Dinçer Şeyhülislam çıktı
0 0 0000 00:00 tsi
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer kendisine 'Şeyhülislam gibi' dediği için emekli Tümgeneral Osman Özbek'e dava açmış ve davayı kazanmıştı. Yargıtay kararı bozdu.
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in, 'şeyhülislam' benzetmesi nedeniyle emekli Tümgeneral Osman Özbek'ten kazandığı tazminat, Yargıtay'dan döndü. Yargıtay'ın kararında Başbakanlık Müsteşarı Dinçer'in Anayasa'yla bağdaşmayan görüşler savunduğu için bunun sonuçlarına katlanması gerektiği vurgulandı.
Ömer Dinçer, 1995'te '21. Yüzyıla Girerken Türkiye ve Dünya Gündeminde İslam' konulu sempozyumda yaptığı konuşmada, "cumhuriyet ve laiklik ilkelerinin, yerini İslam ile bütünleşmeye terk etmesi gerektiğini" söylemiş; bir televizyon kanalında bu konuşmayı eleştiren Özbek, Dinçer'in şeyhülislam gibi fetva verdiğini söylemişti.
Kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle Özbek aleyhine manevi tazminat davası açan Dinçer, dava dilekçesinde; Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak gibi bir fikir ve davranışı bulunmadığını, şeyhülislam olmadığını ve fetva vermediğini savunmuştu. Dinçer, "Cumhuriyet devrini tamamlamıştır" ifadesini kullanmadığını da öne sürmüştü.
Dinçer, 14 Nisan 2006'da bir söyleşisinde de şöyle demişti: "Cumhuriyet karşıtlığı yapmadım. Dinin, toplumsal hayattaki rolü ve önemine işaret ettim. İnanırsınız, inanmazsınız; o ayrı. Ama dinin, toplum hayatında bir yeri var. Cumhuriyet'e alternatif olarak hilafet istemedim. Böyle şey olur mu? Tabii ki Cumhuriyetçiyim. Osmanlı'da yaşasam, saraydan içeri girme şansımız yoktu. Ben, Karamanlı bir terzinin çocuğuyum ve Başbakanlık Müsteşarıyım. Bu imkânı bana, Cumhuriyet verdi."
Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, Özbek'i manevi tazminata mahkûm etmişti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, bu kararı oybirliğiyle bozdu ve kanıt olarak Bilgi ve Hikmet Dergisi'nin Dinçer'in yaptığı konuşmanın yer aldığı 132. sayısını gösterdi. Dinçer, bu konuşmada şöyle demişti: "Yine başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin zayıfladığı ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye'de cumhuriyet ilkesinin yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam ile bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıyorum. Böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu bütün temel ilkelerin laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerine daha çok katılımcı daha adem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi sorumluluğu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum."
Bozma kararında; Dinçer'in bu sözlerinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 'değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez' nitelikteki hükümleriyle bağdaşmadığı vurgulandı. Kararda, şöyle denildi: "Davalı da (Özbek) dava konusu konuşmasında, davacının (Dinçer) bu fikirlerini eleştirmiş ve davacının şeyhülislam gibi fetvalar verdiğini ileri sürmüştür. Davacı, Anayasa ile bağdaşmayan görüşler savunduğuna göre eleştirilere de katlanmak durumundadır. Davalının davacı ile ilgili olarak söylediği sözler bu açıdan değerlendirildiğinde; eleştiri kapsamında kalmakta olup, düşünce açıklaması niteliğindedir."
Dinçer, karar düzeltme isteminde bulunabilecek. Bu istem de 4. Hukuk Dairesi'nce görüşülecek. Reddedilirse dosya yeniden yerel mahkemeye gidecek.
iyibilgi haber merkezi, Radikal
Bu haber 361 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle