En Sıcak Konular

Özel Harp Dairesi'nin silah deposu kayboldu

10 Ekim 2007 09:34 tsi
Özel Harp Dairesi'nin silah deposu kayboldu Fırtınalı 70'li yıllarda Özel Harp'in Başkanlığını yapan Orgeneral Kemal Yamak ilk kez konuştu: Özel Harp Dairesi'nin Karadeniz'de bulunan silah deposu heyelan nedeniyle kayboldu. Kızıldere'yle bizim bir ilgimiz olmadı

Özel Harp Dairesi yazı dizisinin birinci bölümü için tıklayınız

Özel Harp Dairesi yazı dizisinin ikinci bölümü için tıklayınız

1978 yılının Mart ayında Türkiye her gün yeni bir cinayet ve katliam haberiyle sarsılırken Ankara'nın gündeminde Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın görev süresinin doluyor olmasıyla ilgili tartışmalar vardı. Kamuoyunun beklentisi Sancar'ın görev süresinin uzatılacağı yönündeydi. İşte tam bu sırada Bülent Ecevit, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Kenan Evren'in ismini yeni Genelkurmay Başkanı olarak telaffuz etti. Evren, bir yıl önce Ege Ordu Komutanlığı'ndan sürpriz bir şekilde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmıştı. Ecevit'in ısrarı üzerine Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk kararnameyi imzaladı ve Evren 7 Mart 1978 günü Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturdu. Ecevit'in Evren'den ilk talebi, Kontrgerilla faaliyetlerinin hemen durdurulmasıydı. Hatta Ecevit'in, Evren'i Kontrgerilla'nın sivil unsurlarını dağıtmak ve Daire'nin faaliyetlerini kontrol altına almak şartıyla Genelkurmay Başkanı yaptığı konuşuluyordu. Ecevit, Evren'le yaptığı görüşmeyi 1990 yılında şöyle anlatacaktı: "Özel Harp Dairesi'nin demokratik hukuk devleti kurallarına ve açık rejime uygun çalışması gerektiğini söyledim. Kenan Evren kaygılarımı paylaştığını söyledi ve isteklerimi yerine getireceği sözünü verdi."

KONTRGERİLLAYI DAĞITMA ŞARTI

Evren o nedenle hemen Özel Harp Dairesiyle ilgili bir inceleme başlattı. Bunun için üst düzey askerlerden oluşan bir heyet oluşturdu. Bu heyet Özel Harp Dairesi'nin tüm kayıtlarını inceledi, silah depolarını tek tek kontrol etti. İncelemenin sonunda Özel Harp Dairesi'nin olası Sovyet işgaline karşı Trabzon'da dağlık arazide toprağa gömdüğü silah deposunun kayıp olduğunu ortaya çıkardı. Kayıtlarda silah deposu olarak gözüken yerde tek bir silah bile yoktu. Özel Harp Dairesi'nden gelen yanıt hayli ilginçti: "Silah deposu heyelan nedeniyle kayboldu!" Özel Harp, silah deposunun kayıp tarihini 1970 yılı olarak gösterdi. O dönemde Özel Harp Dairesi Başkanı Tümgeneral Cihat Akyol, Kurmay Başkanı ise Kemal Yamak'tı.

'EVET SİLAH DEPOSU KAYIP'

Sonrada Özel Harp Dairesi Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapan emekli Orgeneral Kemal Yamak, SABAH'a yaptığı açıklamada, Kenan Evren'in Özel Harp Dairesi hakkında inceleme yaptırdığını ve bu incelemede Karadeniz'de bir silah deposunun kaybedildiğinin tespit edildiğini doğruladı. Yamak şöyle dedi: "Kenan Evren, bir orgeneralin de yeraldığı bir heyet gönderdi. Her şeyi incelediler. Silahlar toprağa gömülüydü. Heyelan olunca da kayboldu ve bulamadık. Ama bunun tutulmuş zabıtları vardır. Silahlar çok aranmış ama bulunamamış. Ama kayıp silah deposu öyle yüzlerle veya binlerle silahtan ibaret değildi. 8- 10 silahtı. Bütün bunların zabıtları var" dedi. Yamak'ın silah depolarında az sayıda silah bulunduğu iddiası, Avrupa'daki Gladio benzeri örgütler konusundaki araştırmalarıyla tanınan İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Güvenlik Araştırmaları Uzmanı Dr. Daniele Ganser'in gözlemleriyle çeleşiyor. Genser'e göre tüm Gladio örgütlerinin silah depoları standart silah ve mühimmatlardan oluşuyor. Yamak, SABAH'a Özel Harp Dairesi'nin, Mahir Çayan liderliğindeki militanların öldürüldüğü Kızıldere operasyonuyla ilgisi olduğu iddialarını da yalanladı. Yamak, "Kızıldere'de Özel Harp Dairesi yoktu. Ankara'da özel bir ekip gönderildi ama Daire'den değillerdi." dedi.

"Özal, Emeç cinayeti için 'farklı' dedi"

GAZETECİ- yazar Cengiz Çandar, Çetin Emeç'in kardeşi Leyla Tavşanoğlu'nun SABAH'ta yayınlanan "Turgut Özal da Cengiz Çandar'a 'Çetin'in öldürülmesinin diğer cinayetlerden farklı' demiş" sözlerini doğruladı. Çandar, eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal ile aralarındaki konuşmayı anlattı: "O dönemde bana yönelik bir tehdit vardı. Özal bunu duymuş. 'Nedir bu olay, şüphelendiğin bir yerler var mı" diye sordu. Ben de Türkiye'yi istikrarsızlaşmaya götüren cinayetlerin arkasında kim varsa onların olduğunu söyledim. O dönemde de Hiram Abas cinayeti yaşanmıştı. Turgut Özal da bana, bu cinayetler ile gazeteci Çetin Emeç cinayetinin aynı olmadığını söyledi. Herhalde elinde belli bilgiler vardı. Ama konuşmamızda Özel Harp Dairesi'nin adı geçmedi."

Bilge Emeç: Eşimi Özel Harp değil İslami Hareket Terör Örgütü öldürdü

1990 yılında suikaste kurban giden gazeteci Çetin Emeç'in eşi Bilge Emeç, eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'in, Çetin Emeç cinayetiyle ilgili SABAH'ta yayınlanan iddialarına yanıt verdi. "17 yıl sonra gelen bakan itirafı" manşetiyle verilen haberde Güneş'in, Çetin Emeç'i Özel Harp'in öldürdüğünü ima etmesinin kendisini ve çocuklarını derinden üzdüğünü belirten Bilge Emeç, açıklamasında şöyle dedi: "Yargıtay'ın da onayladığı kararla, eşimi komşu bir ülkede eğitim almış ve oradaki güçlerce yönlendirilmiş radikal dinci İslami Hareket Terör Örgütü militanlarının öldürdüğü kesinleşmiştir. Eşim merhum Çetin Emeç'in İslami Hareket Terör Örgütü tarafından öldürülmesinden önce uzunca bir süredir gerek evden gerekse gazeteden telefonla aranarak ölümle tehdit edildiği, hepimizin ve bu olayla ilgili araştırmaları yürütenler tarafından bilinmektedir. Diğer taraftan, konuyla ilgili tüm deliller, itiraflar ve katillerin evimizin karşısında ev tutarak, aylarca istihbarat çalışması yaptıklarına dair belgeler, dava dosyasında mevcuttur. Teröristler yargı sürecinin sonunda ağır hapis cezalarına çarptırılmışlardır."

SKANDAL RÖVANŞI MI?

Bilge Emeç, yaptığı açıklamada Hasan Gehmi Güneş'in yıllar sonra bu iddiayı dile getirmesinin nedenini düşünürken, Güneş'in İçişleri Bakanı olduğu dönemde Çetin Emeç'in Hafta Sonu gazetesini yönettiğine dikkat çekti ve Güneş'in, Aynur Aydan adlı bir film oyuncusuyla yaşadığı aşk skandalını ortaya çıkarmış olduğunu hatırladığını söyledi. Bilge Emeç, "Güneş'in SABAH'ta yayınlanan mesnetsiz iddiasının yıllar sonra bir rövanş alma duygusundan kaynaklanmamış olmasını dileriz" dedi. Emeç açıklamasına şöyle devam etti: "Diğer taraftan bölücü teröre peşpeşe şehitler verdiğimiz şu acılı günlerde gündeme gelen bu mesnetsiz iddianın, Özel Harp Dairesi üstünden, dolaylı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'ni de içine alması ve yıpratmaya yönelik olması, üzüntümüzü daha da büyütmüştür."

Çetin Altan: Amerikalı general zafer kazanmış gibi bakıyordu

ÖZEL Harp Dairesi Türkiye'nin gündemine ilk kez 12 Mart 1971 darbesinde, aydınlara yönelik kontrgerilla sorgulamalarıyla geldi. Çetin Altan, İlhan Selçuk, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal, Doğan Avcıoğlu, Talat Turhan, Azra Erhat, Celil Gürkan, Adnan Çakmak gibi aydınların aralarında bulunduğu yüzlerce kişi İstanbul'da Ziverbey Köşkü'nde ve Selimiye'de Kontrgerilla tarafından sorgulandı. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün, daha sonra "Kadıköy'deki Ziverbey Köşkü'nü kontrgerilla örgütüne özel olarak hazırlattım" dedi. O denemde sorgulananlardan biri, gazeteci Çetin Altan'dı. Altan, sorguya alındığı Selimiye Kışlası'nda yaşadıklarını SABAH'a şöyle anlattı: "Beni götürüp işkence odasına koydular. Kapısında sorgu odası yazıyordu. Kimse bilmiyordu nereye götürdüklerini. Çocuklarım idam edildiğimi sanmışlar. İlk önce işkence sesleri dinletiyorlardı. Ardından dipçiklerle vurmaya geliyorlardı. Gündüz ise hiçbir şey olmamış gibi Albaylar benimle sohbete geliyordu. Psikolojik işkence olsun diye, birgün beni idama götürüyorlarmış gibi yaptılar. Faik Türün ile Amerikalı bir general Selimiye Kışlası'nın koridorunda birlikte dolaşıyordu. Amerikalı ve Türün bana yan gözle, sanki büyük bir zafer kazanmışlar gibi bakıyorlardı... Faik Türün ve benzerleri için 'Lanetliler Bahçesi' diye bir yer yapıp, adlarını siyah taşlar üzerine beyaz harflerle yazmalı..."



Bu haber 2,804 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,671 µs