En Sıcak Konular

Boyner'den 'demokrasi' dersi

7 Ekim 2007 10:42 tsi
Boyner'den 'demokrasi' dersi

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ümit Boyner, "Camiyle kışla arasında Türkiye tükendi. Türbanı aç demek demokrasi anlayışıma uymuyor" derken demokrasi dersi verdi:

Şelale Kadak'ın röportajı:

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, "Camiyle kışla arasında bir Türkiye tükendi. Aynı fikirde olmasanız da başkalarının hakları için de savaşmalısınız. Demokrasinin özü bu. Türkiye'ye bu konuda çok güveniyorum" dedi..

* Daha geçenlerde AB ülkelerinden birinin önemli bir ismi Türkiye laik çizgisinden saparsa, AB yolu kapanır diye bir açıklama yaptı. Sizi tedirgin etti mi bu açıklama? Laiklik önemli bir tartışma konusu. Türkiye laiklik konusunda nereye gidiyor şu anda herkes tartışıyor. Tatsız ama yapılması gereken bir tartışma sanıyorum. Herkes ibadetinde özgür olmalı ama bu başkalarının haklarını kısıtlama noktasına gelmemeli. Veya belli bir dini görüşü empoze etmek anlamına gelmemeli. Mahalle baskısına gelmek istiyorum mesela. Haklı bir tartışma diye düşünüyorum. Ben şahsen nerde durduğuma karar veremiyorum.

'TÜRBANI AÇ DEMEK UYMAZ'

* Sahi nereye daha yakın duruyorsunuz? Şöyle söyleyeyim. Bir taraftan nüfusun önemli bir parçasının türbanı olduğu için üniversiteye girememesi, evde otur denmesi benim demokrasi anlayışıma uymuyor. Aç gel demek de, diyorsun ki yani sen 18 yaşını bitirmişsin ama hala hür iradeye sahip olmadığını düşünüyorum ve başını açman lazım. O zaman üniversiteye forma giyip gidelim! Ama diğer taraftan da belli bir dini görüşün hayatımızda ne kadar etkili olacağı da ayrı bir konu. Zor bir yerdeyim. Ben de çok ortadayım.

* Olası dini bir baskıdan da korkuyorsunuz yani... Çeşitli hikâyeler duyuyoruz. Geçenlerde biri anlattı. Biri simit yerken otobüse biniyor, otobüs şoförü indiriyor, ramazanda nasıl yersin diye. Bunlara tabii münferit olay diye bakabilirsiniz. Ama daha önce bu kadar çok olay da olmuyordu. Belki de bize daha fazla batıyor.

* O zaman siz de Şerif Mardin'in kadınlara yönelik 'korkmalısınız' yorumuna katılıyorsunuz? Çok doğru. Ama şunu demek istiyorum. Kadınların eşit olması demek, eşit eğitim hakkına da, fırsat eşitliğine de sahip olması demek. Orada sen belirli bir kitleye okula gidemezsin diyemezsin. Diyemeyiz. Ama bunu demezken de, bir takım şeyler de eğer bunun karşısındaysanız, yani Türkiye'de türbanlı sayısının artmasından korkuyorsanız ve dinin toplumsal hayatta çok fazla rol oynamasından korkuyorsanız bununla da mücadele etmek zorundayız. Birtakım demokrasi dışındaki güçlerden yardım isteyerek veya da demokrasi dışında kurallar koyarak olmaz.

* Başınızı kapatmaya zorlansanız ne olur? Hiçbir yere de gitmem. Burası benim vatanım. Bunun demokrasi dışında çözüleceğine inanmıyorum. Demokrasiye aşıksanız, her şeyin demokrasi içinde çözüleceğine inanırsınız. Haklarınız elinizden alındığı zaman kendinize sokağa çıkacak kadar güvenmeniz lazım. Ama başkalarının hakları için de savaşmalısınız. Onlarla aynı fikirde olmasanız bile. Demokrasinin özü bu. Türkiye buraya gelecek. Camiyle kışla arasında bir Türkiye tükendi. Benim açıkçası hayat tarzım değişmedi. Belli bir ekonomik sınıf gelişiyor. Servet el değiştiriyor. Aslında demokratikleşme de böyle oluyor. Bildiğiniz doğrularla belli mücadeleleri vermek zorundasınız. Ama bu yasaklayarak ya da kutuplaşarak olmaz. Ben Türkiye'ye çok güveniyorum. Ne yapacağız, nereye gideceğiz?

* Türkiye Malezya olur mu? Ne dersiniz? Bazı konuları fazla abartıyoruz herhalde. Malezya konusunu ciddiye almadım. Türkiye Malezya'ya benziyor mu demek sanki Malezya çok fena da bir şey değil gibi bir tartışmayı da getirebilir beraberinde. Ben tehlikeli görüyorum bu tartışmaları.

* Eğitim sistemi hakkında görüşünüz ne? Eğitim sisteminin köklü olarak değişmesi lazım. Bu böyle yukardan bastırarak, kural koyarak olmaz. Türkiye'nin en büyük sorunu eğitim. Eğitim konusunda hala kafalar kuma sokularak yapılıyor. Bir takım kaçak Kuran kursları var. Görüyoruz, cemaatlerde çok küçük çocuklara özel kıyafet giydirilerek din eğitimi veriliyor. Hükümetin bu konuda bir şey yapıyor olması lazım. Sivil toplum örgütlerinin de bunun üstüne gidiyor olması lazım.

* TÜSİAD olarak üzerine gidiyor musunuz? Üzerinde çok durduğumuz bir konu. Hükümetle çok defalar çatıştığımız da oldu. Bence çok gereksiz yere, 'siz din düşmanı mısınız' gibi sorularla da karşılaştık. Ama din eğitimi vermek, insanların din eğitimine hakkı olması, 18 yaşını bitirmemiş kız çocuklarının başını kapatarak Kuran kursu vermekle olmaz bu iş. Burada bir standart oturtulması lazım. Bence en büyük kaçak da orada var. Çocuğunu okula yollamayan babalar hâlâ çok Türkiye'de.

Anayasa tartışmalarını nasıl yorumluyorsunuz? Biz TÜSİAD olarak bu konuda fikrini ilk söyleyen sivil toplum kuruluşlarından biri olduk. Şu anda ciddi bir çalışma yapıyoruz, şu an erken. Ama bunun yapılış biçimiyle ilgili bir sorun yaşandı. Zannediyorum hükümet hafif bir geri çekilme yaptı. Bu siyasi bir oyun haline de getirmemeli. Ben içeriği ile ilgili hepimiz görüş beyan etmeye başladığımız vakit, hükümetin de bunları göz önüne alacağına eminim.

* Değişim kanıksanıyor gibi mi geliyor? Biraz öyle. İki konu var. Kendi çevremden bunu çok görüyorum. Ciddi bir panik var. O panikle, defansif bir takım, demin söylediğim demokrasi dışı bir takım şeylerden medet ummakla bir yere gidemeyeceğimizi bilmemiz lazım. Türkiye'nin şu anda yaşadığı şey olmak zorundaydı. Bence Türkiye bu kabuk değiştirme sürecini yaşayacaktı, bir şekilde. Anadolu'nun ekonomik olarak gelişmesi ki gerçekten böyle bir durum var. Kendi işimden de bunu görüyorum. Alım gücü yukarı doğru çıkıyor. Ekonomide Anadolu daha söz sahibi hale geliyor. Bunu çok önemsiyorum. Şimdi hep birlikte yapmamız gereken eğitim sistemi, demokratikleşme gibi konularda bir fikir birliği için sonuca gitmek. Ben şuna inanıyorum. Türkiye senelerce belli bir elit sistemin içinde kaldı. Çok ayrıydı birbirinden. İstanbul elitiyle, İzmir eliti, Anadolu eliti birbirinden kopuktu. Biliyorsunuz işte Türkiye'nin belli kurumlarına baktığınız zaman, hep başındaki insanların belli bir okuldan mezun olduğunu görürdünüz. O insanlar, Türkiye'nin kalburüstüydü.

* Bir bakıma Türkiye kulüpleşmiş takımlar tarafından yönetilirdi... Aynen. Bu sağlıklı bir şey değil. Hiçbir demokrasi bu şekilde gelişemez.

* Bunu söyleyen siz aslında kolej mezunusunuz... Aynen öyle. Ben o sistemin bir parçasıydım. Ama bunun bir yere gitmeyeceğini çok uzun zamandır görüyordum. Böyle konuştuğum zaman etrafımdaki arkadaşlarım önce bir tepki gösteriyor. Ne demek istiyorsun diye. Fakat çoğu da hak veriyor. Bu kadar İstanbul bir yere giderken, Anadolu yerinde sayamazdı. Türbanla ilgili, Türkiye'nin daha fazla Müslümanlaşması şöyle bir tartışma vardı mesela. Acaba toplum dokumuz çok mu değişiyor. Türbanlı sayısı arttı mı gibi bir tartışma var. Bilmiyorum. Güya araştırmalara göre, artmıyor daha fazla dışarı çıkıyorlar. O konuda fikir beyan edemeyeceğim. Bence toplum dokusunu bozan başka şeyler var.

* Ne mesela? Magazin programları. Reality showlar. Hakikaten, ben hiçbir zaman muhafazakar bir insan değilim. Ama Türkiye'de değerlerin geldiği yeri çok sorgulamaya başladım. Komşularla ilişkilerimizden, çocuklarla ilişkilerimize kadar. Maddiyat ve gösterişin geldiği yere kadar Türkiye çok özünden ayrıldı diye düşünüyorum.

* Hayrünnisa Gül'ün türbanı nedeniyle geri planda durması sizce doğru mu? Demokrasiye inanıyorsanız, kimseyi dini inancından dolayı yargılamamanız gerektiğini söylüyor. Onu kabul ediyorsanız, bu noktada Gül'ün eşini yargılamamanız gerekiyor. Sayın Gül'e de Cumhurbaşkanı eşi olmak adına çok görev düşüyor. Kadınların eşitliği adına yapılması gerekenler adına, kızların okullaşmasıyla ilgili ön plana çıkmalı. Protokolde şu anda geri planda durmayı tercih ediyor diye düşünüyorum, oysa ki O da bir demokrat olduğunu, kendi dini görüşünün sadece kendisini ilgilendirdiğini çok net olarak ortaya koymalı diye düşünüyorum. Hiç olmazsa sivil toplum hareketlerinin içinde sembolik de olsa yer almalı.

Sabah
 



Bu haber 312 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,603 µs