
Bu haber 262 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle