II. AKP Hükümeti hastalığı: İnsomnia

17 Ekim 2007 12:54 tsi
22 Temmuz’dan kısa süre sonra, AKP hükümeti ‘ritmini’ kaybetti. Bunun çok sebebi var. Ama görünen o ki AKP, ekonomi dışındaki alanlarda kontrolü paylaşmak zorunda kalıyor! Bu da uykusuzluk yapıyor! Yani İnsomnia. İşte bu politik uykusuzl

Muhtemelen, aşırı yorgunluğun ilk nedeni, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimler sonrası oluşturduğu Bakanlar Kurulu ve kurmay heyeti. Dikkat edilirse Bakanların hemen hiçbiri-ilk döneme kıyasla-beyanat bile vermiyor.

Başbakan’ın “daha rahat” bir yönetim inşa etme arzusu, aslında ara sırada olsa çıkan çatlak sesler ve çıkması muhtemel parti içi muhalefet ataklarını engelleme dürtüsü seçim sandığından çıkan “zafer”le birleşince, daha mütevazı bir kabine oluşumu ile sonuçlandı.

Böylece tüm sistemler için geçerli olan “icraatkarlar” bir anlamda devre dışı kalırkten, “itaatkarlar” devreye girdi. Gerçekte AKP’nin ilk dönem hizmetlerine aktif kılan biraz da parti içi muhalefetin parlak adamlarıydı.

Yeni ekip ise hemen her konuda Başbakan’a tam bağlı ve danışan bir takımdan oluştuğundan “uykusuzluğun” ilk belirtileri Başbakan’ın göz torbalarında kendini belli etmeye başladı.

En somut belirtisi ise bir hafta sonra yaşanacak-eğer şu sıralar toplanan YSK ertelemezse-Referandum sorusunun düzeltilmesi sürecinde yaşandı. Aslında AKP için çok basit bir girişimle düzeltilebicek bu hata ciddi bir savrukluk olarak hem muhalefet hem de kamuoyu tarafından izlendi.

II. AKP hükümetini zora koşan dosyalardan bir tanesi de yaklaşan mahalli seçimler. Türkiye seçim geleneği, genel seçimleri kazanmış bir partinin yerel seçimleri de-üstelik farkı açarak-kazanmasının istatistiki özellikleri ile dolu.

Aynı beklenti kısa süre öncesine değin AKP teşkilatına da hakimdi. Öyle ki Başbakan büyük bir güvenle çıkıp, Diyarbakır ve İzmir’i de istediğini kesin bir talimat olarak parti tabanına iletti.

Bununla birlikte konjonktürün aynı vektörü izlediğini söylemek zor. Kuzey Irak olayı ve artan PKK eylemleri, dramatik sonuçlara neden olurken olağanüstü durumlarda yorgun düşmüş bölge halkının önüne sınır ötesi operasyonu getirdi.

Bu bir yandan terörün önlenmesi ve bölgenin daha sağlıklı hizmet alabilmesi için TBMM’deki DTP varlığının işe yarayabileceğini düşünen AKP’lileri hayal kırıklığına uğratırken, öte yandan kamuoyunun haklı ve önüne geçilmesi oldukça zor teröre çare
yakınmaları AKP’nin bu bağlamdaki manevra alanını sınırlamaya başladı.

Yine bugün oylanması beklenen “tezkere”den önce konuşan bazı AKP’li bölge milletvekilleri açık biçimde bölge halkının operasyona/tezkereye çok sıcak bakmadığını dillendirdi.

Bu sıcaklığın ölçülmesi şu an için mümkün olmamakla birlikte mahalli seçimlerde AKP’ye bir fatura olarak dönmesi olası. Hatta bir çok uzmana göre genel seçimlerde AKP’nin ulaştığı oran “zirve” olduğundan, aynı yükselişi gördüğü Güneydoğu ve doğu illerinde bu nedenleyaşanacak düşme daha üzücü de olabilir.

Yani AKP, mahalli seçimlerde yerel seçimlerde aldığı oy oranının altına da sürüklenebilir.

Uykusuzluğun nedenleri sadece iç politika ile sınırlı da değil. Dışarıda da yüksek tansiyonlu bir gündem var. Sözde Ermeni soykırımını gündeme getiren son ABD Kongre oylaması milli bir defans anlayışı ile karşılandı ama Temsilciler Meclisi’nden de geçerse bu faturanın da AKP’ye kesileceğine şüphe yok.

Keza ABD ile ilişkiler ve Kuzey Irak’ın getirecekleri de henüz net biçimde algılanıyor değil. Şu an için en net desteğin AKP’ye, Avrupa Birliği’nden geldiğini söylemek yanlış olmaz.

Uykusuzluğun uzun zamana yayılmasını sağlayan, “türban türünden ve AKP’nin gizli bir gündemi olduğu” tezini savunan çekişmede de “sulh” eksiksiz sağlanmış değil.

Bu mevzide de gündeme bağlı olarak tonu azalıp çoğalan çatışmalar sürüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçilme süreci ile ilgili hararet belki artık yok ama konu da kapanmış değil.

Yine de herkesi bir araya getiren konular var! Örneğin terörle mücadele kahramanlarına destek için başlatılan-ilk adımını Fatih Terim önderliğinde Milli Takım’ın attığı ve HaberTürk’ün sürüklediği-başarılı kampanya, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın bizzat katılımıyla bir anda “ulusal” çapta medyanın destek verdiği kitlesel bir harekete dönüştü.

Doğal olarak Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan da bu kampanyaya destek verdi ve katıldı.

Buna rağmen AKP hükümetinde bir inisiyatif kaybı görünüyor. Ekonomi dışındaki alanlarda bir patinaj  hissi var. Ancak ekonominin dinamikleri de şu sıralar “güncel”e odaklanmış durumda.

Sınır ötesi bir hamle veya mahalli seçim harcamalarının makro dengelere ne denli etki edebileceği tartışılıyor. Tezkere’nin daha TBMM’ye gelmeden döviz ve borsa üzerindeki titreşimleri huzursuzluk veriyor.

Bu da gece uykularını iyice zora sokuyor.

Bu haber 1,149 defa okundu.