En Sıcak Konular

Davete icap lazım ama Fil’in yanlış yerini tutmadıysanız!?

8 Ekim 2007 17:59 tsi
Herkes Kuzey Irak ve PKK sorununu, körlerin Fil tarifi gibi tuttuğu yere göre yapıyor. Üstelik anlaşıldığı kadarı ile herkes filin “yanlış” bir yerini tutuyor. 13 askerimizin şehit olduğu terör eylemi, işi “sözün bittiği noktaya” g

Biz Kuzey Irak’a girmesine gireriz. Askeri açıdan da bir halt olmaz. Yeter ki sonuçları başkasına yaramasın. Daha doğrusu, “gel gel” yapanların gerekçesini bilmek lazım.

Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesinin “kimilerine göre” tek makul açıklaması, ABD’nin çekilmesinden sonra Tahran’ın yerine Ankara’nın bölgeye de-plase olması.

Türkiye normal şartlar altında “bu numarayı yutmayacağından, şartları değiştirmek gerekiyor.

“Bıçağı kemiğe dayamak”.

Yani, Genelkurmay Başkanı’nın eşinin gözyaşları içinde hastaneye kaldırıldığı bir zamanda, önce sivilleri ardından da askerleri kanlı pusulara düşürmek.

Ama bu daha soğanın ilk zarı. İlk ve en son. “Çekirdeğe” kadar da hayli yol var. Tersi teori ise bugüne kadar ABD ve İsrail’in bölgede bir Kürt devleti kurmaya çalıştığı, bu yüzden Kuzey Irak’a Türk müdehalesini “zinhar” istemediğini söylüyordu.

Görüldüğü gibi “en popüler ve ilk yaklaşımlar” birbiriyle çelişiyor! Çeliştiği gibi, bu tür vakalarda “kimin işine gelir” sorusunun eksiksiz bir yanıtı da olmuyor. O halde çözüm çatısını bir üst kata kurmak gerekiyor.

PKK ve Kuzey Irak probleminin kızıştırılmasına ek olarak, kısa süre sonra ABD Kongresi’nin önüne gelecek sözde Ermeni yasa tasarını da gösterenler var. Bu ikisinin İran’a karşı, daha doğrusu iki ülke işbirliğine karşı Türkiye’yi dize getirme hamlesi olarak değerlendirenler de mevcut.

Bu yaklaşımın bir benzerini bugün “iyibilgi”de de okudunuz. Ermeni tasarısının geçmeyeceğini açık biçimde söyleyenler genellikle “rutin alışkanlıklar” üzerinden okuma yapanlar.

Yani “bugüne kadar geçmedi, bundan sonra da geçmez” diyenler. Ama aynı sorunun sahipleri, “madem öyle neden ikide bir önümüze getiriliyor” demiyor. Getiriliyor çünkü bir şey isteniyor.

Geçip geçmemesi bir yana, Türkiye’nin de bu sefer ve daha bugün kendi kozlarını açtığı unutuluyor. Yani Ankara, “bunlar hep getirir, getirsinler bakalım” demiyor.

Bu da meselenin bir başka okuması. Şimdi bir üst kada daha çıkalım. Bu iç politika ile bağlantılı. Kısa vadeli gezmiş ve halihazır, AKP’ye yönelik, daha doğrusu AKP’ye omuz veren “zeminlere” yönelik bir gelişimin olduğunu gösteriyor.

Örnek çok. Şerif Mardin’in sansasyonel açıklamaları, efsanevi Prof. Vamık Volkan’ın Türkiye çıkarmasında dillendirdikleri, bazı dergilerin saçma sapan, Atatürk’ün sınıflardan indirilmiş portrelerinin öğrencilerin ayaklarında gösterilmesi, libarellerin, islamcıların, kemalistlerin, ulusalcıların, futbol 11’leri şeklinde ve sanki politik hedef haline getirilir biçimde isim isim sınıflandırılması vs.

Oylar eve döner mi?

Yorulmadıysanız bir üst kata daha çıkalım. Peki bunların terörist PKK ve Kuzey Irak’la ilgisi ne? Olmaz mı? Hem de çok.

AKP’nin özellikle yeni ve hızla gelişen “orta anadolu veya klasik söylemle İslamcı sermaye” ile cemaat-tarikat ilişkilerindan aldığı destekten çekinmeye başlayan Batı’nın , “destekledik ama işin tadı mı kaçıyor” havası bulunuyor.

Peki yine alakası ne? Şu… Yavaş yavaş referanduma ısınıyoruz ama asıl kritik nokta “yerel seçimler”. Bir Türkiye “seçim klasiği” olarak AKP’nin en az genel seçimlerdeki performansı çıkarması bekleniyor. Mahalli seçimlerde iktidar kazanır düsturundan da hareketle.

Şimdi burada Başbakan Erdoğan’ın parti teşkilatına yönelik talimatlarını anımsayalım. Başta Diyarbakır olmaz üzere tüm Güneydoğu AKP’nin asıl ve temel seçim hedefiini oluşturuyor.

Bu mantıklı bir süreç. Zira genel seçimler bölgenin DTP’den uzaklaşmak üzere olduğunun, hatta hallice uzaklaştığının işaretlerini de verdi. Mahalli seçimler ise bu bağlamda-belki Batı bakışı ile demek lazım-daha da önemli.

Bir kat daha çıkıyoruz… Eğer Türkiye, Kuzey Irak’a girerse bu Mahalli Seçimleri bölgede nasıl etkiler? Güzel bir soru ve yanıtını vermiyoruz. İşte bu katta, Türkiye’nin rak’a girmesinin a”rzu edilmesinin bununla ilgisi nedir diye düşünebiliriz.

İşte bu durumda bölgenin AKP’ye kayan oylarının nereye gideceği de çok kritik bir soru haline gelir. Eğer “evine döner” diyenlerdenseniz-doğrudur değildir ayrı konu-işte o zaman PKK’nın eylemlerinin ardında açık biçimde Batılı ülkeleri ve istihbarat servislerini elinizle koymuş gibi bulabilirsiniz! Böylece “davet” de anlam kazanır.

Daha ne kadar çıkacağız diyenler olabilir. Daha çok kat var. Öyle ki “dini” varyasyonları da mevcut bu işin, “hafıza-hız” kavgası da, hatta “yeni ama suni yaşam” da! Ama “kalbi” fazla zorlamayalım.



Bu haber 1,359 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,746 µs