Rice'ın son şanşı | " /> Rice'ın son şanşı | "/>

En Sıcak Konular

Neden Türkiye'de: Rice'ın son şanşı

2 Kasım 2007 14:02 tsi
Neden Türkiye'de: Rice'ın son şanşı Türkiye'de Bush-Erdoğan görüşmesine olumlu zemin hazırlamaya çalışacak olan Rice'ın işi zor. Dışişleri Bakanı Türkiye'yi sadece, ABD'nin Kuzey Irak'taki PKK kamplarına karşı, Türklerin de muhtemel katılımıyla harekete geçeceğine dair açık bir sözle m

Mark R. Parris (ABD merkezli düşünce kuruluşu, ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi)

Haftaya yapılacak iki toplantı muhtemelen, George W. Bush'un başkanlığının kalan süresinde ABD-Türkiye ilişkilerinin gidişatını belirleyecek. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice cuma ve cumartesi günleri Türkiye'de üst düzey yetkililerle görüşecek ve Irak'ın komşularına yönelik bir konferansa katılacak. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan hafta sonu Washington'a geçerek pazartesi Bush'la toplantıya girecek. Rice'ın ana görevi muhtemelen, Oval Ofis görüşmesinin başarılı sonuç vermesini sağlamak olacak.

Ama bu iş kolay olmayacak. ABD'nin Türkiye'yle 50 küsur yıldır devam eden stratejik ortaklığı, 2003 başlarından beri serbest düşüşte. Erdoğan hükümeti de ara ara bu sürece katkıda bulunsa da, bizim açımızdan gerçekten önem taşıyan konularda Amerikan politikasını desteklemenin yolunu genellikle bulabildi: Irak, İran, Arap-İsrail ilişkileri, enerji.

Türklerin beklentisi haklı

Ne var ki aynı şeyi Washington için söylemek mümkün değil. Bush yönetimi düzenli aralıklarla Türkiye'nin öneminden ve stratejik ortaklığın faydalarından bahsedip durdu.

Ama Türkiye açısından en önemli konulara hiçbir katkı sağlamadı.

PKK'nın Kuzey Irak'taki barınaklarından Türkiye'ye yönelik silahlı şiddete yeniden başladığı 2004'ten beri, bu tehdidi sona erdirmek Türkiye'nin en öncelikli kaygısı oldu. Türkler gayet mantıklı bir biçimde, teröre savaş ilan etmiş, 2003'te 'Saddam sonrası Irak'ta' PKK gibi gruplara yer olmadığını belirtmiş, Türk askerlerinin sınır çizgisini aşmamasını da açıkça istemiş bir Bush yönetiminin, söylediğini yapmak veya Türkiye'nin yapmasına yardım etmek için çaba harcamasını bekledi. Gördükleri muameleyse oyalamadan başka bir şey olmadı: Irak, Türk ve ABD yetkililerini sorunu tartışmak için bir araya getiren bir dizi 'üçlü girişimler'... Bu toplantıların hiçbiri PKK'ya karşı somut bir eylemle sonuçlanmadı. Aksine teröristler, son aylarda operasyonlarının temposunu ve kapsamını daha da artırdı.

Sonuç, Türkiye'nin gözünde ABD'ye yönelik güven ve desteğin, geçen ay Temsilciler Meclisi'ndeki 'Ermeni soykırımı' kararını geçirmeye yönelik sonuçsuz çaba gibi, durduk yere atılan tokatlarla daha da hızlı bir biçimde kan kaybetmesi oldu. Daha Ermeni kararı komisyonda onaylanmadan önce bile, Türk halkında ABD'yi destekleyenlerin oranı yüzde 9'larda geziniyordu. PKK'ya karşı harekete geçmememiz nedeniyle birçok Türk, PKK'yı aslında desteklediğimiz sonucuna vardı: Son terörist saldırılarda öldürülen askerlerin cenazelerinde insanlar, sloganlarında 'PKK' ve 'ABD' sözcüklerini bir arada haykırdı.

İşte Rice da Ankara'ya, Türkiye-Irak sınırında 100 bin Türk askerinin ve ciddi miktarda hava ve kara kuvvetinin konuşlandığı bir ortamda gidiyor. İşin gülünç yanı şu ki, tetiği çekmeyi Türkiye'nin ne siyasi ne askeri liderleri istiyor (birbirinden farklı sebeplerle). Erdoğan'ın PKK'nın iki hafta önceki en son ve ciddi saldırısının ardından ABD'ye, sorunu halletmesi için 'birkaç gün' vermesinin nedeni bu.

Erdoğan ve meslektaşları Rice'tan Washington'ın neleri yapmaya hazır olduğunu duymayı bekliyor. Bu sırada çıtalarını da hayli yükseğe çıkardılar: PKK'nın kamplarının kapatılmasını ve liderlerinin tutuklanarak Türkiye'ye teslim edilmesini istiyorlar. Sınırın Irak tarafından gelen tepkilerdense memnun kalmadılar: Iraklı Kürt liderler meseleyi ya küçümsedi veya tahrik edici tavırlar aldı; merkezi Irak yönetiminden yetkililer de inandırıcı olamadı. Ankara, PKK ofislerinin kapatılması (hemen yeniden açılıveriyorlar) veya ateşkes ilanları (kış gelince zaten operasyonlara ara veriliyor) gibi hareketleri ciddiye almayı bırakalı da çok oldu.

Washington'ın PKK sorununu savsaklamasının Türkiye'de yarattığı derin güvensizlik ortamında, Rice'ın medeni ve az çok olumlu geçecek bir Bush-Erdoğan görüşmesine zemin hazırlamak için söyleyebilecek bir şey bulması gerçekten zor. PKK kamplarına karşı (muhtemelen Türklerin katılımıyla) doğrudan eyleme geçileceğine açık açık söz vermesi haricinde ne söylerse söylesin, Türk tarafı üç yıldır tırmanan teröre karşı gösterdikleri dikkate değer itidalin devam etmesine kuşkulu yaklaşacak.

Harekât stratejik ortaklığı sarsar

Dolayısıyla pazartesi günkü toplantının ne sonuç verebileceğini tahmin etmek zor değil. Erdoğan Bush'tan Washington'ın nihayet, terör örgütü olarak tanımladığı PKK'ya karşı harekete geçeceğine dair inanılır güvenceler duyarsa (ve Washington bu güvencelerin ardından gecikmeden harekete geçerse), Bush yönetimi ABD-Türkiye gemisini bir 14 ay daha su üstünde tutmaya yetecek yamaları yapmış olacak. Bush bunu yapmazsa, başbakan Erdoğan'ın, ülkesinde 'artık bir şey yapmasına' yönelik baskılar ve ABD'nin kafasına göre terörist seçmesine karşı duyulan ve gitgide yayılan tepki ve tiksinti ortamında, kendi bildiği gibi harekete geçmesi gerekecek.

Bu da büyük olasılıkla, karlar yağmaya başlamadan Türk ordusunun Kuzey Irak'a bir şekilde askeri müdahalede bulunması demek. Fakat bu aynı zamanda, ABD-Türkiye stratejik ortaklığının tekrar sağlam temellere oturtulabilmesi için, Oval Ofis'e yeni bir başkanın gelmesini beklemek de demek. (ABD merkezli düşünce kuruluşu, ABD'nin eski Türkiye Büyükelçisi, 31 Ekim 2007)



Bu haber 403 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,798 µs