En Sıcak Konular

Hayatımız birisinin kanepesinden mi idare ediliyor?

8 Ekim 2007 12:02 tsi
Hayatımız birisinin kanepesinden mi idare ediliyor? Bu simülasyon, “Matrix”tekine benzer, insanların hayatlarının beyinlerinde yaratılan bir illüzyon olduğunun farkında olmadığı ve vücutlarının sıvı dolu fıçılarda yüzdüğü bir simülasyona benzer olabilir. Fakat Dr. Bostrom'un gerçek mefhumunda,

Oxford Üniversitesi'nde felsefeci olan Nick Bostrom ile konuşmadan önce, evrenimizin, birisinin hobisi olabileceği hiç aklıma gelmezdi.  Alemlerin ve dünyanın alim ve kadir yaratıcısını, haftasonlarını, model demiryolları yaparak geçiren ya da Sims gibi bilgisayar oyunu dünyalarını yöneten bir adamın ileri bir aşaması olarak hiç hayal etmemiştim. 

Fakat şimdi bu bana mümkün görünüyor. Aslında, Dr. Bostrom'un epeyce mantıklı varsayımını kabul ederseniz, başka birisinin bilgisayar simülasyonunda yaşadığımız, matematiksel olarak hemen hemen kesin gibi. 

Bu simülasyon, “Matrix”tekine benzer, insanların hayatlarının beyinlerinde yaratılan bir illüzyon olduğunun farkında olmadığı ve vücutlarının sıvı dolu fıçılarda yüzdüğü bir simülasyona benzer olabilir. Fakat Dr. Bostrom'un gerçek mefhumunda, etten oluşan bir vücudunuz da olmayabilir. Beyniniz, sadece bilgisayar devreleri ağı şeklinde var olabilir.  

“Matrix”teki gibi beyninizin fişini çekip, fiziksel dünyayı görmek için vücudunuzdan kurtulamazsınız. Dahası Oxford'taki İnsanlığın Geleceği Enstitüsü müdürü Dr. Bostrom tarafından kullanılan mantığı kullanmanın dışında illüzyondan ötesini göremezsiniz.  

Dr. Bostrom, teknolojik gelişmelerin, dünyadaki bütün beyinlerin işlem gücünün toplamından daha fazlasına sahip bir bilgisayar üretebileceğini varsayıyor. Ve bu insanlar ya da “insan-sonrasılar”, içlerine tam gelişmiş sanal sinir sistemleri bulunan sanal insanlar yerleştirilmiş sanal dünyalar yaratarak evrimsel tarihlerinin “soy simülasyonları”nı  çalıştırabilecekler. 

Bazı bilgisayar uzmanlarının işlem gücündeki trendlere dayanan öngörülerine göre, böyle bir bilgisayara yüzyılın ortalarına doğru sahip olacağız. Fakat Dr. Bostrom'un iddialarına göre, bunun 50 yılda ya da 5 milyon yılda gerçekleşmesi bir şeyi değiştirmez. Eğer medeniyet bu seviyeye ulaşacak kadar uzun yaşarsa ve insan-sonrasılar araştırma ya da eğlence amaçlı bu kadar çok simülasyon çalıştıracak olursa, yarattıkları soylar, gerçek soylardan kat be kat fazla olacaktır.

Bu soyların hiçbirisinin, gerçek mi ya da sanal mı olduğunu bilme şansı olmayacaktır. Fakat çok fazla sanal soy olacağından, herhangi bir birey ihtimalleri düşünerek sanal bir dünyada yaşadığının farkına varabilir. 

Çok fazla sayıda simülasyonun çalıştırıldığını farz ederseniz, matematik ve mantık acımasız olur. Fakat Dr. Bostrom'un işaret ettiğine göre bir çift alternatif varsayım da mevcut. Bunlardan biri, medeniyetin asla bu tür simülasyonlar çalıştıracak teknolojiye ulaşamayabileceğidir(belki de o seviyeye ulaşmadan kendini imha edecektir). Diğer varsayım ise, insan-sonrasıların bu tür simülasyonlar çalıştırmamaya karar vermesidir. 

Dr. Bostrom, “Bu insan-sonrası türler, eğlenmek için farklı yollara sahip olabilirler. örneğin zevk merkezlerini doğrudan uyarmak gibi” diyor ve ekliyor: “Belki de bilimsel sebepler ile bu tür simülasyonlar yapmaya ihtiyaç duymayacaklar, çünkü geçmişlerini anlamak için daha iyi usullere sahip olacaklar. Muhtemelen insanları simüle etme konusunda ahlaki engellemelere maruz kalacaklar, fakat bir şeyin ahlaki olmaması gerçekleşmeyeceği anlamına da gelmez.” 

Dr. Bostrom, bu varsayımlardan hangisinin daha olası olduğunu bilmez görünüyor, fakat hiç birinin göz ardı edilemeyeceğini düşünüyor. Kendisi, “Bana göre, yüzde 20 ihtimalle, bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyor olabiliriz” diyor. 

Bana göre ise, bu ihtimal yüzde 20'den yüksek. Bence, medeniyet, bu türden süper bilgisayarları yapabilecek kadar uzun süre yaşayacak. Ve eğer, bu bilgisayarların sahipleri, günümüzde Second Life, Sim City ve World of Warcraft gibi sanal dünyalara gömülmüş insanlar olacaksa, bu simülasyonları sadece tarihi kontrol etme şansını yakalamak için kullanıyor olabileceklerdir. Ya da kendilerine Kleopatra ya da Napolyon gibi sanal roller de vermek isteyebilirler. 

Dünyanın fütüristik bir bilgisayar delisi tarafından yönetilmesini düşünmek rahatsız edici. En azından şu klasik teolojik sorunu halledebiliriz: Nasıl olurda Tanrı dünyada bu kadar çok şeytana izin verebilir? Aynı sebepten, World of Warcraft gibi oyunlarda afetler, depremler ve savaşlar mevcut. Barış sıkıcı ahbap! 

Daha pratik bir soru şu: bir bilgisayar simülasyonunda nasıl davranılmalı? İlk tepkiniz, çok da fark etmez, nasılsa hiçbir şey gerçek değil, şeklinde olabilir. Fakat sinirsel ağlarınızın karbon yerine silikondan (ya da insan-sonrasılar ne kullanacaksa) yapılmış olması, hislerinizin daha az gerçek olacağı anlamına gelmez.  

Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden felsefeci David J. Chalmers, Dr. Bostrom'un simülasyon varsayımının şüphecilik(skepticism) için bir sebep olmadığını, sadece dünyamızın farklı bir fizik ötesi(metafiziksel) açıklaması olduğunu söylüyor. Ahşap, plastik ya da kil yerine bir bilgisayar devresinde yaratılmışsa bile, şu an her neye dokunuyorsanız (bir parça kağıt, klavye, kahve fincanı) size göre gerçektir. 

Bu dünyanın tasarımcısı, size simüle edilmiş bir ölüm sonrası armağan etse bile, yine de,  bu sanal dünyada olabildiğince uzun süre yaşamak istersiniz. Belki de, geleneksel ahlaki prensipleri izlersek, insan-sonrası tasarımcılar bu ahlaki değerleri paylaşabilir ve iyi bir insan olduğunuz için sizi mükafatlandırabilir. 

Belki de, George Mason Üniversitesi'nde ekonomist olan Robin Hanson'ın iddia ettiğine gibi, olabildiğince ilginç olmaya çalışırsınız. (Bir bilgisayar simülasyonunda hayatta kalma yöntemleri için www.nytimes.com/tierneylab sayfasını ziyaret edin.) 

Şüphesiz ki tasarımcının nasıl bir şey olacağını tahmin etmek zor. Etten ya da plastikten bir bedeni olabilir. Fakat aynı zamanda, daha ileri bir zeka formunun bilgisayarında yaşayan bir sanal varlık da olabilir. Bunun gibi, ilk simülasyonun mimarına ulaşana kadar, kat be kat simülasyonlar olabilir. İlk sümülasyonun mimarını da Baş Tasarımcı olarak adlandırabiliriz. 

Ancak belki de, Baş Tasarımcı, yarattıklarının kendi dünya simülasyonlarını çalıştırmasına izin vermeyecektir. Dr. Bostrom'un mantığına göre, bunu yapabilecek kadar akıllı olurlarsa, muhtemelen kendilerinin de simülasyon olabileceğinin farkına varabileceklerdir. Bu Baş Tasarımcı'nın keyfini kaçırmaz mı? 

Eğer simüle edilen yerleşimciler neler olduğunu anladığı için simülasyonlar durursa, bu benim Dr. Bostrom'un fikirlerini neden etrafa yaymamam gerektiğini göstermeye yeterli olur. Fakat hala bunu okuyorsanız, tahminim Baş Tasarımcı oldukça hoşgörülüdür ya da bu durumu farkettiğimizde nasıl davranacağımızı gerçekten merak etmektedir. 

Ayrıca, böyle katman katman simülasyon yaratma hususunda lojistik problemlerde olabilir. Eğer sanal dünyanın milyarlarca insanı aynı anda, milyarlarca insandan oluşan başka sanal dünya simülasyonlarını koşturacak olursa, bunu devam ettirecek yeterli bilgisayar gücü olmayabilir.

Eğer bu doğru ise, bu yüzyıl içerisinde, dünyadaki bütün insanları simüle edebilecek bir bilgisayar sahibi olabileceğimizi düşünen fütüristler için kötü haber demektir. Kendi simülasyonumuzu başlatacağız, yeni bir sanal dünya gözlemlemeyi beklerken bunun yerine (bir patlama değil, bir inilti değil ) Baş Tasarımcı'nın bilgisayarında bir hata mesajı ile dünyamız sonlanabilecek. 

Bu muhtemelen “Simülasyonu devam ettirmek için yeterli hafıza yok” şeklinde bir mesaj olacak. Fakat ben bunu oldukça basit ve bilinir bir şey olarak düşünmeyi seviyorum: “Oyun Bitti!”

(NYT, 14 Ağustos 2007, Our Lives controlled From Some Guy’s Couch, John Tierney)
Çev: ekopolitik.org



Bu haber 1,662 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,328 µs