En Sıcak Konular

AİHM nasıl bir Türk yargıç istiyor?

15 Ekim 2007 08:23 tsi
AİHM nasıl bir Türk yargıç istiyor?

Türkiye'nin AİHM'e önerdiği yargıç adayları arasında Prof. Dr. Mustafa Erdoğan da vardı. Ama reddedildi. Prof. Erdoğan, neden reddedildiğini açıkladı ve hükümeti uyardı:

Mustafa Erdoğan / star gazetesi 

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi için sunduğu yargıç adayları listesinin Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi tarafindan geri çevrilmesi bir hayli spekülasyona konu oldu. Arka planı karanlık olan bu diplomatik manevra dolayısıyla aday olan diğer meslekdaşlarım ve benimle ilgili olarak da ileri-geri sözler sarfedildi.

Her şeyden önce şunu belirtmek isterim. Bu prosedüre tabi olmayı peşinen kabul ettikten sonra, ‘ben bu sonucu tanımıyorum’ demek elbette olmaz. Şu veya bu şekilde, biz elendik ve Türkiye’nin yeni adaylar göstermesi gerekiyor. Ancak bu, izlenen prosedürün hakşinas olduğunu onaylamayı gerektirmediği gibi, böyle siyasi bir sürecin söz konusu yargıç adayı akademisyenlerin bilimsel yeterliliklerinin ölçüsü olamayacağı da açıktır.

Diğer meslekdaşlarımla birlikte benim de tabi olduğum prosedürde bazı tuhaflıklar olduğu dikkati çekmektedir. Bunlardan bir tanesi, adayların -kendilerinden daha önce istenmiş olan- CV’lerinin, yani akademik geçmişlerinin gözardı edilmesi ve sadece politikacıların yaptığı mülakatın esas alınmış olmasıdır.

Sürecin sonunda Asamble Başkanlığı’nın listeyi seçime sunmayıp geri göndermesi de gariptir. Türk hükümetinin aday belirleme yönteminden duyulan rahatsızlığı göstermesi bakımından, bu aynı zamanda diplomatik bir manevradır da.

Esasen, mulakat esnasında üç adaya da ilk önce Türkiye’nin aday belirleme usulünü adil bulup bulmadıklarının sorulması, ilgili Komite üyelerinin daha önceden bu yönde ‘uyarılmış’ olduklarının olduğu kadar, Türk adaylarla yapılan mülakatın neredeyse göstermelik olduğunun da kanıtıdır. Bu arada, daha mülakatın başında böyle bir soruyla karşılaşan adayın nasıl bir psikoloji içine gireceğini de tasavvur edebilirsiniz.

Bu sürecin öncesinde ve sonrasında ortaya çıkan bilgiler Türkiye’nin listesinin geri gönderilmesine mulakattan önce karar verilmiş olduğunu düşündürmektedir. Bu noktada, Türk Dışişleri’nin diplomatik başarısızlığı veya en azından ciddi bir ihmali gündeme gelmektedir. Buna karşılık, Parlamenter Asamble ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde listenin geri çevrilmesi yönünde girişimde bulunan ve kulis yapan -gerek politik gerekse poitik olmayan- aktörlerin Türkiye’nin aleyhine olarak elde ettikleri başarıyı da teslim etmek gerek.

Bu mülakat çok önemli bir şeyi daha göstermiştir: Avrupalı politikacılar ‘insan hakları’ deyince, bu konudaki felsefi-teorik birikimi ve temel hukuki ilke ve kavramları değil fakat AİHM’in kararlarının toplamını anlıyorlar. Yani, aradıkları kriter uluslararası insan hakları yargıçlığından çok, bu gibi yargıçlara malzeme toplayacak yardımcı-teknisyenler (‘raportorler’ diyelim) için uygun düşüyor.

Başka bir ifadeyle, siz eğer Avrupa Mahkemesi’nin içtihadından cok insan hakları teorisine odaklanmış iseniz, size Strasbourg’da yer yok. Oysa, Mahkemenin, zaten herkesin internetten bulup okuyabileceği kendi kararlarını ezberlemiş teknisyenlere değil, fakat teorik perspektifiyle bazı konularda kendisinin ufkunu genişletebilecek insan hakları teorisyenlerine ihtiyacı var. Şöyle de diyebilirim: Avrupa Mahkemesi’nin ihtiyacı, kendi içinde sadece muvafıkları değil fakat aynı zamanda muhalifleri de barındırmaktır.

Avrupa Mahkemesi’nin Türkiye’nin insan hakları sorununa ‘oryantalist’ gözle bakmayan yargıçlara ihtiyacı var. Mustafa Erdoğan’ın bunlardan biri olmayacağı anlaşılmıştır. Ama Türk hükümeti yeni adaylarını belirlerken bu noktaya dikkat etmeli ve Strasbourg’a kesinlikle statüko sözcüsü olacak ‘tuzu kuru’ adamları değil, fakat Türkiye’nin mazlum ve mağdurlarıyla hemhal olabilen ‘meselesi olan’ kişileri göndermeye çalışmalıdır.

 



Bu haber 276 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,391 µs