Bu bir sansür mü?

23 Ekim 2007 15:42 tsi
Hükümet çok tartışılacak bir adıma imza atıyor… Hakkari Dağlıca’da şehit edilen askerlerimiz ve o hain saldırı ile ilgili yayınlara RTÜK aracılığıyla yasak getirildi. Bu yasak ne anlama geliyor? Yayın yasağından çıkan iki sonucu iyibilgi yazıy

On dakika kadar önce 15:00 haber yayınına giren kanallar belki de en kısa bültenlerini sundular. Çünkü yarım saat kadar önce hükümet terörle ilgili haberlere yayın yasağı getirdi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzasıyla RTÜK'e gönderilen yazıda, ''Hakkari'nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili olarak; kamu düzenini ve halkın moral değerlerini olumsuz etkileyen, güvenlik güçlerine dönük zaaf imajı yayan, toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen'' radyo ve televizyon yayınlarının durdurulması istendi.

CHP lideri Baykal’ın yayın yasağına ilk tepkisi “bu bir sansürdür” şeklinde. İyibilgi haberi duyurur duyurmaz gelen okur yorumları da aynı pencereden süzüyor hükümetin adımını. Peki, hükümetin bu adımı ne anlama geliyor? Şimdi bu adımdan çıkan iki sonucu irdeleyelim.

Evet, bu bir sansür!

Lamı cimi yok! Türkiye terörle savaşırken gelen bu yayın yasağı bir sansür niteliğinde. Hükümetin “ülkenin moral değerini” yüksek tutmak gibi bir görevi var elbette. Terörle mücadelede en önemli noktalardan birisi şüphesiz toplumun moralinin yüksek olması ve türlü provokasyonlardan korunması. Zaten hükümet açıklamasından da o anlaşılıyor. Açıklamada “toplumsal psikolojiyi olumsuz etkileyen'' yayınlardan bahsediliyor. Ancak sorun şurada… Terörle mücadeleyi sadece devlet değil toplum da yapıyor. Toplumu bu noktada bilgisiz kılmak, bilgiden mahrum bırakmak doğru bir adım değil. Elbette provokatif, toplumun birliğini zedeleyecek yayınlar yapılmıyor değil. Ancak bu sansür o yayınlarla birlikte bilgilendirici yayınların da önüne geçiyor. Eldeki basın yayın araçları bu bela ile daha güçlü bir şekilde mücadele amacıyla kullanılacağına, yasak getirilerek araçlar devre dışı bırakılıyor. Üstelik “güvenlik güçlerine dönük zaaf imajı yayan” şeklindeki vurgudan anlaşılan Genelkurmay’ın da o yayınlardan rahatsız olduğu. Bu karar da kurumların ortak kaygılarıyla alınmışa benziyor…

İletişim stratejisi eksik!

Deniz Baykal’ın deyimiyle bu sansür ne yazık ki şunu ortaya koyuyor. Hükümet ve devlet organlarımızın terörle mücadele noktasında bir iletişim ve propaganda stratejisi yok. Çünkü basın bu propaganda için çok önemli bir araç. Ancak bu aracı kullanmak yerine kısıtlamaya gidiyorsak “iletişim stratejisi” alanında sorun var demektir. Ortada böyle bir sorun varsa, üstelik, bu sorun yayın yasaklarıyla çözülmez. Çözüm ciddi bir iletişim stratejisi hazırlayıp onu terörle mücadelenin ana çatısına oturtmakta.

Elbette iyibilgi yapılan provokatif yayınların da farkında. Üstelik yaptığı haberlerde sık sık “devletin kurumları arasında sorun varmış havası yaratılıyor”, “devletin kurumları yıpratılıyor”, “toplumun tansiyonu yükseltilerek provokasyon yapılıyor” vurgusunu yapıyor. Ancak bu sansür bu yayınlarla savaşta da doğru tercih değil.

Türkiye'nin bilgilendirme konusunda bir yapılanmaya ihtiyacı var. En baştan bir koordinasyon yapılmadığı için haber kanalları farklı noktalardan haber alıyor ve bu kimi zaman provokasyona kaçıyor. En baştan inisiyatif alıcı adım atılmış olsaydı bu sansüre gerek kalmazdı. Çünkü objektifler sürekli bilgilendirme yapan o kuruma yönelir, bilgiler sağlıklı bir şekilde topluma ulaşırdı. Böylece hem karmaşa hem de çarpıtma yaşanmazdı.

www.iyibilgi.com

Bu haber 624 defa okundu.