En Sıcak Konular

Terörü çekmeyen kameraların sırrı

31 Ekim 2007 08:18 tsi
Terörü çekmeyen kameraların sırrı

Uzay uydusundan sokaktaki adamın gözbebeğine kadar görüntülenebildiği bir çağda Türkiye'deki güvenlik kameraları en önemli terör olaylarında 'arıza' veriyor. 'Arıza' nerede?

Alparslan Aslan, Danıştay binasına girdiğinde güvenlik kameraları bozuktu. Belinde sakladığı silahla elini kolunu sallayarak içeri girdikten sonra Danıştay 2. Daire üyelerinden birini katledip dört kişiyi yaralamıştı. Olay, geçen yıl Türkiye gündemini sarssa da Danıştay gibi önemli bir kurumda kameraların niçin bozuk olduğu, zanlının silahıyla X-Ray cihazından nasıl geçtiği çok da sorgulanmadı.

Güvenlik kameralarıyla ilgili problem, son olarak Ankara’nın göbeğindeki son olayda bir kez daha tekerrür etti. Kurtuluş Otoparkı’na patlayıcı yüklü minibüsü bırakanların eşkâlinin tespit edilememesi, kameraların önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Otoparktaki kameralar ‘tadilat’ nedeniyle iki aydır çalışmadığından emniyet birimleri minibüsü getiren kişi ya da kişileri anında tespit edemedi.

‘FİRMALAR MİLLÎ OLMALI’

Türkiye’nin kamera zafiyeti anlamında yaşadığı olaylar bunlarla sınırlı değil maalesef. Hrant Dink cinayeti, Ulus Anafartalar Çarşısı’nı kana bulayan canlı bomba saldırısı, Uşak Müzesi’nden Karun hazinelerinin çalınması ve son olarak İzmir’deki patlama… Birçok önemli olayın ardından yaşanan “kamera zafiyeti” Türkiye’nin bu alandaki güvenlik açığını ortaya koyuyor. Yaşanan çoğu olayda güvenlik kameralarının bozuk olması tesadüf mü bilinmez; ama kafa karışıklığını da beraberinde getirdiği kesin. Peki, Türkiye’deki güvenlik kameraları neden bozuk çıkıyor? Bu önemli güvenlik açığını kapatmak için ne gibi önlemler alınıyor?

Türkiye’nin tek yerli markası Turkguard ile güvenlik sistemleri pazarında yer alan 5D Güvenlik Alarm Sistemleri’nin Yönetim Kurulu Başkanı Salih Dede, kameraların bozuk çıkmasını üç temel soruna bağlıyor: “Yanlış ürünlerin seçilmesi, ürünlerin son teknoloji gibi gösterilmesi ve sistemi kuran kişi veya firmaların teknik yetersizliği.” Salih Dede, ancak bu sorunlar giderildiğinde Türkiye’nin İngiltere’deki gibi bu sistemden yararlanabileceğini düşünüyor. Dede, sorunun sadece bununla sınırlı olmadığı görüşünde. Ona göre güvenlik alanında yaşanan asıl mesele bu işin yabancı firmaların tekelinde bulunması. Bunu önlemek içinde firmaların seçilerek alınmasını öneriyor Salih Dede: “Türkiye’de cirit atan yabancı firmalar var. Bunların arkasında Yahudiler var. İşleri genellikle bu firmalar alıyor. Nasıl ki emniyet teşkilatına alınacak kişileri seçiyorsunuz, güvenlik alanında çalışacak firmaların da en az onlar gibi seçilmesi gerekiyor. Çünkü bu, ülkenin güvenliği demek.”

UCUZ GÜVENLİK, BURAYA KADAR…

Özel güvenlik şirketleri, kameraların bozulmasında en önemli sebebi “ekonomiye” bağlıyor. Türkiye’ye gelen ürünlerden ucuz olanların tercih edilmesi, sistemin çabuk bozulmasının da en önemli sebebi olarak görülüyor. Lider Güvenlik Şirketi’nden Dinçer Yelen, ihalelerde en ucuz fiyatı veren firma işi aldığı için, sistemlerin kalitesiz olduğunu belirtiyor. Ona göre bir diğer sorun da ucuz olduğu için bilgisayar tabanlı kayıt sistemlerinin kullanılması. Yelen, özellikle bilgisayar firmalarının kârı yüksek olduğu için en ucuz sistemi kurduğunu anlatıyor.

Ankara’da güvenlik sistemleri kuran Belit Güvenlik’in ithalat sorumlusu Gürcan Kavak, firmaların “iş yapabilmek” için ucuz kameralara yöneldiğini söylüyor. Genellikle Çin malı ürünlerin kullanıldığını belirten Kavak, uzun süre dayanabilecek kameraların müşteriler tarafından tercih edilmemesinden yakınıyor: “Müşteriler kameraların en ucuzlarını tercih ediyor. Çabuk bozulacağını, görüntülerinin net olmayacağını söylesek bile ucuz kamera taktırılıyor. Böylece çabuk bozuluyor.”

Türkiye’deki güvenlik kameralarının çoğu yurtdışından getiriliyor. İsrail, ABD, Japonya ve Çin, tercih edilen ülkeler arasında. Kaliteli bir kamera 150-500 dolar civarında. Ucuz Çin malları ise 20-60 dolar. Güvenlik kameralarının 24 saat çalışıyor olması, içindeki kartın ısınmasına, lehimlerin atmasına, bütün bunlar da ucuz olan ürünün çabuk bozulması yol açıyor.

YASAL BOŞLUK, FACİA DOĞURUYOR

Türkiye’de güvenlikle ilgili yasal boşluk da büyük sorunlara yol açıyor. Alışveriş merkezleri, caddeler, meydanlar, park ve otoparklar gibi yerlere güvenlik kamerası konulması ve güvenlik görevlisi bulunması mecburiyeti yasal olarak bulunmuyor. Bu çerçevede uygulama firmaların inisiyatifine bırakılıyor. Güvenlik kameraları ve alarm sistemleri için firmalara herhangi bir yetki de verilmiyor. Bu sebeple herkes güvenlik kamerası takabiliyor.

Gürcan Kavak, güvenlik yasasının bir an önce yeniden yapılandırılmasını istiyor. Sanayi Bakanlığı’nın Tüketiciyi Koruma Kanunu’nda yer alan garanti belgesi bulundurma şartının uzmanlar tarafından incelenmediğine dikkat çekiyor. “Ürün Türkiye’ye geldiğinde içinde özellikleri yazan bir belge var. Ancak Türk Standartları Enstitüsü’nde (TSE) bu özelliklerden anlayan, kameraları inceleyecek bir uzman yok. Bu yüzden kalitesiz ürünlerin ülkeye girişi çok kolay. Gümrüklerde de, TSE’de de denetim yok.” diyor Gürcan Kavak.

Başbakanlık, Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı, kuvvet komutanlıkları, Meclis ve yüksek yargı organları gibi devletin önemli kademelerinin güvenliği şartnameye bağlı olarak yapılıyor. O yüzden tüm kritik kurumların güvenliğinde zafiyet diğerlerine göre çok daha az. Genellikle resmî kurumların güvenliği Estim, Tepe, DAK ve OYAK güvenlik tarafından sağlanıyor. Buralardaki güvenlik aletlerinde seçkin markalar kullanılıyor. Sony, Samsung ve Panasonic gibi…

ESAS SORUN, CİHAZIN BAŞINDAKİ KİŞİLER

Aslına bakılırsa güvenlik kameralarında yaşanan sorunu minimuma indirmek için en önemli görev görüntüleri izleyen kişiye düşüyor. Görüntüde sorun olduğunda veya kamera bozulduğunda servise gitmeyen tüm kameralar için cihazın başındaki kişiler sorumlu. Dinçer Yelen, insan hatalarını en aza indiren güvenlik sistemleri için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini de vurguluyor bu noktada. Yelen’e göre cihazlara sadece belli kişiler kendilerine özel şifrelerle müdahale edebilmeli.

Kamera ve görüntülerle ilgili ihmaller ve sabotajlar ise meselenin bambaşka bir yönü. Ama görünen o ki kalitesiz ve ucuz güvenlik kameraları kullanıldığı, ihmal ve sabotajlara karşı önlem alınmadığı takdirde Türkiye’deki birçok olayın sırrı kolay kolay çözülmeyecek. Kamera güvenliği alanında denetimlerin yetersiz kalması, faili meçhullere davetiye çıkarıyor.

aksiyon



Bu haber 552 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,233 µs