Bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük budur işte!

31 Ekim 2007 11:34 tsi
Yaşadığımız bu zor günlerde, birileri şiddeti gelecek olarak yolumuza döşerken, kahpe mayınlarını gömerken topuklarımızın altına, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük sınırın öte tarafından değil, aramızdan geliyor… Evet bilmeyerek, istemeyerek̷

İki gün önce 84 yaşına basan Cumhuriyetimizin bugünlerde yüzleştiği sıkıntılar neresinden bakarsanız bakın zor bir eşikten geçtiğimizi gösteriyor… Evet, savaşıyoruz… Teröre karşı büyük bir savaş veriyoruz. Sınırboylarında kurşunlara göğsünü siper edenlerin ardından gözyaşı döküyoruz. Kimimiz yasını çığlıklarına nakşediyor, kimimiz gözyaşlarını kalbine döküyor. Kimimizin acısı öfkeye dönüşüyor. Endişeyle dağların ardına bakıyor kimi… Kimi köşesinde sessizce iç çekiyor, ülkesi ve çocuklarının yarını için endişeleniyor…

Yaşadığımız bu zor günlerde, birileri şiddeti gelecek olarak yolumuza döşerken, kahpe mayınlarını gömerken topuklarımızın altına, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük sınırın öte tarafından değil, aramızdan geliyor… Evet bilmeyerek, istemeyerek… Ama o büyük kötülük aramızda…

Kötülük aramıza ‘ayrılık’ sokmak istiyor. Kimi zaman ‘Türk-Kürt’ diyor, kimi zaman da ‘dindar-laik’! Kimi zaman gemi azıya alıyor: Tüm bu kırılganlıkları zifiri bir tepside sunuyor bizlere… ‘Türk-Kürt’ ayrımını ‘dindar-laik’ kutuplaşmasıyla süslüyor.

Bekir Coşkun’un yazısından bahsediyoruz. “Meydanlarda niye türbanlı yok” başlıklı yazısından. “Bir okurum not atarak sordu: ‘Meydanlarda niye türbanlı yok...’ Ben de baktım; yoklar...” diyor Coşkun ve ekliyor: Çünkü onlar meydanlardaki tepkili-coşkulu kalabalıktan hoşnut değiller, ondandır.

Coşkun’un yazısında şu iddialar ön plana çıkıyor:

Terörün bu hale gelmesinin sorumlusudur iktidar. Kimse 5-6 yıl öncesine kadar tükenip-bitmiş PKK’nın niye toparlanıp güçlendiğini sormuyor. Kimse Başbakan’ın o bölgeye gidip "alt kimlik-üst kimlik" çağrıları yaptığını... Kimse terör örgütünü övmenin suç olmaktan çıkartıldığını hatırlamıyor. Ele geçirilmiş PKK’lıların, "eve dönüş yasası" adı altında cezaevlerinden bu dönemde salındığını, şimdi askere silah sıkanların çoğunun içerden çıkanlar olduğunu da kimse sorgulamıyor. Çığlık çığlık dolan meydanlar, onlara iktidarlarının beceriksizliğini ve bir milletin kırılan gururunu hatırlatıyordur. Bu yüzden... Meydanlarda yoklar...

Türkiye’nin yalpalayarak yürüdüğü bu tehlikeli vadide, toplumun farklı kesimleri arasında, sadece ve sadece siyaset kokan ve ideolojiden kaynaklanan böylesi bir ayrım yapmak -açıkça söyleyelim- ucu bölücülüğe giden sonuçlara yol açar. Elbette Bekir Coşkun’un ‘bölücü’ olduğunu kimse söyleyemez. Bu ülke toplumunu bölmeye çalıştığını da… Ancak kullandığı dil, AK Parti karşıtlığı, Coşkun’un toplumun farklı kesimleri arasında ayrım yapmasına yol açıyor. Toplumun yarısını bu yazısıyla rencide ediyor. Teröre karşı yekvücut olmamız gereken şu günlerde, toplumun yarısını ‘karşı kampta’ymış gibi gösteriyor. Daha önce yaptığı gibi… ‘Göbeğini kaşıyan adam’ diyerek tepkileri üzerine çektiği gibi…

Coşkun’un yazısı önemli hatalarla dolu. Kimse başörtülülerin/türbanlıların şehitlerine yas tutmadığını söyleyemez. Söylerse bu büyük bir haksızlık olur. Çünkü cami avlusunda şehidine ağlayanlar arasında böyle bir ayrım yok. Bir gün ‘başı açık’ bir anne sarılıyor evladının tabutuna… Diğer gün ‘başı kapalı’ bir anne oğlunu uğurluyor ebedi yolculuğa… Bekir Coşkun cami avlusundaki hıçkırıkları duymazdan geliyor. O avluda toplumun tüm kesimlerinin başını diğerinin omzuna yaslayarak ağladığını görmüyor. AK Partili ya da CHP’li… Ne fark eder ki… Askere giderken hangi partiye oy verdiğiniz belirleyici olmuyor. AK Partili de gidiyor askere, CHP’li de… Ve o sarp dağlarda teröre karşı omuz omuza çarpışıyor. Bekir Coşkun işte bunu görmüyor!

Çirkin bir siyaset bu… Omuz omuza çarpışmanın kardeşliğini gölgeliyor… Coşkun, çocuklarını tüm Türkiye gibi bu ülkeye armağan eden kadınlara haksızlık ediyor. Tüm Türkiye gibi teröre göğsünü siper eden milyonları yok sayıyor.

Geçirdiğimiz bu zor günlerde, Bekir Coşkun çizgisini iyibilgi.com reddediyor. Bu ülkede yetmiş milyon olarak yaşıyoruz, terörle yetmiş milyon olarak mücadele ediyoruz ve her gün ebediyete uğurladığımız şehitler hepimizin… Hürriyet gazetesi köşelerinden yapılan iktidar mücadelesine alet edilmeyecek kadar kutsal o çocuklar. Kulaklarımıza ‘size kurulan bu ayrımcı tuzağa düşmeyin’ diye fısıldıyorlar. Biz Coşkun’un sesini değil, onların erdemli fısıltılarını dinliyoruz.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,242 defa okundu.