En Sıcak Konular

ABD ile neyin ortaklığı?

0 0 0000 00:00 tsi


Ortadoğu sorunu, Türkiye ile ABD'nin 'stratejik ortaklığa' neden uzak olduğunu yine gösterdi.

Geçen yıl 8 Haziran'da Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı George Bush ile görüştükten sonra Oval Ofis'e alınan gazeteciler arasındaydım. Hemen ardından, İstanbul'la konuşurken, İsmet Berkan televizyonlarca yayımlanan açıklamaları kastederek, 'Yanlış duymadık, değil mi?' dedi. Hayır, yanlış duymamıştık. Bush, sonunda bir şehir efsanesine dönüşen sihirli sözcükleri sarfetmiş, ABD ile Türkiye'nin stratejik ortaklar olduğunu söylemişti. Bu gelişme, Türkiye'de çoğu kesimi fazlasıyla memnun etmişti. Böylelikle ABD yönetimi 1 Mart 2003 tarihinde TBMM tarafından reddedilen Irak harekâtına aktif katkı tezkeresiyle ortaya çıkan şiddetli sarsıntıyı unuttuğunu gösteriyordu. Böylelikle artık Irak'ın geleceği üzerinde yeniden sözümüz olabilecek, PKK ile mücadeleden Kıbrıs konusuna dek önemli kazanımlar ve AB konusunda destek alabilecektik.

Aradan geçen bir küsur yılda olanlar bu beklentileri doğruladı mı?

Birlikte bakalım.

Erdoğan gezisinden bir süre sonra, bir ABD heyeti KKTC'ye Türkiye üzerinden uçarak gitti. Bu gerçekten yeni bir durumdu. Ekim ayında AB müzakerelerinin başlaması, Türkiye'nin ilişkilerinde bir nitelik sıçramasını getirdi. Bunda ABD'nin bir ölçüde payı olduğu söylenebilir. PKK ile mücadele konusunda, Türk yetkililer, özellikle Avrupa'daki mali faaliyetler konusunda istihbarat akışı ve AB ülkelerine terörizmle mücadele çerçevesinde uyguladığı baskıyı kabul ve takdir ediyorlar. Ancak Türk idaresi ve kamuoyunun asıl endişe kaynağı olan Irak'taki PKK varlığının bertaraf edilmesi konusunda istenen işbirliği düzeyine erişilmediği, yapılan açıklamalardan anlaşılıyor. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Matt Bryza'nın sık sık yaptığı 'eli kulağında' türü açıklamalar, beklentiyi yüksek tuttuğu için, giderek inandırıcılığını yitirmeye başlıyor.

Oysa ABD'nin Irak'taki PKK varlığı konusunda yapabileceklerinin askeri müdahale boyutuna ulaşmayacağı görülüyor. Buna başta Irak'taki Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin başındaki Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesud Barzani ve halen Irak Cumhurbaşkanı olan Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani izin vermiyorlar. Irak'taki ABD işgalinden siyaseten ve iktisaden en kârlı çıkan grup olan Kürtler, kuzeyde oluşturdukları cennetlerinden Türkiye'ye saldıran PKK'lı Kürtlerin, Türkiye baskısıyla burunlarının kanamasını istemiyorlar.

Ayrıca, PKK onlara 2007 sonlarından itibaren başlatmayı düşündükleri Kerkük pazarlığında da lazım olacak. Uluslararası Kriz Grubunun saygın Irak gözlemcisi Joost Hilterman'ın iç savaş uyarısı yaptığı Kerkük, ABD'nin başını kuzeyde nasıl olsa ağrıtacak, ama Washington, zaten kendi aralarında çekişme içindeki Barzani ve Talabani'yi kızdırarak bu çatışmayı öne almak istemiyor. Irak'ın diğer kesimlerindeki bataklık onu yeterince uğraştırıyor. Biraz da bu yüzden, şu anda İran Kandil Dağı'nı ve sınırlarının içindeki PKK (ya da PJAK) militanlarına askeri harekât düzenlerken, Türkiye sınırları tutarak İran çekicine örs olarak kalmayı ve ABD'nin işini zorlaştırmamayı tercih ediyor. PKK ise Türkiye'de terör eylemlerini ekonomik boyuta da taşıyarak (İran boru hattı sabotajı ve muhtemelen bazı orman yangınları) sürdürüyor.

Bush'un Yunanistan'dan, kendisine en muhalif olan Fransa'ya dek pek çok NATO müttefiki için 'stratejik ortak' kavramını kullanarak içini boşaltıyor aslında. ABD'nin küresel boyutta tek stratejik ortağı İngiltere. Bölgesel boyutta da İsrail. Bunun dışında değişen düzeylerde müttefiklik ilişkisi var. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bu yıl Condoleezza Rice ile imzaladığı 'stratejik vizyon' belgesi, bu anlamda daha dar çerçevede, muğlak ve aslında daha makul bir işbirliğine işaret ediyor.

Bunu 'stratejik ortaklık' olarak almak doğru değil. Stratejik ortaklık her konuda birlikte tavır almayı gerektiriyor. Türkiye ile ABD ise yalnızca Irak ve PKK konusunda değil, Kıbrıs'tan Rusya ve enerji ilişkilerine, en son MGK'da tartışılan Ortadoğu-Lübnan meselesine dek pek çok konuda aynı düşünmüyorlar. Hatta Türkiye, dünyada ABD politikalarının en çok muhalefet gördüğü ülkelerin başında.

Bu nedenle, iki ülke arasında stratejik ilişki mümkün olmadığı gibi, iyi bir fikir olmadığı da anlaşılıyor. Karşılıklı çıkarlara uygun yeni bir tanım, şu anda ulaşılacak en iyi hedef gibi görünüyor.



Bu haber 167 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,370 µs