Terör, Kuzey Irak ve tezkere: Erdoğan kimleri ürküttü?

17 Ekim 2007 16:22 tsi
22 Temmuz’da ortaya çıkan tablo AK Parti hükümetinin Güneydoğu’da önemli bir başarı kazandığı şeklindeydi. Tabloyu okuyan Erdoğan “Diyarbakır’ı alacağız” dedi. Bu söz bölgeyi hareketlendirdi. Şimdi tablo nasıl? Her şey bir an

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaşananların AK Parti ile “kurulu düzen” arasındaki ayrışmayı ortaya çıkardığı, “kurulu düzen”in iktidar partisine kuşkuyla yaklaştığı bir gerçek. Ancak o günler geride kaldı… Hatta 22 Temmuz’da AK Parti’nin aldığı yüzde kırk yedilik oy oranının içinde Güneydoğu oylarının da bulunması, AK Parti’nin DTP’yi bölgede geride bırakması köşe yazarlarınca “Türkiye için büyük bir şans” olarak değerlendirildi.

Dahası kimi yazarlara göre AK Parti’nin bu başarısı “kurulu düzen”in de dikkatinden kaçmamıştı. AK Parti’nin artık bir merkez partisi olduğu, Güneydoğu’yu Türkiye’ye daha sıkı bağladığı ve terör örgütü ile yakınlık kuranların toplumsal desteğini ellerinden aldığı o günlerde sık sık vurgulanan bir gerçekti.

Yerel seçimler öncesinde böylesi bir gelişme siyasilerin üslubuna da yansımıştı. Erdoğan’ın yerel seçimlerde Güneydoğu illerini DTP’nin elinden almak için kolları sıvamasına DTP’li Osman Baydemir “Diyarbakır için savaşırız” şeklinde yanıt vermişti. O dönemde Erdoğan’ın bölgede çok güçlü olduğu bilinen bir gerçekti. Ancak şimdi bölgeden artan terör haberleri geliyor. Kuzey Irak’tan karakollarımıza saldırılarda bulunuluyor. Siviller terör ateşinin hedefi haline geliyor. Türkiye bugün mecliste Kuzey Irak’a operasyonu tartışıyor.

Artan terör ve sınırötesi operasyon söylentilerinin –Erdoğan’ın sert çıkışlarını da anımsarsak- Türkiye’de nasıl bir siyasi ortam yarattığı ve Güneydoğu’daki seçmeni nereye yönlendirdiği açık. Baydemir’in “savaşırız” sözlerinin tansiyonu yükseltmek ve ayakta kalabilmek adına sarf edildiği o gün sıkça vurgulanmıştı, tekrar etmeyelim.

Ancak şunu vurgulayalım ki iyibilgi’nin danıştığı uzmanlar Erdoğan’ın “Diyarbakır’ı alacağız” sözlerinin bir milat olduğunu söylüyor. Bölgedeki yaşanan hareketlenmenin, artan terör saldırılarının, Erdoğan’ın Güneydoğu’ya kilitlenmesi, Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti gibi sebeplerden kaynaklandığı sadece iyibilgi’ye konuşan uzmanların vurguladığı bir gerçek değil. NTV’de konuk olduğu bir programda Sadet Laçiner de aynı paralelde konuşuyor.

O halde Erdoğan’ın bu sözlerle kimi ürküttüğünü sormak hakkımız. Devletin tüm kurumlarının sahiplendiği Güneydoğu’yu kazanma stratejisinin kimin çarkına çomak soktuğunu kavramak zorundayız. Başbakan’ın sözlerinde vücud bulan devletin yeni stratejisinin –üzülerek söyleyelim ki- sadece PKK’yı ürkütmediği bir gerçek. Bölgedeki karışıklıktan beslenen silah, petrol ve uyuşturucu kaçakçılığının devletin güneydoğuyu istikrarlı kılma projesinden kaygı duyduğu ve harekete geçtiği uzmanların dile getirdiği bir şüphe. Üstelik mensuplarının geniş bir yelpazeye yayıldığı bu kaçakçılık ağının boyutları tahmin ettiğimizden de öte. Tıpkı terör gibi o da bir ulusal güvenlik meselesi. Üstelik boğuşmakta güçlük çektiğimiz “içimizdeki” bir mesele…

Bu haber 1,056 defa okundu.