"İrtica" uyandı "mürteciler" atakta!

Türkiye sınırlarının ötesi çok önemli gelişmelere gebe. Türkiye tüm dikkatini Kuzey Irak, Irak, Lübnan, Filistin, İran ve İsrail'e yöneltmiş durumda. Asparagas haberler ajanslardan bir bir düşerken, bölgenin ne tür gelişmelere sahne olacağı merak konusu.

Fakat içeride de yeni hareketlenmeler yaşanıyor.

Bu hareketlenmeler kronik cinsten. Birkaç gündür basında yine ve yeniden irtica haberlerinde bir patlama yaşanıyor. İlki, "haşemalı" ve "tesettür mayolu" kadınlı erkekli bir grubun, "bikinili" bir kadına saldırısı… Diğeri Diyanet'in aile içi şiddet gören kadınlara yol göstermek için açtığı danışma bürolarının hurafe bürolarına dönüşmesi…

Birincisinden başlayalım…

Önce Hürriyet gazetesinden Yalçın Bayer ele aldı. Daha sonra olay "parlatıldı." En son Milliyet gazetesi habere geniş yer ayırdı. "Ürküten saldırı" başlıklı habere göre gazeteci Gülden Aydın ve ailesi, tatil için gittiği İzmir'de haşemalı ve tesettürlülerin saldırısına uğradı. Aydın, kızının, bikini giydiği için, İzmir Karaburun'da 4 haşemalı erkek ve 10 tesettür mayolu kadının saldırısına uğradığını söyledi. Olay bir "pislik" tartışması üzerine çıkmış. Bu arada Aydın, Hürriyet muhabiriymiş.

Diyanetin ettiği!

Diğer haber de şu. Vatan gazetesi ve diğer birkaç gazetede yer alan habere göre Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, aile içi şiddet, kadın hakları ihlalleri, gelin-kaynana kavgası, töre ve namus meselesi gibi sorunlara çözüm bulabilmek amacıyla kurduğu Aile Danışmanlık Büroları bir skandala imza attı. NTV'den Yasemin Arpa'nın haberine göre, danışmanlar mağdur durumdaki kadınlara sadece dua etmelerini, okunmuş su içmelerini, maddi durumu iyi olanların ise Umre'ye gitmelerini öneriyor. Haberin ayrıntılarında ilginç diyaloglar var.

"Mürteciler" bikiniye uyum sağlar mı?

Haşemalı erkeklerin bikinili kadınlara saldırması normal mi? Pek değil. Türkiye'de ilk kez görünen cinsten. Türkiye'nin kritik günlerden geçtiği dönemlerde, otobüs ve minibüslerden atılan başı açık kadınları duyardık. Anlaşılan iş bikiniye dayanmış. Olayın tek teselli edici yanı ise "mürtecilerin" başı açık kadınlara alışmış olması. Şimdi bikiniye uyum sağlamaya çalışıyorlar herhalde.

Bak buna inanırım!

İkinci haber Türk toplum yapısına sanki daha uygun gibi. Haşemalı saldırı inanılacak cinsten değil, fakat ikinci haber "hadi gel bana inan" diyor. Her ne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı hurafe ile ciddi bir "cidal"e girmişse de kendi içinden de hurafe ile iş görenler çıkabilir. Bu gayet normal. Diyanet teşkilatı personelinin sayısı eminim kontrolü güçleştiriyordur. Dolayısıyla bunu genele yansıtmak pek de adilane değil. CHP lideri Baykal'ın, Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu'nu ziyaretinde söylediklerini hatırlamakta fayda var. Baykal, "Diyanet İşeri Başkanlığı, işlevini, önemini tüm topluma yansıtarak etkili bir şekilde görevini yerine getiriyor" demişti.

Baykal'ın Fas benzetmesi

Baykal'dan söz açmışken… Acaba bu haberlerin, Baykal'ın Fas benzetmesinin ardından gelmesi bir rastlantı mı? Baykal, ciddi eleştiriler alan benzetmesinde Türkiye'nin Fas'a dönüşebileceğini söylemişti. Peki, bu haberlerin Ağustos ortasından sonra çıkması ne kadar normal? Örneğin, tüm yaz boyunca "haşemalı saldırı" olmadı da sezon kapanırken meydan "haşemalılara" mı kaldı? Bunu da sanmıyorum.

Çok amaçlı götürgeç yani…

Belki İsrail-İran ihtilafı bunun bir sebebi olabilir. Zira Türkiye iki gündür MOSAD kaynaklı olduğu MİT tarafından açıklanan iki asparagasla çalkalanıyor. Hani birileri bu haberler ile "belki Türkler, Farisilere kem gözle bakar" diye ummuş olabilir. Fakat her şeyi dışarıyla da açıklamamak lazım. Nitekim bu "irtica haberleri" öyle bir "araç" ki içerisi içinde kullanılır, dışarısı için de. Çok amaçlı götürgeç yani.