En Sıcak Konular

İran-Rusya: ‘Girene’ kadar güvenme?!

16 Ekim 2007 15:43 tsi
ABD’ye karşı (!) şimdiye değin ‘sessiz ve gizli mutabık’ olan iki ülke, Rusya ve İran, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesine acaba ne der? Bu tür konularda ‘fantezi-severler’in en büyük hayali, müdehalenin İran-Suriy

ABD’nin Irak’ta tam olarak yerleşmesinden sonra yapılan tarifler, Türkiye kadar bölge ülkelerinin hepsinin de yeni bir komşuya sahip olduğu düşüncesine dayanır. Amerika artık bölgenin bir ülkesidir (!) ve herkes ayağını bu yeni yorgana göre uzatmalıdır.

Bu “aşırı” reel-politik yaklaşım, süper güç’ün bölge dinamiklerini değiştiren yeni pozisyonuna vurgu yapar, bölgenin ABD dinamikleri yaptığı baskıyı görmezden gelir. Bunun sağlamasını yapan sayısız örnek verilebilir.

Örneğin Washington’un bölgede istikrarı bir türlü sağlayamadıktan başka, yeni istikrarsızlık ve tehdit kaynakları peydahlaması veya artık bizzat Amerika’nın da bölgede kalmasının istenmemesi gibi.

Bu dinamikleri şimdi çok daha sert bir faktör eklenmiş bulunuyor. Türkiye’nin Kuzey Irak’a müdehalesi!

Tezkere meselesine dünyadan gelen ilk reaksiyonlar böylesi bir girişimin hayli toz kaldıracağını gösteriyor. Batı tarafından bakış böyle. İsteyip istemediklerinden başka, hemen tüm ülkeler bu yeni dinamiğin dengeleri oldukça zorlayacağının farkında.

Ani huzursuzlar!

Fakat bundan başka huzursuzlananlar da olacak gibi. Üstelik bugüne kadar, yani ABD’nin bölgeye girişinden itibaren stratejik olmasa da “muhalif” söylemler bağlamında Türkiye’nin daha yanında durduğ gözlenen ülkelerden de ses çıkacak gibi.

Bunların başında kuşkusuz üç ülkeyi hemen saymak gerekiyor. İran, Suriye ve elbette Rusya. Anlaşılıyor ki Ortadoğu’daki kriz sürecinde Ankara’nın yanında şöyle veya böyle bulunan bu ülkeler, Türkiye’nin “bölgeye” adım atması ihtimali karşısında tüylerinin diken diken olmasını engelleyemeyecek.

Peki ama neden? Hepsinin kendine “özel” sebepleri olmakla birlikte ortak nokta şu; bu üç ülkede Irak’tan kaynaklanan dengesizliğin kendileri lehine bir ivme kazandığını düşünüyor uzun zamandır.

Örneğin İran ve Suriye bu süreç içinde stratejik ortak haline dönüştüler ve özel anlaşmalarla bu birlikteliklerini pekiştirdiler. Tahran ve Şam arasında, bir saldırgana karşı ortak hareket etme imzası bile bulunuyor.

Bu imzanın ABD ve hele İsrail için ne anlama geldiği aşikar. Keza Moskova’nın iki ülkeyle ilişkisi de hemen aynı. Rusya, “abi” pozisyonunu da boşlamadan, örneğin nükleer gelişmeler konusunda hem politik hem de destek veriyor İran’a.

Suriye ile de bu ülkede üs kuracak denli ileri stratejik bakışları var. Üç ülkenin ortaklığını pekiştiren tarihi geçmiş de mevcçut. Soğuk savaş döneminde bu ülkelerin ciddi ortaklıkları, ticaretleri ve siyasal hedefleri mevcut.

Türkiye’nin arası da iyi?

Evet öyle. Ankara’nın bu 3 ülkeyle de sıcak ilişkileri mevcut. Üstelik bunlar nispeten yeni gelişmeler. Suriye ile düne kadar malum nedenlerle kanlı-bıçaklı olan, savaşın eşiğinden dönen Türkiye fazla bir örneğe gerek bırakmayacak biçimde yakın ilişkiler kurmuş halde.

Anlaşmalar bir tarafa iki ülke arasında “samimi” denebilecek iyileşmeler mevcut. Öyle bu satırların mürekkebi kurumadan Suriye Devlet Başkanı eşini e alarak uzun bir ziyaret için Ankara’da olacak ve hemen herkesle görüşecek.

İran’la da durum benzer. Hatta yine geçmişte kalan kötü anılar bir tarafa, Washington ve ekürisini hayli kızdıran enerji anlaşmaları imzalanıyor Tahran ve Ankara’da. Bununla birlikte terör gibi Türkiye’yi çok kızdıran konularda da ortak hisler var.

Adız PJAK olsa da PKK, İran’ı da vuruyor. Rusya’ya gelince. Putin dönemi denebilir ki, Sovyetler’in yıkılmasından bu yana iki ülke arasındaki ilişkilerin en parlak dönemi oldu. Turizm, enerji, ticaret sair alanların tamamında gözle görülür iyileşmeler yaşandı ve politik arenada da zaman zaman benzer vektörler izlendi.

Rusya ve İran, karşımıza çıkar mı?

Kayda kesinlikle değer olmasına rağmen bu gelişmelerin bir “ancak”ı var. Bu ülkelerin hiçbiri Türkiye’nin bir NATO ülkesi olduğunu, İsrail ve ABD ile zaman zaman da olsa stratejik menfaatler takip ettiğini unutmuş değil.

Yani bu 4 ülkenin başkentleri birbirlerine ne denli sıcak davransalar da zihinlerinin altında hep bir güvensizlik hissi mevcut. Ama “hissiyatı” aşan gerçekler de var. Bunlardan birinicisi İran’ın son 5 yıllık dönemde Irak üzerindeki hakimiyeti.

Tahran, bu başarayı ilmek ilmek dokuduğunu ve bu kaosun sona ermesinden sonra-tabi ABD gider ayak bir saldırıda bulunmazsa-bunun hasılatını toparlayacağını düşünüyor.

Özellikle Irak’ın güney bölgesindeki hakimiyetinin yanı sıra Kuzey’de de-çok gerekirse-Kürt kabilelerle yeni bir bakış açısı geliştirmesi olası. Bu tartışılır-zira İran’da da çok zayıda Kürt gruplar bulunuyor-ama Türkiye gibi bir “majör”ün silahlı kuvvetleriye bölgeye girmesinin tüm bu dengeleri bozacağından ciddi biçimde kaygılanıyor.

Suriye de aynı durumda. Belki Şam, Irak üzerinde hakim herhangi bir pozisyona sahip olmaktan uzak ama şu anki “dengelerin” zamanla kendine dönebileceğinden ümitli.

Rusya ise bölgede Batı’ya karşı kurulmasına destek verdiği oyunun yeni kartlarla oynanmasından asla hoşnut değil. İran ve Suriye’ye verdiği desteğin sonuçlarının bir anda heba olması, yeni bir destenin Türkiye eliyle açılmasından huzursuz.

İşte bu yeni oyun için şu an Suriye burada, İran burada, İran Suriye’de ve Rusya İran’da! Yeni destenin kartları konuşuluyor. Türkiye, Kuzey Irak’a girerse ne olur?

Ve şimdiden söyleyebiliriz ki, bu ülkeler Türkiye’nin müdehalesinden hoşnut olmayacaklarını açıklayacaklar! Bunun işaretleri de gelmeye başladı. Peki Türkiye’nin karşısına dikilmeleri mümkün mü?

Bu zor. Fiziki kuvvet bir yana politik hamleler buna uygun değil. Kuzey Irak’a girerek ABD’yi karşısana almaktan çekinmediğini gösteren Türkiye için İran söz konusu olmayacak.

Esasen bu ülkelerin politikası da Türkiye’nin bölgeye girmesinin engellenmesi yönünde. Yoksa girdikten sonra deste zaten açılmış olacak ve yeni bir oyun başlayacak!

Bundan sonra kimin, kimin yanında olduğunu zaman gösterecek!

www.iyibilgi.com ankara



Bu haber 2,901 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,810 µs