En Sıcak Konular

Messeger bayramlar: Bu bayram böyle geçmesin!

12 Ekim 2007 09:16 tsi
Messeger bayramlar: Bu bayram böyle geçmesin! Siz bakmayın akşam haberlerinin söylediklerine, eskisi kadar kalabalık değil metropollerin otobüs garları... Daha yalnız bayramların yaşandığı bilgi çağında bir msn kutucuğu desteği ile onlarca yıllık hasretleri tek tıkla silivermek mümkün.

Şems Şeyma Sözcü’nün yazısı

Messenger bayramlar

Süt beyazı keten-fırfırlı elbisesinin altına giydiği kısa dantelli çoraplarını bir nergis bahçesine çeviren allı pullu kırmızının en masumundan giydiği pabuçları ile etekliğini sağa sola savuran bir çocuk gelir bir sabah kapınıza... Sarı uzun saçlarını sabahın erken saatlerinde tepesinden toplayınca annesi beyaz tenindeki üzüm gözlerine geceden söküp aldığı yıldızlar dolar, annesinin saçları ile işi bittiğinde dudaklarına konan küçücük serçeler bir anda havalanıverir bayram sevinci ile... Koşturur küçük kız kendisinden beklenmeyecek serilikte hemen tutuşuverir ellerinize mahcubiyetinden gram eksiltmeden, hep zariftir ya, sizden alacağı en janjanlı ambalajlı şekerin hayalini kurarken de hep zariftir... Günün ilerleyen saatinde gidilen misafirliklerde cici kızımız çıkaracak nevalesinde ne varsa akranları ile bir bir yarıştıracaktır o yaşta sahip olduğu tek servetini...

Çocukluk anılarımızdan sızan verilerde gösteriyor ki, toplanılan şekerler ayaküstü yenilmez usüle aykırıdır akşam günün bilançosu çıkarılır, yapılan sayımlar sonucu en fazla şeker toplayanın havasından geçilmez olur. Yaşayan bilir cinsinden bambaşka ritüellerdir yani.
 Doğrudur, şeker toplar çocuklar bu bayramda, harçlık da... O zaman neden "harçlık bayramı, para bayramı" demeyiz de "şeker bayramı" diye anılır bu dinsel şölen...

Bayram deyince son yıllarda  hepimizin zihnine satış trendini iyice düşürmüş şeker firmasının bu bayram için salt ticari kaygılarla hazırladığı reklam filmindeki kız çocuğu gelir de peki "Bayramlar kime gelir esasında?". Gelen bayramın adı Şevval ayı olmasına karşın  her şeyden önce "Ramazan Bayramı"dır hiç şüphesiz, zaten "şeker bayramı" tamlamasını o reklamlarında küçük kızın yanı sıra, huzurevindeki yaşlı hanım teyze, bey amcayı kullanan şeker markasının kullandığı görülür, ha bir de unutmadan fiyatlarını bayram(!) dolayısı ile neredeyse yarıya çeken o hava yolları firmasının... "Nerede o eski bayramlar?" a cevaben... Büyüyünce içi boşaldı belki de bayramların; biz büyüdük, kirlendi dünya. Ya da bize öyle gelmeye başladı.. Artık "nerede eski bayramlar" lafını çok sık tekrar eder olduk. Ama bir taraftan da yeni bayramlarımızı oluşturduk özenle hatta riyakarca...

Ramazan Kuran ayı ise Bayram da Kuran Bayramı olmalıdır düz mantıkla, otuz gün oruç tutmuş bir insanın bayramda yapmak istediği şey elbetteki bir tura çıkmak veya tatil yapmak değildir. O yüzden her şeyi ticari açıdan ele alan turizm firmaları, bayramda çalışma hayatının "tatil" olmasından yararlanmak isteyen müşterileri çekebilmek için işte bu "şeker bayramı" kavramına yapışıp kalmışlardır. Bayramda tatlı yenmesi, çikolata ikram edilmesi gibi ikinci üçüncü derecedeki ayrıntılar yüzünden 1400 yıllık bayramın adını değiştirmek, herhalde akla gelebilecek en son ihtimaldir. Ne acıdır ki bayramlar giderek plastikleşmeye yüz tutmuştur, şeker tadı dahi vermemektedir.

İşte yeni icat ettiğimiz bu Şekersel Bayramlarımızda artık daha yalnız, daha mutsuzuz, bu konsensüsü sağlamak için teknolojiden ciddi bir yardım aldığımız gerçeğini de unutmamak gerek. Yaşadığımız sürece adım adım bakıldığında cep telefonlarının icadı ile bir süre sonra işin kolaycılığının da farkına vararak; sıla-i rahim yerine, msj-ı rahim  seviyesine ulaştık. Bayram sabahı elimize ulaşan kafiye düzenini, kelime akışlarını en gözümüze kestirdiğimiz 250 karakterli (sanki kişilik analizi) üç, beş cümlelik hatır gönül alma hadisesini son model cep telefonlarımızdan sevdiklerimize uçuruveriyoruz artık. Böylelikle el öpme sorumluluğuna, dua alma talihini değişiverdik... Belirli gün ve haftalar tablosu içerisinde tarihi aylar öncesinden iri punto ile yazılmış olan "Bayram" ibaresine göre program yapan aramızda dünyalığı olanlarımız atlayıp en münasip uçak seferine ellerine 3 günlük tatil için hazırladıkları valizleri yanında, dinlendirmek için koltuk altlarına sıkıştırdıkları kafaları ile soluğu kışın ortasında Akdenizde, yazdan kalma günlerde ise şöyle gözlerden uzak asude bir kayak, kaydırak merkezinde alır oldu...

Bayramı tatil edinenler kadar -en azından madden- şanslı değildi elbet bu memleketin yüzde epeyi, onları düşünmeden olur muydu? Televizyonun icadı ile onlar için steril bir bayram atmosferi hazırlanır dururdu hep zaten, önce devlet eli ile bayramların nasıl olacağının resmi, resmi yetkililerce çizilmiş, renkli ve özel olanın piyasaya çıkması ile bu iş daha cafcaflı, daha afilli, daha eğlenceli bir hal alır olmuştu... Uzaktan kumandanın tek dokunuşu ile bizler için ennn özelinden hazırlanmış, az sonra devam edecek bol şamata, bol gırgır bayramlara layık(!) ennn bir kamu yararına dolgu programlarımız oldu. Allah aşkına ayaklarımızı uzatmanın rahatlığında pijamalarımızla bu bayram coşkusunu başka ne sunabilirdi ki böylesine?

Hem siz bakmayın akşam haberlerinin söylediklerine, eskisi kadar kalabalık değil metropollerin otobüs garları, insanlar hınca hınç bilet kuyruklarında da beklemiyor artık... Daha yalnız bayramların yaşandığı bilgi çağında bir msn kutucuğu desteği ile onlarca yıllık hasretleri tek tıkla silivermek mümkün. Ama televizyondan, cep mesajlara kamil bir geçiş yapan yeni bayramlarımıza da bu yakışırdı doğrusu... Şimdilerde sesli ve görüntülü de olan internet ortamlarının messenger bayramlarında el öpmeler, bayram misafirlikleri, hatta kabristan ziyaretleri bile yapılabilmesi hayal olmasa gerek...

Yine de siz aldırmayın bu satırlara, özeleştiri kabilinden bir felaketler silsilesi deyip geçseniz de olur tabii. Yılda iki kez de olsa gidilen o mübarek vakitlerde kılınan vacip namazların kabul olunması ile beraber, üzerinde mahcup şeker tavrı ile o süt beyazı keten elbiseli, üzüm gözlü, sarı saçlı kız çocuğu çalsın kapınızı, verdiğiniz birkaç liralık harçlığın onun serçeciklerine ne kadar iyi geldiğine şahit olun, eşsiz üç günde ev yapımı baklavalarınızdan ikram edin sizi ziyarete gelen eşe dosta, acizane temenni niyetine işte ihmal edilmiş eski, belki uzun süredir küs kalınan yakın uzak, akraba görüp gönül alın ilk adımı atan olun, ya da boşverin; şifrenizi kullanıcı adını kaydettiğiniz, hızlı başlattaki msn listenize bir takılın.. Ramazanı Ramazan gibi yaşayanlar için Bayram tadında bayramlar olsun.

Bu yazı Anadolu Gençlik Dergisi’nin Ekim sayısında yayınlanmıştır



Bu haber 425 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    4,178 µs