NeoCon’lar Türkiye ile İran’ı nasıl kapıştıracak?

0 0 0000 00:00 tsi
Şimdi Türkiye ile İran’ı karşı karşıya getirme ve savaştırma stratejileri çeşitlenmiş, rafineleşmiş ve içeride istihbarat yemlerine, dezenformasyona inanacak kadrolar yerleştirilmiş durumda.

Hükümet’in angajmanları ve AKP’nin kuruluşu esnasında alınan destekler çerçevesinde vaat edilenler Türkiye’yi Ortadoğu’da “Bölgesel Güç” değil de “Oyuncak Devlet” hüviyetine büründürmüş görünüyor.

NeoCon’ların Lübnan planı
 
1. İsrail Lübnan’da hezimete uğramış olması dışarıdan İsrail’i koruyacak ve Hizbullah’ı vuracak lejyoner devlet ve devletleri bulmayı kolaylaştırdı. Ama İsrail’in üstün donanımı ve istihbaratına rağmen “çuvallamış” olması, Lübnan’a gelecek BM askerlerinin birileri için kolay lokma olacağını ortaya koymaktadır.

Ayrıca, BM’nin Ortadoğu’da devreden çıkarılması için Lübnan’da ağır bir darbe alması gerekmektedir.

BM barış gücü Lübnan’da ister istemez Hizbullah ya da başka güçlerle savaşmak zorunda kalacaktır. Bu savaş BM’nin Lübnan’ı terki ile sonuçlanacak. Bu sefer ABD’nin yeni oluşturacağı koalisyon ordusu Lübnan’a yerleşecek, plan bu. Ancak bu plan, İsrail’in hezimeti ile geliştirildi. Ve uygulama şansı zayıf.

2. Türk askeri BM Barış Gücü içinde hangi misyona sahip olursa olsun, Lübnan’da mutlaka sıcak çatışmaya girecektir. Hizbullah’la olmasa bile birilerinin “Hizbullah!” diye yutturacağı silahlı gruplar Türk gücüne Lübnan’da saldıracaktır. Amaç Türkiye’yi İsrail, ABD ve İngiltere ile aynı çatı altına almak, İran ve Suriye ile de karşı karşıya getirmektir.

3. Türkiye-İran Savaşı’nın finansörü Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri olacaktır. Suud Kralı’nın Türkiye ziyareti, savaş sponsorluğunun detaylarını belirlemek amacını taşımaktadır. Suud Kralı ve Körfez ülkeleri ile Türkiye arasında İran ve Şia tehdidini (!) bertaraf etme cephesi oluşturulmaya çalışılmaktadır.

4. Batı, bölgede güçlü İran ve güçlü Türkiye’yi istememektedir. Ayrıca Ortadoğu’daki kendine bağlı yönetimlerin de çökmesini önlemeye yönelik girişimlerini artırmaktadır. İran’ı Türkiye’yle, Türkiye’yi İran’la zayıflatma ve petrolün, kuyularını ve vanalarını tümüyle elde tutmayı amaçlayan strateji Türkiye ile İran Savaşı’nı zorunlu görüyor.

5. Org. Hilmi Özkök’ün Sidney ziyareti bu proje kapsamında çok anlamlı hale geliyor.

6. Allah’tan bu proje için figüran oyunu seçilen RTE ve Gül’ün, Türkiye’yi Lübnan’a sokma ve sonra İran’la savaştırma adına basına, hükümete ve AKP’ye yönelik söylemleri çok zayıf ve başarısız olamaya şimdilik yakın.

7. Suriye’yi yaklaşık 90 yıl önce kaybeden Türkiye’yi, tekrar o bataklığa çekmek için TSK’nın tepesinin de Başbakan ve Dışişleri Bakanı gibi satılmış ve hain olması gerekiyor. Bu realiteyi görmeden hazırlanan her senaryo batmaya hazırdır. Ancak TSK, Ortadoğu’nun nasıl bir bataklık olduğunu en iyi bilen ordudur.

8. İsrail ve Edelman’ın atadığı Erdoğan kabinesini bu tür nitelikli operasyonları başarma ihtimali zayıftır.

9. Çekirdek devletler, (Türkiye, İsrail, İran, ABD, İngiltere) böyle maceraya izin vermez. Çünkü Ortadoğu’da yaşanacak bir savaşın galipleri kesinlikle İsrail, İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya olmayacaktır.

10. Ortadoğu’daki savaşın simülasyonunu yapanlar bu maceradan vazgeçmek istemeyeceklerdir. Çünkü simülasyonlar ABD, İngiltere, İsrail ve diğer destekleyicileri galip gösteriyor.

11. Ama unutulmasın, Ortadoğu’da hiçbir savaşın tek etabı ve tek sonucu olmaz.

12. Çekirdek devlet – işgal edilmiş, satılmış devlet çekişmesinde şu anda çekirdekler güçlü durumda.

13. Bu sebeple maceracılar, küçük adımlarla ve büyük plan tadilatlarıyla yollarına devam edebiliyorlar.

Lübnan Kafkaslar'ı karıştırır mı?

Lübnan’da yaşayan ciddi bir Ermeni diasporası var. Lübnan Ermenileri’nin tehcirde Türkiye’den gidenlerden olduğunu not edelim.

Lübnan’da ASALA artıklarının Türk askerlerine saldırmayacağının bir garantisi yok.

Lübnan’da hem Hizbullah, hem de Ermeni terör örgütleri Türk askeri için bir tehdit.

Lübnan’daki Türk askerlerine yönelik bir Ermeni saldırısının Kafkaslar'da yankılanma ihtimali yüksek.

Türk askerini “Barış Gücü” olarak göndereceğimiz Lübnan’daki olası çatışma Türk-Ermeni ilişkileri, Türk-Rus ilişkileri, Türk-Fransız ilişkileri, Türk-ABD ilişkileri ve en önemlisi Türk-İran ilişkilerinde telafi edilemez yaralar açabilir.

Lübnan bir anda tüm devletleri içine çeken savaş girdabına döndürülebilir Ortadoğu’yu ve Kafkaslar'ı.

Sonuç olarak; Türkiye, 1. Tezkere’yi reddederek ülkesini nasıl bir ABD işgalinden koruduysa, Lübnan’a gitmeyerek de İran’la çatışma zorunluluğundan kurtulacaktır.

Türkiye’yi zorlayanlar, Başbakanlıkta ya da diğer satın aldıkları noktalarda bir çok cesetle karşılaşabilirler. Zira Türk devleti ve milleti ihanet zincirine son verme karlılığında.

Evet, askeri ihtilaller serisi bitirilmiş olabilir ama milletin ihtilalleri süreci o noktada neden başlamasın?

Kaynak: Sesar

Bu haber 273 defa okundu.