En Sıcak Konular

Gündemdeki üç “ateş topu”

20 Ekim 2007 11:54 tsi
Gündemdeki üç “ateş topu” Referandumdan bir gün önce, tezkereden üç gün sonra, sözde Ermeni soykırım tartışmalarının ise tam ortasındayız. Gündemin “üç ateş topu”, iyi yönetilmeyi bekleyen “potansiyel kriz konuları” olarak karşımızda duruyor.

İsmail Küçükkaya/Akşam

Gündemdeki üç “ateş topu”  
 
Referandumdan bir gün önce, tezkereden üç gün sonra, sözde Ermeni soykırım tartışmalarının ise tam ortasındayız. Gündemin “üç ateş topu”, iyi yönetilmeyi bekleyen “potansiyel kriz konuları” olarak karşımızda duruyor.

Referandumla başlayalım.

Gündemden düşmüş, daha doğrusu “gündemde kendine hiç yer bulamamış bir halk oyuna” gidiyoruz.

Siyasi tarihimiz sizce bu referandumu nasıl yazacak?

Konusu son derece önemli bir referandum yapılıyor. “Ülkemiz açısından siyasi yapı değişikliği”ne kadar uzanacak gelişmelere dair bir soru sorulacak halkımıza: “Cumhurbaşkanını halk seçsin mi?”

Böylesine önemli bir konu, toplumun ilgi göstermediği, lehte ve aleyhte kampanyaların olmadığı -ya da çok yetersiz kaldığı- siyasi partilerin bile net pozisyon almakta zorlandıkları bir ortamda sandığa götürülüyor.

Referandum artık zamansız, yersiz ve anlamsız görünüyor. Zira Onbirinci Cumhurbaşkanı seçildi ve bugün için böyle bir ihtiyaç kalmadı. Bu düzenlemeler pekâlâ anayasa değişiklik paketi içinde gerçekleştirilebilir. Bunlara “kervan, yolda düzülür” mantığı ile yapılan değişikliklerin yol açacağı hukuki karmaşayı da ekleyiniz.

Referandum konusunda AK Parti’nin “etkili bir strateji yürütmediği” ya da “anlamıyla birlikte etkisini sonradan yitiren” stratejisini değiştirmediği, “yeni bir yol haritası çizmediği” anlaşılıyor.

İktidarın siyasi gücüyle alakalı sonuç doğuracak bir detay daha var: Eğer katılım çok düşük kalır, hayır oyları beklenenin üzerinde çıkarsa bu, henüz üç ay önce yüzde 47 oy almış bir parti açısından “taktik bir hataya ve yenilgiye” dönüşebilir. Toplumsal desteği en güçlü olduğu bir dönemde bence AK Parti açısından göze alınması gereksiz bir risk oldu.

Tezkereden sonrası

Siyasi coğrafyamıza dair gelişmeleri doğru okumak bakımından elimize sağlam bir pusula geçti: “Tezkere oylamasında AK Parti’ye CHP ve MHP tam destek verdi.”

Ama referandum konusunda hem CHP hem de MHP, iktidar partisinden net biçimde ayrıştı. CHP, “oylamaya katılmayın, katılacaksanız da ‘hayır’ deyin” çağrısı yaptı. MHP ise oyunun “hayır” şeklinde olacağını ilan etti.

Bence “ülke çıkarları bakımından” meseleye bakışta bu tercihler önemli göstergelerdir.

Tezkerenin Meclis’ten geçmesiyle birlikte kayda değer gelişmeler yaşanmaya başlandı. Tezkerede sergilenen “kararlılık ve caydırıcılık” etkisi hissediliyor.

Bu meselenin uluslararası boyutunda tıpkı “iç siyasi pusulamız” gibi bir de “diplomasi pusulamız” var.

Tezkerenin Meclis’ten geçmesine galiba 2-3 dakika kala Başkan Bush Beyaz Saray’da gazetecilerin karşısına çıktı. Yazılı metinden okuduğu açıklamasında sadece Türkiye-Irak meselesine değindi ve “Sınır ötesi operasyon Türkiye’nin çıkarına değildir” vurgusu yaptı. Zamanlamaya dikkat...

Bush başka bir şey söylemeden, sorulara geçti. Yani vermek istediği mesajı sadece Türkiye’ye yönelikti.

Stratejiye dikkat...

Derken soru-cevap bölümüne geçildi. Kimse Bush’un önemsediği konuyla ilgili değildi, ilk soru “Dalay Lama ile görüşeceksiniz, Çin tepki gösteriyor” denilerek yöneltildi, sonra Putin’in Tahran ziyareti ve Ahmedinejad’a dair sorular geldi. Bush’la Beyaz Saray muhabirlerinin gündem ayrışmasına dikkat...

Tam böyle bir konjonktürde sözde Ermeni soykırım meselesi ayrı bir önem taşıyor. Bu köşede terör meselesine “dış politika enstrümanı” olarak baktık ve asıl eksikliğin, “Türkiye’nin sorunlarına doğru teşhislerin konmasında” yaşandığına işaret ettik. Türkiye kendini “global düzeyde iyi konumlandırırsa” terör gibi sorunların çözümünün daha kolay olacağını savunduk. Yani sorun “bakış açımızla ilgiliydi.” Son gelişmeler, Türkiye’nin bu yöndeki en küçük adımının bile etkili olduğunu gösteriyor.

Tezkereden hemen sonra sözde soykırım meselesi gündemden kalkacak gibi. Ama bu kazanç geçicidir. Mücadeleye devam. Unutmayalım, “kavga yok, mücadele var.”



Bu haber 250 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,513 µs