Terörün SWOT analizi | " /> Terörün SWOT analizi | "/>

En Sıcak Konular

Terörün SWOT analizi

15 Ekim 2007 15:25 tsi
Terörün SWOT analizi Terör etrafında oluşturulan tabular nedeniyle daha PKK'yı tam olarak anlayamadık bile. Kimi zaman akademik bir yaklaşımla terörü ele almak gerekiyor. Olaya daha derinlikli bakabilmek için işte "Terörün SWOT Analizi"... Sıkı bir yazı isteyenlere...

Türkiye'de terör olaylarının ciddi şekilde analiz edildiğini söylemek zordur. Hatta terör alanına giren bir çok konu etrafında tabular oluşturulması nedeniyle, konunun bütün yönleriyle tartışıldığını söylemek bile mümkün değildir. Dolayısıyla daha işin başında yanlış olan bir çok husus yeterince tartışılamadan uygulanmakta, uzun yıllar devam eden isabetsiz uygulamalar teamül haline gelerek terör karşısında temel politikaya dönüşmektedir. Bütün bunlar terörle ilgili her yeni açılım ve çözüm önerisini etkisiz hale getirmektedir. Netice olarak, maddi ve manevi olarak büyük kayıplara rağmen, terör tehdit olarak varlığını sürdürmektedir.

Terör gibi karmaşık bir konunun incelenmesi önemli bir miktarda veriye sahip olmayı gerektirir. Oysa Günümüzde terörün ciddi manda analiz edilebilmesi için kamu ve entelektüel kesimlerin elinde yeteri kadar verinin olduğunu söylemek çok zordur. Diğer yandan klasik analizlerin dışında terörü yeniden düşünmek için, terörün başlangıcından günümüze kadar geçirdiği süreci incelemek önemli bir adım atmak sayılabilir. Fakat bu çok kapsamalı konunun böyle küçük bir çalışmanın içine sığdırılması mümkün değildir. Teröre çözüm önermek acısından özellikle işletme alanında çok kullanılan SWOT (Strengths, Weaknesses, Opportunities, and Threats), veya GZFT (Güçlü, Zayıf yönler Fırsat ve Tehditler) Analizinin kullanılması farklı bir bakış açısı için önem arz etmektedir. Konuya bu açıdan bakılması belki de bugüne kadar pek dikkat edilmeyen hususları görmemizi sağlayacaktır.

SWOT Analizi, incelenen kuruluş, teknik, süreç veya durumun güçlü ve zayıf yönlerini belirlemek ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditleri saptamak amacıyla kullanılan bir yöntemdir. SWOT Analiziyle; iç ve dış etkenleri dikkate alınarak, varolan güçlü yönler ve fırsatlardan en üst düzeyde yararlanma, tehdit ve zayıf yanların etkisini en aza indirilerek plan ve stratejilerin geliştirilmesi amaçlanır.

Türkiye'nin son 30 yılına mal olmuş terör olaylarının SWOT analiziyle incelemek için öncelikle bazı tespitlerin yapılması gerekmektedir. Bunun içinde çok genel hatlarıyla, 1980'lerin ortalarında başlayıp 2000'lere kadar devam eden terör olaylarıyla, 2004 yılında başlayıp Şemdinli ve Diyarbakır olaylarıyla zirveye çıkan terör olaylarını ayırmak, gerekmektedir. Bu terör olaylarının ilkine “birinci aşama terör olayları”, son zaman da yaşananlara “ikinci aşama terör olayları” demek mümkündür.

Birinci aşama terör olayları, Marksist-Leninist bir görüşle, daha çok Güneydoğu'daki sosyo-ekonomik geri kalmışlığı bahane ederek, daha iyi yaşam koşulu, ana dilde eğitim, bazı demokratik haklar adına özellikle güvenlik görevlisi ve kamu görevlileri başta olmak üzere ve devlet taraftarı olduğu varsayılan bir kısım bölge insanına karşı terör eylemler yaparak hedefe ulaşmayı amaçlamıştır. Terör örgütü elebaşının yakalanmasına kadar devam eden bu süreçte maalesef inisiyatif hep terör örgütünün elinde olmuştur. Terör örgütü istediği zaman olaylar tırmanmış, yine onların istemiyle yavaşlamıştır. 2000'li yıllara kadar teröre karşı yürütülen başarılı ve fedakarca mücadele sonunda; inisiyatif terörün elinden çıksa bile, terörün tamamen ortadan kaldırılması için gerekli kararlılık gösterilememiştir. 2000 ile 2004'lü yılları arasında terörün bittiğine dair yaşanan sanal rehavet ve bunun oluşturduğu boş avuntu kalıcı çözümlerin oluşturulmasını dikkatten kaçırmıştır. Çözüm çok için önemli olan bu yumuşama dönemi, kamu adına küçük çaplı “Köye Dönüş Projeleri” dışında, maalesef israf edilmiştir.

İkinci aşama terör olayları ise, devlet tarafından yapılan bir çok açılım hiçe sayılarak ve artık ne istenildiği bile ifade edilmeye lüzum görülmeden, terörü halk hareketine dönüştürüp, halklar arasında bir ayrışma sürecinin başlatılmasına yönelmiştir. Daha önce büyük oranda dağda, mağara ve vadilerde yaşayan örgüt üyeleri, kentlere inmiş ve apartmanlara yerleşmiştir. Terör, bölgesel olmaktan çıkıp ülke geneline yayılmıştır. Yıllardan beri beraber yaşayan, birbirlerinin akrabası, dedesi, ninesi, halası, dayısı veya yeğeni olan insanların ayrışması için her fırsat bilinçli olarak kullanılmış, adeta aile ocaklarına ateş düşürülmeye çalışılmıştır. Bu süreçte huzursuzluk ve terör açısından, İstanbul'un Şirnak'tan daha güvenli olduğunu iddia etme imkanı kalmamıştır.

Yine bu süreçte terör örgütü, kırsal kesimden ziyade kentler ve üniversite öğrencileri arasından militan kadrosunu oluşturmakta ve eylem için çocukları sokaklara dökmektedir. Daha önce dağ başında greyder yakan örgüt, şimdi İstanbul'da belediye otobüsü yakmakta ve iş yerlerine zarar vermektedir. 1990'lı yıllarda terör örgütüne ait ölüler, şehir dışında kimse sahip çıkmadığı için günlerce beklerken, Şemdinli olaylarından sonra terör örgütüne ait cenazelerin arkasından 15-20 bin kişi yürüyüp eylem yapmaktadır. Bütün bunlar, ikinci aşama terör eylemlerinin geldiği boyutu göstermesi bakımından çok manidardır. Bütün bu gelişmelerin sonucunda uzun süre terör ortamında yaşayan insanların içine düştükleri yılgınlık, yorgunluk ve ümitsizlik giderek artmaya başlamıştır.

2.1. Devletin Terör Karşısında Güçlü Yönleri
Hangi terör olayı olursa olsun, genel olarak devletin terör karşısında güçlü olduğu kabul edilir. Terörist eylemeler, yöntem güç ve elde edilmek istenen sonuçlar bakımından açıkça devletle mücadeleye girişmekten kaçınırlar. Çünkü hiçbir terör örgütü böyle bir mücadeleyi yürütecek güç ve donanımı kendinde bulamaz. Eğer terör, militan düzeyinde açıkça devlete meydan okuyacak düzeye gelmişse, mücadele savaş özelliğini kazanır ki artık bu aşamada terörden değil de iç ayaklanmadan bahsetmek gerekir. Bütün iç ayaklanmalar da savaş kuralları içinde bastırılır. Düzenin sağlanması için lüzum görülmesi halinde hedefin tamamen yok edilmesi gerekir. Oysa terörle mücadele, savaş ve yok etme olmayıp suçlu vatandaşla mücadeledir. En az hasarla vatandaşın kazanılması, buna rağmen suç işlenmesi halinde, suçluların yargı önünde hesap vermesi sağlanır.

Terörün gücü korkutma, sindirme, yıldırma, öldürme ve her türlü vahşet yöntemleriyle devletin zaaf içinde olduğu görüntüsünü takipçilerine vermek, onları bu duruma inandırmaktan gelir. Bu yüzden terörün devlete açıkça meydan okumasına gerek yoktur. Burada önemli olan işin başında arzulanan sonucun elde edilmesidir. Terör örgütü için sonucun neye mal edilerek nasıl elde edildiğinin bir önemi yoktur.

Türkiye deki terör örneği üzerinde yapılacak bir değerlendirmeyle devletin terör karşısındaki güçlü yönleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir.

2.1.1. Devletin Kurumsal Yapı ve İç Dinamikleri Bakımından Güçlü Yönleri

Kamu imkan ve kaynaklarının çokluğu,
Uzun yıllar yapılan mücadele ile elde edilen tecrübe,
Siyaset ve kamu kuruluşlarının kararlılığı,
Türkiye'nin yörede sahip olduğu tarihi hoşgörü mirası,
Terörün çözümüne yönelik toplumsal duyarlılık, teröre karşı oluşan tepki, sorunların terör yoluyla çözümünün oluşturduğu nefret,
Yöre halkının sağduyusu,
Yöre halkının akrabalık yoluyla toplumla kaynaşması ve geçim için büyük şehirler başta olmak üzere, ülke geneline yayılması,
Yöredeki kanaat önderi ve sivil toplum kuruluşlarından faydalanma potansiyeli,
Son zamanlarda yörede başta altyapı olmak üzere eğitim, sağlık vb. alanlarda yaşanan olumlu gelişmeler,
Silah sanayi, iletişim ve teknoloji alanında meydana gelen gelişmelerin terörle mücadelede kullanılma imkanı,

2.1.2. Terör Örgütünün Yaşadığı Zaafiyet Bakımından Devletin Güçlü Yönleri

Örgüt elebaşının yakalanmış olması ve örgüt içinde yaşanan çekişme ve çözülmeler,
Gerekli düşünsel altyapının yokluğu,
Elaman ve lojistik destek konusunda çekilen güçlükler,
Örgüt içi, sapık ve insan onurunu hiçe sayan ilişkiler,
Örgüt elamanlarının içinde yabancı uyruklu kişilerin olması,
Yaşanan derin çelişkiler (örneğin, eğitimin yetersizliğini bahane ederek dağa çıkıp, sonra okul yakılması, öğretmen öldürülmesi gibi),
Yörenin genel olarak Kürt kökenli vatandaşlardan oluşmasına rağmen, büyük oranda çok farklı etnik kökene ev sahipliği yapması nedeniyle bir etnik yapının dayatılmasının zorluğu,
Kan ve göz yaşının oluşturduğu nefret,

2.2. Devletin Terör Karşısında Zayıf Yönleri
Terör, nerde nasıl davranacağı kestirilemeyen, amaç için her türlü vahşeti kullanmaktan çekinmeyen, işine gelecek her türlü kaynak, yardım ve imkanı kullanabilen ve kendini hiçbir ahlaki kuralla sınırlandırmayan eylemlerin toplamından oluşmaktadır. Devletin terörle mücadelede en büyük zorluğu devlet gibi hareket etmekte yatmaktadır. Terörle mücadelede suçluyu suçsuzdan ayıklama, her şeye rağmen suçlu vatandaşı yargı önüne çıkarak kamu vicdanını rahatlatma adına onu cezalandırma ve buna rağmen onu kazanmaya çalışma başarılması zor bir görevdir. Bütün bu değerlendirmelerden sonra Türkiye'de devletin terör karşısındaki zayıf yönleri genel olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir.

2.2.1. Devletin Kurumsal Yapı ve İç Dinamikleri Bakımından Zayıf Yönleri

Uzun süreden beri yaşanan terör olaylarının arkada bıraktığı tortular, (yakalanma, göz altı, ifade verme, yargılanma, mahkumiyet, çatışmada ölüm, kayıp gibi olayların tekrarlanması nedeniyle toplumsal bellekte yıllarca kapanmayan yaraların açılması)
Kamu kurumları arasında yaşanan gereksiz sürtüşme ( özellikle istihbarat alanında), yetki ve kural ihlali ve temel politikalarda ki görüş ayrılığı, terörün uzun yıllar devam etmesi nedeniyle oluşan sinirsel gerginlik,
Karşılıklı güven bulanımı ( örneğin, özellikle son zamanlarda, aynı il içinde ve güzergahta 5-6 yerde yapılan yol kontrolünde devletin vatandaşa güvenmediği, yine zorunlu hizmet nedeniyle atanan pratisyen hekimler için yöre halkını öldürecekler şeklindeki en masum hizmeti bile istismar eden yaklaşım),
Seçilmiş yerel yönetim organlarının teröre destek vermesi ve bu yolla kamu kaynaklarını teröre aktarılması,
Faali meçhul olayların teröre malzemeye dönüşmesi,
Başta terör yanlısı TV kanalları olmak üzere sınırları aşan kitle iletişim araçlarının imkanları ve bu araçların yöre halkına devletten daha kolay ulaşması,
Yetersiz ve kötü niyetli kamu görevlilerinin tutum ve davranışları,
Yetersiz eğitim, sağlık ve geçim imkanları,
Kara sınırlarını koruma güçlüğü, bu yolla ülkeye uyuşturucu, silah ve benzeri sokulması ve terör elamanlarının yurt içine sızmaları,
Terörün her geçen gün arttırdığı ekonomik yük, can kayıpları, sakat kalanlar,
Terör ve terör örgütünün sosyal, siyasi, kültürel ve psikolojik gibi yönlerden yeterince analiz edilememiş olması,
Teröristle masum vatandaşı ayırmada zaman zaman oluşan duyarlılık kaybı,

2.2.2. Terör Örgütünün İç Dinamiği Nedeniyle Devletin Zayıf Yönleri

Terör örgütünün yöre halkını kendine taban seçmesi ve halkın bir kısmı ile organik bağ kurması,
Toplumda ezilen ve aşağılanan insanların kimlik bulma umuduyla teröre katılma kolaylığı,
Türkiye üzerinde emelleri olan iç ve dış güçlerin teröre verdiği her türlü destek,
Hızla büyüyen ve kontrolü zorlaşan kentlerde barınma ve eylem yapma kolaylığı,
Sivil Toplum kuruluşlarının eylemlerinin terör örgütüne mal edilebilme kolaylığı,
Akan kanın yarattığı gerilim ve zaafa uğrattığı sağduyulu yaklaşım eksikliği,
Terörün birçok alanda geçim kaynağı haline gelmesi, kolay ve büyük kazanç sağlama aracına dönüşmesi,
Korku ve panik nedeniyle vatandaşın gelecek endişesine kapılması,
Bazı basın kuruluşlarının abartı haber ve maksatlı yayınları,
Terör örgütünün taşeronluk yapma imkanları,

2.3. Terörle Mücadelede Yakalanan Fırsatlar
11 Eylül saldırıların ardından, terörün en temel uluslarası sorun olarak gündeme gelmesi, dünya genelinde ve ciddi bir işbirliğiyle mutlaka mücadele edilmesi gereken bir husus olarak algılanamaya başlanması, uzun yıllar terörle mücadele eden Türkiye'ye kendini anlatma fırsatı vermiştir. Fakat başta ABD olmak üzere birçok ülke, kendi menfaatlerinin güvenliğini sürekli birinci sıraya koymaları nedeniyle terörle mücadelede yakalanan bu olumlu hava yeterince değerlendirmemiştir. Hatta 11 eylül saldırılarıyla güvenlik zafiyeti yaşayan ülkelerin karşı atağa geçerken ortaya çıkardıkları yeni durum, Türkiye için ilave sorunlara bile sebep olmaktadır.
Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye'nin terörle mücadelede ciddi fırsatlar yakalamadığı görülmektedir. Buna rağmen fırsat adına bazı hususlar aşağıdaki gibidir;

11 Eylül Olaylarından sonra teröre karşı meydana gelen küresel tepki ve işbirliği imkanları,
Uzun süreden beri koalisyonlarla yönetilen Türkiye'nin son birkaç yılda tek parti hükümetini yakalamış olması, bu yolla siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanarak ülke genelinde genel refah düzeyinin artması,
Avrupa Birliği süreci ve bir çok alanda yapılan demokratik açılımlar,
ABD'nin Irak işgalinden sonra, daha önceleri teröre destek veren ülkelerin kendilerini tehdit altında hissetmeler nedeniyle teröre olan desteklerini azaltmaları,

2.4. Terörle Mücadele Başarısını Azaltacak Tehditler
Doğrusu Türkiye'nin terörle mücadelesi her geçen gün biraz daha zor bir sürece girmektedir. Türkiye'nin tarihi mirası, dünyada sürekli çatışma alanı olan Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu'nun tam ortasında yer alması, ülkenin kabuğuna çekilmesini önlemektedir. Türkiye'nin bu konu onu ayrıca yeni çatışma alanlarının içine çekmektedir. Bölge üzerinde ki çatışmalarda güçlü bir Türkiye ancak Türkiye'nin işine gelmektedir. Böyle bir ortamda ülkenin hızını kesecek her türlü manipülasyonların yapılaması doğal gözükmektedir.

Diğer yandan Körfez savaşlarıyla Irak'ın parçalanma sürecine girmesi ve Kuzey Irakta meydana gelen fiili oluşumlar Türkiye'yi çok olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye'nin terörle mücadelesini olumsuz yönde etkileyecek bazı potansiyel tehditleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür;

Kuzey Irakta oluşan “fiili devlet” durumunun yöredeki bazı terör sempatizanları arasında oluşturduğu heyecan dalgası ve halkın bundan olumsuz yönde etkilenmesi,
11 Eylül Olaylarına rağmen Türkiye'nin terörle mücadelesinin hala anlaşılmak istenmesi,
Terör örgütü elebaşının yargılanması sonucunda verilen kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince bozulması ve bu alandaki belirsizliğin hala devam etmesi,
Özellikle Güneydoğudaki seçimle gelen yerel idarecilerin, terörün yerel temsilcileri gibi hareket etme eğilimleri ve demokratik kurallar içinde bunlarla mücadele etmenin zorluğu,
Göçle birlikte terörün özellikle metropoller olmak üzere ülke geneline yayılma eğilimi,
Her yeni terör olayından sonra, kitlelerin bloklar halinde kamplaşmaya gitmeleri,
Dünya genelinde devam eden terör olaylarının, Türkiye'deki terör eğilimlerini canlı tutması,
Dünya genelinde uyuşturucu, kara para, silah ticareti, yasa dışı göç gibi alanların ortaya çıkardığı ekonomik ve siyasi güç ve terör örgütlerin bu iş için en uygun araç olması,

SONUÇ

Sebebi ne olursa olsun, yöredeki terör olaylarının en önemli özelliği yöre insanının istismar edilmesidir. Bu istismarı besleyen temel konu, yörenin sosyal ve ekonomik yapısıdır. Bugün hala yörenin en büyük sorunu, Türkiye ortalamasının çok üzerin olan nüfus artışına rağmen, artan nüfusa geçim imkanı sağlayacak alanların son derece yetersiz hatta hemen hemen doğal sınırında olmasıdır. Dolayısıyla yörede bugünkü üretim ilişkileri ve kullanılan teknolojiler itibariyle geçim imkanlarını ihtimali son derece azdır.

Bu ötesinde Fransız devrimi sonrasında dünyaya yayılan milliyetçilik akımının doğuya doğru ilerlediğini ve doğu halklarını etkisi altına aldığını ileri sürenler vardır. Bu süreçte bölge halkının hangi yöne doğru gidecekleri doğrusu kestirmek zordur. Ancak devletin yerinde ve kararlı politikaları gidişin yönünü etkileyecektir.

Bütün bu değerlendirmelerden sonra haklı olarak terör olaylarının çözümünün ne olduğu gündeme gelecektir. Aslında sorunun çözümü, sorunun iyi analiz edilmesinde yatmaktadır. Bu sorun çözümü için iyi bir başlangıçtır. Belki sorunun çözümü beklenenin ötesinde daha zor ve uzun yıllarda yayılabilir. Fakat, yanlış teşhisle sorunun ancak tesadüfen çözülme imkanı vardır ki, Türkiye'nin buna tahammül kapasitesi yok denecek kadar azdır.

Dr. Adil ÇELİK'in çalışmasının tamamı  www.stratejikboyut.com 'da



Bu haber 714 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,552 µs