En Sıcak Konular

Fetih: Açılan kalp değil midir? İşgal ise: Açılmayan kalptir

4 Kasım 2007 12:31 tsi
Fetih: Açılan kalp değil midir? İşgal ise: Açılmayan kalptir Farklı farklı sözlüklerde bulduğumuz anlamlarla aynı kalpte kalabiliriz... Salt sözcükleri içine alarak açılabilmiş kalpleri düşün. Fetih: Açılan kalp değil midir? Bazılarına yastıkların en yumuşağı, yorganların en sıcak tutanı bağışlanır da kalplerinden

LEYLA İPEKÇİ / zaman pazar

İnsanı baştan aşağı değiştirebilir sözcükler

İncirle zeytin arasında kurulmuş o kutsal bağı koparalı, sarmaşıkları son günü beklemeden, parmaklıklardan aşağı sarkıtıp gideli çok oldu. Şimdi intikam ateşiyle yakıyoruz tüm haklarımızı. Burası kül şehir.
Burada dev silah çukurlarına basmadan yürümeye çalışıyor, asfaltın ortasında kuruyan kan lekelerini görmezden geliyor, bol bol tükürükler saçıyoruz etrafa. Burada gökdelenlerin tepesinden aşağı sallıyoruz en yakınlarımızı.

Senin kelimelerinin buğusundan çok uzaklardayım ey şair. Hiçbir yüzey bulamıyorum içimdeki burukluğu yansıtacak. Ne kâğıt, ne defter, ne de bir surat. Aynaların sırrına dayanabilecek kaç kişi kaldı şurada? Aynaya bakmak odur ki, insan olduğu gibi kabul etmek zorunda kalır suratını. İçinden kirlenmiş gözler bana ıstırap veriyor. Yapay sarışın, süslü terlikli ‘çok bilmişler’ azap veriyor. Pabuç mu bırakacağız pişkince niteledikleri sıfatlarla üzerimize saldırmalarına?

Neonlar altında

Şair gel artık. Beni, bizi içimizden ezen, tarifsiz bir acı bu. Acı. Göster kokuşmuş cesedimizi bize, terbiye et kontrolsüz sözlerimizi nefse bıçak gibi saplanan. Bizi bağışlatacak birkaç dizedir belki. Birkaç dua.

Oysa sabah akşam ağıt yakıyoruz. Kaçırdığım haberleri hemen izlemek istemiyorum hayır. Bizim haber alma hakkımız adına ne çok zulüm işlendi. Kan kurudukça kin oldu. İhanet yağdı. Masum kanlarıyla borç kapatmaya kalkan zorbalar kardeşi kardeşe kırdırmakta. Kendi yarattığımız kutsallar adına asıl kutsalın içini boşalttık. Batıl olduk hızla.

Hiçbir şey izlemek istemiyorum artık. Yalanlara tanıklık etmekten yoruldum. Yoruldum vefasızlıktan. Güvenmeden yaşamak bizi kopardı, birbirimizden uzaklara savurdu. Bir aradayız ama öylesine korkuyoruz. Geçmiş zamanın peşinde yitik anılarımızla avunuyor, haksız kimlikler yaratıp sanal ağlarda en gerçek katillere dönüşüyoruz. Kadınına, erkeğine güvenemedikten sonra sadakatin ne olduğunu anlatabilir misin?

Bütün kelimelerin karanlık olduğu bir yazıdayım. Kırık yazı. Dökük. Harap olmuş heceler arasında geziniyor ve tek bir harf arıyorum. Bizi bu anlam bataklığının arasından kurtaracak, oraya buraya dağılmış cümlelerimizi yeniden toparlayıp bütünleştirecek, tertemiz, henüz hiç dile gelmemiş kelimeler arıyorum. Neredesin şair?

O kelimeler ki birbirimize sıçrattığımız “gazap isimleri”ni süpürmeli, bedduaları, lanetleri, nefretleri geri püskürtmeli ve kalbi parlatacak ışıltıya sahip olmalılar. Bizi içimizden çürüten karanlığa ışık huzmelerini saplayarak meydan okumalılar. Birer kristal küre gibi çamurdan gözlerimizi ışıldatmalılar.

Nasıl körleştik neonlar altında bu kadar? Böylesine hızla akarken nasıl taşlaştık? Belleğimizin bahçelerini esir alan ‘söz kurmayları’na karşı her yere taşıdığımız iç sesi işitemiyoruz bir türlü. Şair! Bize ses ver. Dirilişimizi dile getir. Dillendir bizi.

Saklı parıltılardan, kıvılcım saçan harelerden geç. Dünyanın bütün eksik dilleriyle sına kendi fazlalıklarını. Çift bakan yüzünle tanış. Yitirilmiş bir gizeme yaklaşmak gibi. Nedir o? Pişmanlık. Bulutsu ve devinimsiz bir şey. Kasten bir şey yaptıktan sonra duyulan pişmanlık. Evet ancak pişmanlık duyduğunda yeniden bana yakın olabilirsin. Kendini en iyi ifade edebildiğin dil, bana en eksik sözcüklerle ulaşıyor.

İnsan neresiyle pişman olur, nerelerinde duyar ki pişmanlığı? Onu kendi dışına çıkardıkça, uzaklaştırdıkça kendi varlığını görebilir hale geliyorsun. Ve o aktif olarak gören yan ‘kendin’ oluyor giderek. Tabii benim yakınıma dek gelen de o. Seninle benim ve benimle bir başkasının arasındaki en sağlam köprülerden biri pişmanlık. Yıkılsa da kendi kendini onarıyor.

Kendimizi yeniden bilmemiz için pişman et bizi dizelerinle. Okşama bizi, teselli etme. Döv. Harflerinle döv. Yıllarca aynı sözcükleri sarf ettik birbirimize. Hayatımızın en belirgin kıvrımları birbirimize hiçbir biçimde değmediğimiz yükseltilerle oluştu, yılmadık. Çünkü sözcükler insanı baştan aşağı değiştirebilir. Bize ver içinden geçirdiklerini. Eyle bizi.

Açılan kalpler

Farklı farklı sözlüklerde bulduğumuz anlamlarla aynı kalpte kalabiliriz. Yirmi üç yıl boyunca işitilmeye devam eden sözcükleri bir düşünsene. O mucizevî terkibi. Salt sözcükleri içine alarak açılabilmiş kalpleri düşün. Fetih: Açılan kalp değil midir? Bazılarına yastıkların en yumuşağı, yorganların en sıcak tutanı bağışlanır da kalplerinden bağlayamazsın birbirine. İşgal ise: Açılmayan kalptir.

Zorlukla birlikte gelen kolaylığı seç bizim için. Kalplerimizden birleşelim yeniden. Işık hızının ve zihin akışının yetişemediği bir ritm tutturalım. Darlıktan genişliğe, sıkıntıdan ferahlığa birlikte çarpalım.

Kabaran korkulara, akıl dağıtanlara, kim olduğunu bilmediğim soylu sahiplere eğilip pencereden bakıyorum, bakıyorum. Sanki bize bu gece bir rahmet gösterilecek. Darmadağın olmuş uykularımı mışıltılarla uyuyacağım yeniden. Bir mucizeyle korunacak parçalanıp giden zaman. Sürdür bizi kıyamete dek.

Portakalla muzun idam günleri ayrıdır şairim. Zorbalar çoğalıyor. Dalgalı saç, egzotik meyve suları boğsun gençliğimizi. Köpürelim boşuna. Kahverengi hançerimiz. Ve şahit.
 



Bu haber 500 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,827 µs