3’üncü Dünya Savaşı’nın tarafları kim? | " /> 3’üncü Dünya Savaşı’nın tarafları kim? | "/>

En Sıcak Konular

3’üncü Dünya Savaşı’nın tarafları kim?

5 Kasım 2007 13:21 tsi
3’üncü Dünya Savaşı’nın tarafları kim? İhtimal gerçek olursa ortaya “zımni” biçimde şöyle bir tablo çıkacak. “Sisli pakt” denebilecek bu flu fotoğrafın bir köşesinde; ABD, İsrail, Türkiye, İngiltere, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan yer alacak, diğer köşesinde ise İran, Su

Türkiye’yi Kuzey Irak’a “çekiştiren” Dağlıca vakasının çözümlemesi sırasında, “en çok kimin işine yarar” sorusna, İran’ın yanıtları bile verilmişti bazı akademiysen ve analizciler tarafından.

Ancak görünen o ki, “sıcağı sıcağına” yapılan ilk değerlendirmeler pek de doğru çıkmadı. “ABD’nin işine gelebilir mi” sorusu ise daha ilkel bir yanıt buldu ve bir çok kişi “PJAK’ı nasıl açıklayacağız”a takıldı.

Oysa bugün için anlaşılıyor ki, tam da Erdoğan-Bush görüşmesine saatler kalmışken, Tahran tüm bu olayların merkez noktasına oturuyor. Sorumlu olarak değil hedef olarak.

Bu önermeyi kesine yakın teyit edebilecek iki olay ise muhtemelen bu akşam (05 Kasım 2007) gerçekleşecek Türkiye-ABD görüşmeleri ve belki bir anlamda da ayın 9’unda imzalanması beklenen Türkiye-İran arasındaki enerji anlaşmasının akıbeti belirleyecek.

Belki, “şu an için yeni ne var” sorusunun yanıtı ise; Türkiye’nin pozisyonunun netleşmeye başladığı olabilir. Artık soluğu daha yakından hissedilmeye başlanan ABD’nin İran’a müdahelasi Ankara’nın konumlanmasını da belirlenmesi gereğine itiyor.

İran’la gerçekten yakın mıyız?

ABD’nin Saddam’ı devrimsenden günümüze kadar geçen sürez, Ankara ve Tahran arasındaki ilişkileri hayli yumuşattı. Öyle ki iki ülke arasında görünmez bir stratejik ortaklık, en azından olaylara aynı pencereden baktıkları intibaı yerleşti.

Hele iki ülke arasında Washington’un tüylerini diken diken eden enerji anlaşmaları bu kabulü pekiştirdi. Kaldı ki iki ülke “ayrı isimli aynı terör örgütleri” ile de uğraşmak zorunda kalıyordu.

Fakat bütün bunlara rağmen Türkiye, İran’a bakışına herkesin anlayebileceği açıklıkta bir tanımlama getirmedi. “Klasik” iyi komşuluk ilişkileri bağlamında durmayı yeğ tuttu ve kamuoyunda yükselen ABD karşıtlığı ile İran sempatisini karşılamaktan imtina etti.

Tersine yakın zamanda önce İngiltere ardından da Mısır ile “stratejik ortaklık” anlaşmalarını imzaladı. Bu anlaşmalar çok önce İsrail’le daha yakın zamanda Ürdün’le imzalanan anlaşmalarlar birleştiğinde, başlı başına bir eksenin içine oturdu.

Tek zorluğu aşmanın yolu: Tasfiye!
 
Türkiye’nin İran’a bakışı elle tutulur biçimde tanımlanmasa da,  Ankara hemen altındaki Şii yapılanmadan çok mutlu değil. Türk kamuoyu İran’ın diklenişini “beğense” de, Türkiye, Tahran’ın bölge üzerinde kurmaya başladığı bu avantajlı pozisyondan rahatsız.

Suriye, İran ve Güney Irak’ın Şii bütünlüğünden gelen yeni bloklaşma, bölgenin en “sağlam” ülkeleri arasında sayılan iki ülkeyi zorluyor. Özetle Türkiye’nin İran’a bakışı çok daha stratejik ve günlük okumalardan müstesna.

Böylece “yeni” bir durum ortaya çıkıyor ama ciddi bir engel bulunuyor. O engel Türk halkının terörist PKK’ya hissetikleri ile ilgili. Kamuoyunun “ruhiyatı”, sonuç alınsın veya alınmasın bölgeye girilmesini, hem Barzaniye hem de PKK’ya gücün ne olduğunun gösterilmesini istiyor.

Çözülmesi gereken de bu. Peki çözülebilir mi? Anlaşılıyor ki, Kuzey Irak’ın ABD’ye göre “huzurlu” ve geleceğe yönelik gelişmesinde PKK’nın bir yerinin olması hayli zor. Bu bağlamda örgüt bir “ihtiyaç” olmaktan çıkarılabilir!

Bunun olması için de Türkiye’nin İran’la yaklaşan savaşta durumunu netlemesi gerekiyor. Batı, Türkiye’den savaşa destek vermesini falan istemiyor ama bu süreçte İran’ın yanında durmasını kesinlikle benimsemiyor.

3’üncü dünya savaşı ne ki?

Ve eğer bu gerçekleşirse PKK’nın tasfiyesinin yolu açılacak ve Türk kamuoyununu isteği de olacak. Çok yönlü bu tasfiye, kimi zaman liderlerin teslimi, kimi zaman açık saldırılar ve Kuzey Irak’a hep söylenen “sınırlı” bir operasyonla gerçekleşebilecek.

İhtimal gerçek olursa ortaya “zımni” biçimde şöyle bir tablo çıkacak. “Sisli pakt” denebilecek bu flu fotoğrafın bir köşesinde; ABD, İsrail, Türkiye, İngiltere, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan yer alacak, diğer köşesinde ise İran, Suriye, Kuzey Irak, Rusya. Belki bir de Çin.

Artık “Batı” kanadı ülkelerinin-ABD de dahil-Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmemesini “gerçekten” istemediklerini anlıyoruz. Bunu anlayıca da İran ve Rusya’nın “aman girmeyin” çıkışları farklı bir anlam kazanıyor.

Bu kamplaşma belki elle tutulur bir nitelikler göstermeyecek ama tablo bu olacak. İran’a bir saldırı halinde bu kampın bir çok ülkesi elbette sahnede yer almayacak. Fakat politik tercihi yapmış olacak.

Zaten aksi hal, ABD Başkanı’nın “3’üncü dünya savaşı çıkabilir” açıklamasına meydan bile verebilir. Bakalım Türkiye bu senaryonun içinde yer alacak mı?

www.iyibilgi.com ankara



Bu haber 3,645 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,930 µs