V değil VV for ‘Vendetta’!

5 Ekim 2007 15:24 tsi
Sizi Vamık Volkan’la tanıştıralım. Ama bir şartımız var! ‘Aklınıza mukayyet’ olacaksınız? Tabii aklınızı kaybettiğinizi fark ederseniz! Çünkü sabah kalktığınızda kendinize, ‘bu akıllar bana nereden geldi, çok iyiymiş’ diyebil

Prof. Şerif Mardin’in tüm gazetelere sıçrayan söyleşisi çok tartışıldı ama ‘esas oğlan’ o değil. Bir kere bunu aklınıza nakşedin. Esas oğlan Vamık Volkan. Tabii kimse tek başına değil.

Yanisi, durup dururken Türkiye’ye önce Şerif Mardin ardından da Vamık Volkan geliyorsa-daha doğrusu konuşuyorsa-artık oturduğunuz masa aynı masa değildir.

Oyuncular da aynı değildir. Dahası artık oynadığınız oyunu bilip bilmediğiizden de gönül rahatlığıyla şüphe edebilirsiniz.

Karanlıktan gelen: Dabbe’tül Arz!

Vamık Volkan’ın “ne” dediğini kısaca söyleyelim. Ama bu yazının konusu onlar değil. Onlar ve anlamları, üstelik “görsel” olarak “ikinci bölüm”ün konusu. Yani “heyecan”ın bir kısmını azıcık erteleyeceksiniz!

Tempo Dergisi’nin son sayısında-ki baştan aşağı inceleme konusudur-Vamık Volkan şu cümleleri sarf ediyor; “"Kemalizm diye birşeye ihtiyacımız yok…", "Kemalizm izm'dir. Atatürkçülük daha doğal bir süreçti. İzm'ler devresinden çıktık, küreselleşme devresindeyiz..."

İşte bunları ve fazlasını “okumak” için “onları” bilmek gerekiyor.

Bu yüzden önce “klasik” yöntemi tamamlayalım. Ama “bilinmeyenleri” de söyleyeceğiz. Prof. Volkan, Kıbrıslı. Lefkoşe’de doğdu ve tıp eğitimi için Ankara Üniversitesi’ne geldi. Oradan da hemen Amerika’ya gitti. Tarih 1956’dır! Hemen hesaplayabileceğiniz üzere 75 yaşında (1932).

Bu kadar söyleyince “arada” bir şey yaşanmamış gibi duruyor. Dipnotlayalım. Kıbrıs’ta herkes kuş besler! Özel yapılmış güzel kafesler içinde her evden değişik şakımalar duyarsınız.

Volkan’ın ilk “gözlem”lerinden biridir. “E, ne var bunda” diyorsanız, “hoca”nın analizi şu; Kıbrıs’ın coğrafi sınırlılığı ve Rum baskısı/tehtidi yüzünden Türkler kendilerini hiçbir zaman özgür hissetmediler. Hep kafeste yaşıyormuş gibi geldi onlara. Özellikle muhabbet kuşlarının yüksek oranda beslenmesinin sebebi budur.

İlginç.

Devam edelim… Pek bilinmez ve kullan(ıl)maz ama tam ismi Vamık C. Volkan’dır. Yani Cemal.

Merak edilesi şu ki, hemen tüm biyografilerinde Vamık D. Volkan olarak geçer. Hangisi doğruysa?

Volkan’ın tüm eğitim biyografileri üniversite mezuniyeti ile başlar. Oysa bunun için lise de bitirmek gerekir bilindiği üzere.

Tabii ki o da bitirmiştir; “Kıbrıs İslam Lisesi.” 1950. Mim koymak ister misiniz? Müsait, buyrun.

Prof. Volkan 1956’da Amerika’ya yerleşir. Birkaç yıllık farklı görevlerden sonra Virginia Üniversitesi (Coğrafik konumun avantajlarını sonra görecektir!) Tıp Fakültesi Psikiyatri bölümünde çalışmaya başlar.

Ama ne çalışma. 1963’ten 2002’ye kadar. Yaklaşık 40 yıl. Bu yıl emekli olur ama işi bırakmaz. Buna Amerika’da “Emeritus” denir. Yani memuriyet ünvanını koruyan emekli profesör.)

Geçelim… Tabii bu kadar yıl içinde Hoca bir tek bu işi yapmaz. Başka işler de yapar. Tam 20 yıl boyunca (1974-1994) yine aynı üniversitenin “Blue Ridge Hastanesi”nin medikal direktörlüğünü yürütür.

Bitmiyor. Öyle kolay da bitmez. 2002’den beri Massachusettes eyaletindeki Stockbridge’de, “Austen Riggs Merkezi”nde, onursal “Erik Erikson Bilim Adamı”dır. Nedir diye sormayın. Bütün biyografi İngilizce oluyor zaten, sorarsanız “scholar” diye geçiştiririz.

Devam.. Washington Psikanaliz Enstitüsü’nde “Eğitim ve Süpervizyon Analisti”dir. “Uluslararası Politik Psikoloji Derneği”-artık isimden ne çıkarırsanız!-Başkanı ve Virginia Psikanaliz Derneği eski başkanıdır.

1990’larda ABD eski Başkanı Jimmy Carter’ın yönetimindeki Carter Merkezi “Merkezi Uluslararası Görüşmeler Ağı”nın üyesi olarak görev de yapmıştır.

Yani bu Amerikalıların insanın tüylerini diken diken eden “isim bulma” huyları eşsiz. 1995’te “FBI Kritik Olaylara Yanıt Grubu” için “Seçilmiş Danışma Komisyonu”nun başkanlığını yapmış.

Eksiklik hissedilmesin diye akademik performansalara neredeyse hiç değinmiyoruz. Aksi halde bu çalışma bitmez. Ama bir tane söyleyelim; 1999 yılında Avusturya-Viyana’da 27. Yıllık Sigmund Freud Semineri”ni vermiş.

“E, ne ki bu?” diyebilirsiniz. Şöyle söyleyelim. Bu semineri vermek demek, biraz dejenere edilmiş bir ifade ile, “tüm dünyanın psikologları”-dünya insanlarının beyinlerini ellerinde tutunlar diye de okuyabilirsiniz-size “biat” ediyor gibidir!

Kaldı ki hoca, bu önermeyi teyiden Dünya Psikoterapi Konseyi’nin-bu alandaki zirve ödül-“Sigmund Freud Ödülü”nü almıştır.

Günümüze yaklaşalım. 2000 yılında Tel Aviv’deki “İzak Rabin İsrail Çalışmaları Merkezi”nde, “Onursal Rabin Öğretim Görevlisi” olarak çalıştı. Buradan bir anlam çıkarmaya çalışmayın.

Hafif kalır!

2001’de Prof. Volkan, Harvard Üniversitesi’ndedir. Hangi bölüm? Hukuk Fakültesi. ABD’de avukatlık ve hukukun nasıl bir anlama geldiğini bilenler için, “ne alaka” sorusu asla söylenmemesi gereken bir cümledir!

Önemli yerlere geliyoruz, bir yıl sonra Vamık Volkan “Uluslararası Psikanaliz Derneği Terörizm Komitesi”ne atanır! Bununla beraber görev yaptığı en önemli makamlardan birisi de “Zihinsel Araştırmalar Merkezi”dir. Beyaz Saray’a danışmanlık yapar.  Nitekim, Bill Clinton’un da politik psikoloji danışmanlığını yürütmüştür.

Artık birkaç odayı rahat rahat dolduracak kadar çok aldığı ödülleri, kartvizitine yazmaya kalksa “Dr. Dr. Dr. Dr….” gibi bir abukluğu ortaya çıkaracak fahri doktoralarını, konferansları, İzmir ve Ankara’daki Profesörlüklerini, yazdığı tam 35 kitabı, yüzlerce akademik makaleyi, kitaplarının en az 15 ayrı dilde basıldığını, hele hele 27 ülke tarafından üç kez Nobel’e aday gösterildiğini yazmıyoruz.

Ama şunu önerelim… “Kitle dinamiği” konusunda dünyada sayısı belli birkaç kişiden olan Volkan’ın “Körü Körüne İnanç” ve hele “Kan Bağı” kitaplarını kaçırmamanızı şiddetle öneririz.

Bu kitaplar Türkiye’de fazla bilinmediği gibi ilgi de görmemiştir. Buna rağmen konuya meraklılar için yine çok önemli bir kitap olan “Nefretin Psikopolitiği: Politik Paranoya”yı da tavsiye ederiz.

Bu kitap Volkan’ın değil. “Niye öneriyorsunuz o zaman” sorusu için yanıtımız şu; Biz önermiyoruz, Vamık hoca öneriyor!

Yazarları; Robert Robins Beyaz Saray’ın “politik psikoloji danışmanı”dır. Jerold Post ise uluslararası ilişkiler, politik psikoloji de çok önemli bir akademisyendir.

Vamık Volkan diyor ki; “Politik yaşamda ve uluslararası ilişkilerde akıl dışı görünen konuları açıklıyor. Sonra kurunun yanında yaş da yanmasın!”

Tabii bu göndermeler “ekibi” de tanımlıyor. Sonra bakacağız. 

Şimdilik Vamık Volkan’la tanıştık. Dediğimiz gibi bu işin “klasik” kısmı.

Bundan sonrasi oldukça heyacanlı.

Bu sevgili dostların ne söylediğini, ne istediğini, neden istediğini, kaç kişi olduklarını, gözünüzün önünde ama görülmeyen yönleri ile anlatacağız.

Ama azıcık, çok azıcık bir  reklam yapalım.

Türkiye’de örneğin neden Başbakanlığın bir politik psikoloji merkezi yoktur?

Yoksa var mı?

Öyle mi?

Kimler kurmuş?

Sonra kapatılmış mı?

Neden?

İkinci bölümde buluşmak üzere…

www.iyibilgi.com

Bu haber 4,398 defa okundu.