En Sıcak Konular

Postacı: PKK, zarf: Ermeni tasarısı, mazruf Kuzey Irak!

8 Ekim 2007 12:25 tsi
Postacı: PKK, zarf: Ermeni tasarısı, mazruf Kuzey Irak! Diplomasi de talepler “tasarının geçmesini istemiyorsanız şunu yapın veya yapmayın” biçiminde söylenemediğinden, ancak “adres” gösterilebiliyor. O adresi taşıyan pusula ise terörist PKK! Adresi gösteriyor. Irak. Bunun sağlaması da

Her iki eylem de, yani hem kısa süre önce 12 sivilin bir minibüs içinde katledilmesi ve hem de dün (07.09.2007) 13 askerimizin pusuya düşürülmesi, terörist PKK’nın son 6 yılın en kanlı eylemleri listesinde önemli yere sahip olacaklar.

Nasıl ve niçin? Bu iki sorunun en yalın yanıtlarından biri, bölgede terör örgütüne yönelik olarak sürdürülen çaplı bir askeri operasyona gösterilen “can havli”.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hemen her yıl gerçekçekleştirdiği ve terör örgütünün Kış’a girmeden hazırlık yapmasını, Kuzey Irak geçişlerini engellemeyi ve lojistik desteğini kısıtlamayı tasarlayan bu operasyon anlışılıyor ki, örgütün canını hayli yakmış görünüyor.

Uzun süreli ve geniş birliklerin katılımı ile sürdürülen operasyonun sonuçları konusunda bir duyarsızlık var. O da şu; operasyon süresince hemen her gün bölgeden üç-beş teröristin ölü ele geçirildiği haberleri küçük sütunlara sığdırılıyor ve vakay-i adiyeden sayılıyor.

Ama genel toplama bakıldığında yıkıcı bir etkisi olduğu anlaşılıyor operasyonun. Ele geçirmeler bir yana, örgütün silah ve lojistik kaynaklarına da derin darbeler mevcut. Bu o anda ele geçirilen terörisler kadar kısa vadede destekten kalacak diğer teröristlerin de zora düşeceği mesajını veriyor.

Aslında son vakada da bunun izlerini görmek mümkün. 13 askerimizi yitirdiğimiz olayda da opeasyondan dönenlerin “gerisini” koruyan, “artçı” birliklerimizin pusuya düşürüldüğü anlaşılıyor.

İlk açık bilgiler doğruysa, operasyonun hedefi minibüs saldırısına karışan teröristlerin bulunması. Hedefe de yaklaşılmış olduğu belli.

Şimdi yaşanacak olan takibin devam ettirilmesi. Bölgedeki uzman birimler bu türden eylemlere “reaksiyon” konusunda oldukça tecrübeli. Anlık refleksler planlı yanıtlara dönüştürülmüş durumda.

Eğer standart sürdürülürse 13 şehidimizin katilleri-en azından bir kısmı-48 saat içinde bertaraf edilecek demek. Çünkü geçmiş olaylar bu vakaların benzerleriyle dolu. Zira “eylem”, örgütün kendisini göstermesi anlamına da geliyor.

Böylece kısa süre ve yüksek sayıda asker kullanılarak, “geniş” tutulan bir çember hızla ve ezici ateş gücü ile daraltılıyor. Gerisi zaman meselesi.

Teknik başka siyaset başka!

Bu, işin askeri teknik yönü ve bir anlamda azma eğilimleri gösteren örgütün son iki eyleminin kısmi gerekçesi.

Ancak bir de işin siyasi yönü var ve bu yön sadece Türkiye ile ilgili değil. Zaten, insanın “ciğerini sızlatan” şehitlerin dışında konunun en tatsız yönü de burası.

Örgütün, “maşa, piyon, tetikçi” olarak kullanıldığı yönündeki genel kabülden başka, dönemlik çıkışlarının da bu imbikten damıtılması gerekiyor.

Uluslararası konjonktürün Türkiye açısından en sızlandığı konu Tahran ve Ankara arasındaki yakınlaşma. Batılı çevreler huysuzluklarının gerekçesi olarak, zaten tecrit edilmiş, terörü destekleyen, Irak sorununu içinden çıkılmaz hale getiren, yetmezmiş gibi nükleer hırslara kapılan İran’la Türkiye’nin yakınlaşmasını gösteriyor.

Bu özellikle ABD ve İsrail için “asla” kabul edilemez bir durum. Yoksa İran’ın nükleer gelişimi ABD için önemli değil! Ama bunu söylemek önemli. Washington da İran’ın nükleer kapasitesinin Batı’yı ve bölgeyi çok rahatsız etmediğinin farkında.

İki nedeni var. Birincisi sağlam bir hava operasyonu ile Tahran’ın nükleer trendi belki 10 yıl geriye atılabilir. Yani çözümü var. Bu yüzden ABD, terörist ülke yaftasını daha çok parlatıyor.

İran devrim muhafızlarının tıpkı el Kaide gibi terörist ve yok edilmesi gereken örgüt olarak ilanı da bu yüzden. Ama bunlar da asıl rahatsızlık konusunun yanında devede kulak kalacak cinsten.

Zira asıl mesele bölgeden çekilme kararı almış ve önümüzdeki günlerde adım adım uygulama zorunluluğu bulunan-ABD iç siyasi açısından-ABD’nin bölgenin kısa vadeli geleceğinden kaygılanması.

Bu halde, Irak’ın kendilerine göre en huzurlu bölgesi olan Kuzey Irak’ın pozisyonu tehlikeye gireceği gibi-Türkiye PKK’nın İran da PJAK’ın belini kırmak için beklediğinden-Irak’ın özellikle güneyinde ama geniş olarak genelinde Şii gücün İran’a geçmesinden-zaten büyük oranda kaymış görünüyor-korkuyor.

Bölgeden ayrılmadan önce PJAK eliyle İran’ın asıl ilgi alanı dışında Kuzey’de yıpratılması ve meşgul edilmesi, etnik sorunların kaşınması, hava harekatı ile nükleer gelişimin ve İran’ın gözde koruyucaları muhafızların vurulmasının düşünülmesi hep bu nedenle.

Ancak ABD ve İsrail’in tek derdi Tahran değil. Ankara’nın da Kuzey’e yönelik girişiminden ödü kopuyor. Bu nedenle de özellikle iki konuda istim verildiği seziliyor.

İlginçtir 13 şehidimizin haberini veren bugünün gazeteleri, birbirinden bağımsız görünen iki haberi manşetlere taşımış durumdalar.

Birincisi elbette şehitlerimiz ile ilgili, ikincisi ise Türkiye’den ABD’ye giden “aba altından sopa gösterme” şeklindeki diplomasi atakları.

Bu atakların ana konusu iki istimden biri ile ilgili. ABD’deki sözde Ermeni yasa tasarısının onaylanması halinde iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl zedeleneceği anlatılıyor.

“Alışıldık” denebilir ama bu sefer neler yapılacağının 6 maddelik listesi de var. Bunlara girmiyoruz. Ama önemli olan ABD’nin Ermeni meselesini iyice ciddi bir noktaya ilk kez çekmesi ve bu yükselişin içinde bulunduğumuz 2007 yılı boyunca yapılması.

Tabii doğal olarak herkes “bu sefer ne isteyecekler?” sorusunun yanıtını arıyor. Diplomasi de talepler “tasarının geçmesini istemiyorsanız şunu yapın veya yapmayın” biçiminde söylenemediğinden, ancak “adres” gösterilebiliyor.

O adresi taşıyan pusula ise terörist PKK! Adresi gösteriyor. Irak. Bunun sağlaması da mevcut. Yukarıda bahsettiğimiz, Türkiye’nin Ermeni tasarısına gösterdiği 6 kozdan biri de şu; “Irak’a giden lojistiğinizi keseriz.” 

 

- Resim: Pandora'nın Kutusu!



Bu haber 1,626 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,779 µs