En Sıcak Konular

Ardıç'tan Günay'a rica mektubu..

11 Ekim 2007 14:25 tsi
Ardıç'tan Günay'a rica mektubu.. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a bir mektup yazarak iki ricada bulunan Akşam yazarı Engin Ardıç, hükümete yağcılık yapmadığına yemin ediyor. Ardıç'ın Tüm İstanbulluları ilgilendiren ricaları ise gerçekten önemli..

Engin Ardıç/ Akşam

Kültür Bakanına Mektup

Sayın Ertuğrul Günay,

Gözüm üzerinizde, ne yapacaksınız diye merakla bekliyorum.

Daha çok da, “basında size ne gibi pislikler yapacaklar” diye bakıyorum.

Eh, “eski bir solcu” olduğunuz için pek bulaşamıyorlar; “satıldı” diyecekler ama alacakları yanıttan korkuyorlar, dilleri varmıyor (seçimden önce size “zıt koşulan”, ters yönde “muadiliniz” olarak gösterilen bir başkası, gereksiz havalara girip havasını alan sevgili kardeşim İlhan Kesici unutuldu gitti bile, belki Deniz Baykal da onu “gölge bakan” yapmıştır, hani İngiltere’de var ya...)

Üstelik Atilla Koç’a beş yıl boyunca yaptıkları gibi sizinle dalga da geçemiyorlar.

Velhasıl, işleri zor.

Peki sizin işiniz kolay mı acaba?

Sayın Günay, bendeniz elbette gazete köşesinden memleket yöneten serserilerden değilim. Size “şunu şöyle yap, bunu böyle yap” demem. İcraatınıza bakarız, ona göre değerlendiririz, olumlu ya da olumsuz, şimdiden bilemem.

Sol cenahtan birtakım eski kırıklarınız, özellikle de sinemacı ve tiyatrocular, sizden para koparıp “12 Eylül filmi” yapmak ya da metreslerine cip almak için (eskiden kürk alınırdı ama küresel ısınma var) kapınızı aşındırmaya başlamışlardır, sizin tasarrufunuzdadır, o işe de karışamam.

Size ne politika yolu göstermek bana düşer, ne de stratejik ya da taktik önerilerde bulunmak.

Ancak... İki küçük ricam var.

Bu memlekette eşek başı olmadığım için bu ricalarda bulunmak cüretini gösteriyorum.

Birincisi: “Büyük Topkapı projesini” lütfen öldürmeyiniz. “Dincilerin önerisiydi” diye rafa kaldırmayınız. Bu konuda basında size yapılacak her türlü baskıya ve gizli ya da açık itliğe kulaklarınızı tıkayınız.

Topkapı Sarayı eski görkemine kavuşsun. Yokolmuş olan kıyı köşkleri yeniden yapılsınlar. Merhum Çelik Gülersoy’un bizlere yadigârı olan o inci gibi Soğukçeşme Sokağı hariç, sur dibi asalaklardan temizlensin. Altında gizli geçit mi, Bizans definesi mi her ne gizli halt varsa var, yeter artık, jandarma da Cankurtaran ve Ahırkapı sırtlarını boşaltsın... Gülhane Parkı bugünkü sevimsiz suratından, itici kuruluğundan kurtarılıp yeniden saray bünyesine alınsın, Hasbahçe olsun. (Hasbahçe kavramıyla dalga geçecek uyuz amigolara kulak asmayın.) Sirkeci Garı kültür merkezi, sergi salonu olsun, motorlu taşıt trafiği yeraltına alınsın, tren istasyonu Kazlıçeşme’ye atılıp Topkapı’nın “dünyanın bahçesinden tren geçen tek sarayı” olma kepazeliği sona ersin...

Belki daha sonra sıra, “dünyanın dibine futbol stadyumu yapılmış tek sarayı olma” boyunduruğunu altmış yıldır taşıyan bir başka sarayı kurtarmaya da gelir.

Çünkü herifçioğlu, “Özal yaptırdığı için” Swissotel’den rahatsız oluyor ama “İnönü yaptırdığı için” stadyumdan rahatsız olmuyor!

İkinci ricam: Anadoluhisarı projesinden vazgeçmeyiniz. Yıkılmış olan sur kesimleri yeniden yapılsın, kıyı trafiği alt geçide sokulsun, hisarın “içi doldurulsun”, turistik eşya satıcıları, kitapçılar, lokantalar, kafeteryalar kurulsun. Hem onun hem de Rumelihisarı’nın burçlarına, 1958 restorasyonunda ne hikmetse hiç akla gelmemiş olan “orijinal şapkaları”, hani şu “sivri ortaçağ külahları” giydirilsin.

Göreceksiniz ne kadar güzel, ne görkemli olacak... Kurşun kaplama da yapabilirsiniz, Fransa’dan “arduvaz” da getirtebilirsiniz, çok şık durur.

Bir proje çizdirip bakınız, isterseniz bir maket yaptırınız, bana hak vereceksiniz.

Elbette Yedikule de aynı anlayışla elden geçirilmelidir. Hatta, şehir surları bile!

Avrupa’ya her gittiğimde eloğlunun şatolarına bakıp bakıp hayran kalmaktan bıktım, kendi atalarımın şatolarıyla övünmek istiyorum!

Ne önemsiz bir yazı oldu değil mi, içinde terör yok, dolar yok, türban yok, Malezya yok, mahalle yok, karı kız da yok.

* * *

Sevgili dostlarım ve de sevgili düşmanlarım, bir “bayram izni” rica edeceğim...

Yıllardır unuttuğumuz, şu “normal insanlar” gibi “bayramda çalışmamak, gezip tozmak” nasıl oluyormuş, bir de biz hatırlayalım yahu!

Sizlerle bu sayfada 17 Ekim Çarşamba günü yeniden buluşacağız.

Basın amigoları kızacaklar ama, bayramınız mübarek olsun! Vallahi billahi hükümete yağ çekmedim.



Bu haber 338 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,638 µs