"Kuş" beyinliler için psikolojik savaş!

Türkiye'de panik havası estiren Kuş Gribi ile ilgili son ciddi uyarı geçtiğimiz Ocak ayında Sağlık Bakanı Recep Akdağ'dan gelmişti… "Sulak alanlara yerleşen ve Şubat ayında göç edecek vahşi kümes hayvanların kuş gribi açısından risk oluşturuyor" diyen Akdağ'dan sonra Kuş Gribi unutuldu! Kış ayları da hastalığın üzerini örttü.

Oysa bugün Türkiye göç mevsimine girdi ve bu süreci yaşıyor. Yani risk yeniden başladı. Dahası ülkemize hem yakın hem de uzak ülkelerden üst üste kuş gribi vakaları duyurulmaya başladı.

Sadece içinde bulunduğumuz Ağustos ayı içinde Kuş gribi vakası açıklayan ülkeler hastalığın belli bir coğrafyada sınırlı kalmadığını gösteriyor; Almanya, Bulgaristan, Endonezya, Tayland, İspanya (ilk kez) ve nihayet Çin'den yeni bir Kuş Gribi salgını haberi geldi. 16 Ağustos tarihli bu haber yüzlerce kanatlının telef edildiğini ve son bir ölümle birlikte insan kaybı 14'e ulaştığını gösteriyor. Türkiye'de yaşanan vakalar hariç en yakın duyurular ise Irak ve Bulgaristan'dan gelmişti.

Bu sıralarda ABD'de Başkan'a okutulan bir kitap (The Epic Story of the Deadliest Plague in History) Dünya Sağlık Örgütü'nün kitlesel ölüm tahminiyle birleşince, Beyaz Saray Başkan'a bilgi sunmak üzere "John Barry"i davet etti.

Bu görüşme ve ardından gelen rapor sonucunda Başkan Bush "Kuş Gribi"nin ne kadar tehlikeli olduğuna ikna edildi ve böylece şu ana değin basına yansımayan özel bir program başlatıldı.

Bu programın ana ivme noktası Kuş Gribi yüzünden-Dünya Sağlık Örgütü'nün tahminlerini de aşan (50-60 milyon ölü) miktarda kitlesel ölümlerin olabileceği ve sayının 100 milyona ulaşabileceğiydi.

Başkanlık emriyle start alan program önce ABD'yi koruyacak. Bunun için özellikle eyaletlere büyük sorumluluk yükleniyor. Ancak Birleşik Devletler bu salgının sınır tanımadığının farkında ve kendi ülkesini korumakla birlikte özellikle gelişlemekte ve az gelişmiş ülkelerde de bir şeyler yapılması gereğinin farkında.

Uzmanlar, "gözetim" için yeterli kaynağın Amerika için bile tam ayrılmadığını, buna bağlı olarak diğer ülkelere nasıl bir yardım formülü bulunacağının henüz bilinmediğini belirtiyorlar. ABD kendi güvenliği için diğer ülkelerdeki virüs vakalarını yakından takip etmek istiyor ama bir virüs örneğinin analiz edilecek laboratuvara gönderilmesinin maliyeti 1000 ABD dolarını buluyor. Oysa bir çok ülkede çıkan virüs bildirimleri sayısı, bu rakamın ülkeler tarafından karşılanmasını imkansız kılıyor.
Şimdi bu amaca yönelik olarak Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde bir fon oluşturulmaya çalışılıyor. Öte yandan uzmanlar 2004 yılında yeniden ortaya çıkan Kuş Gribi'nden yeterli derslerin de çıkarılmadığını söylüyorlar.

Başkan'a sunulan rapor, toplumların Kuş Gribi vakalarından en hazırlıksız olduğu alanların, ticari ve ekonomik olduğu, bu hastalığın ekonomik sonuçlarının SARS'ınkinden bile büyük olabileceği yönünde.

Böyle bir salgının ülke ekonomilerine çok ciddi darbeler vurabileceği belirtiliyor. Tüm ülkelerin hastalığın tanısını koymuş ama olası dramatik sonuçların farkında olmadığını belirten uzmanlar, "dünyanın hiçbir hükümetinin bununla başa çıkacak kaynakları" olmadığını da sözlerine ekliyorlar.

Raporun bazı bölümlerinin özellikle kapalı tutulduğu, burada olası bir salgın halinde dünyanın virüsün yayılmasına olanak sağlayacak zayıf noktalarının da belirtildiği işaret ediliyor.

Başkan Bush'a brifing veren John Barry'nin sözleri ise tüm bu kara tablonun üzerine tüy dikecek cinsten; "Bu salgın olacak… Bilmediğimiz, halihazırda başlamış olup olmadığı!" Bakalım Türkiye Kuş Gribi henüz kendini belli etmemişken tam da göç zamanı "erkenden" kolları sıvayabilecek mi?