En Sıcak Konular

Emekli bir albayın itirafları

28 Eylül 2007 14:11 tsi
Emekli Albay Sarızeybek: PKK’nın Şemdinli’ye girmesini önlemek için suni çatışma yarattık

Emekli Albay Erdal Sarızeybek, 1992-1994 arasında Şemdinli sınır taburunun komutanıydı. “İhaneti Gördüm” adlı son kitabında Şemdinli halkını korumak ve PKK’nın şehir merkezine girmesini engellemek için suni çatışma yarattığını yazdı. Kitabındaki anıları NTV’ye söyle anlattı:

ŞEMDİNLİ’DE ÇATIŞMA

1992’de Şemdinli’ye havan mermisi attığınızı, makineli tüfeklerle ateş açıp, roket ateşleyerek çatışma havası yarattığınızı yazmışsınız. Neden?

1991 Körfez Savaşı’ndan sonra PKK Kuzey Irak’a yerleşti. Botan Bestinan savaş hükümetini Şemdinli hudut hattına kurmayı amaçlayan Öcalan’ın hedefi Şemdinli idi. Şemdinli üç taraftan kuşatılmıştı. Kente baskın yapılacağından korktuk. 1992 Cizre ve Şırnak’taki Nevruz olaylarını hatırlayın, şehrin içinden askere ateş açılınca, asker de karşılık verdi. Vatandaşlar mağdur oldu. PKK “Silahlı kuvvetler masum halkı öldürüyor” dedi. İşte biz de bundan korktuk. Hakimler, savcılar ve kaymakamla toplantı yaptık ve bir karar aldık. Dedik ki önce bir çatışma ortamı hazırlayalım, ertesi gün de “Eğer teröristler ilçein içerisine girerse karşılaşacağınız manzara bu ve bundan siz de zarar göreceksiniz, o zaman size düşen görev; PKK’dan haber aldığınızda en kısa sürede bize haber vermeniz” diye halka anlatalım dedik. Telsizlerle PKK’lılara da haber saldık; “Dağa gelin, bizimle çatışın, şehre girmeyin” dedik.

Planım şuydu; 120 mm’lik havan aydınlatma mermisini ilçe merkezi üzerine atacaktık, önceden belirlenmiş hedeflerin üzerine makineli tüfekle ateş açacak sonra da roketleri ateşleyip şehir üzerinde tam bir çatışma havası yaratacaktık. Ertesi sabah halkı şehir meydanında toplayıp böyle bir çatışmanın sonuçlarını gösterecektik. Dediğimiz gibi de yaptık. Haftada en az bir kez bu uygulama Şemdinli’de yapılır oldu, hem de uzunca bir süre. Delilik, çılgınlık diyeceksiniz ama sonuç aldık. Halkın zarar görmesini engelledik, gerisi önemli değil.

Başka çözüm yok muydu?

Yoktu, çaresiz kalmıştık. Düşünün; Şemdinli’de İran’ın Şerme, güneyde Hakurke, batıda Basyan kampından yani üç koldan kuşatılmışsınız. Şehrin içinde de dört kamptan kuşatılmışsınız. Bütün karakollar, korucu köyleri ve Şemdinli merkezi tehdit altında. Yola çıkamıyorsunuz mayına basıyorsunuz, köyü koruyamıyorsunuz, köylüler ve korucular öldürülüyor. Yaptığımız çılgınlıktı ama çılgınlığımızın nedeni çaresizlikti.

Sonuç aldınız mı peki?

Evet, biz o gece orada çatışma havası yarattık ve bu uzun bir süre devam etti. Ve ben orada 2 sene kaldım. PKK iki sene Şemdinli’ye giremedi. Şemdinli merkezinde hemen hemen hiç terör olayı olmamıştır.

TOKAT’IN BOMBALARI

Emekli Korgeneral Altay Tokat’ın, 1995-1998’de görev yaptığı G.doğu’ya yeni gelen memurlarla hâkimlerin ’işlerini ciddiye alıp hizaya girmeleri’için bu kişilerin evlerinin yakınlarına birkaç bomba attırdığını itiraf etmesi üzerine hakkında 6 yıla hapis istemiyle dava açılmıştı. Sizin hakkınızda da böyle bir dava açılabilir mi?

Korgeneral Tokat’ın açıklamaları ile benim belirttiğim olayın ilgisi yok. O general, ’istediğimiz yerlere ateş ediyorduk ve bomba atıyorduk’diyor. Bizim olayımız bir asayiş tedbiridir. Hakimler, savcılar kaymakam ve şehrin halkıyla konuşularak ve halkı korumak adına yapılmış bir olaydır. TCK’nın zorunluluk hali denen bir durum var, kendi hayatınızı kurtarabilmek için gerekli tedbirleri almak, hatta adam öldürmek suç değildir, meşru müdafaa vardır. Yani idari yasalar açısından da ceza kanunu açısından da benim yaptığım şey suç değil.

Tokat da “Bu suç değil, güvenlik önlemiydi” demişti.

Bizim olayımız farklı, biz çok çaresiz kalmıştık. Çünkü PKK, Şemdinli’ye girseydi katliam olacaktı. Bizim askeri gücümüz 2 bin kişi ise PKK’nın sayısı 5 bin ya da 7 bin idi. Biz Şemdinli’yi bir felaketten koruduk.

ERDOĞAN VE ÖZAL

Kitapta Erdoğan’ın, “Önce içerideki 5 bin teröristi halledin sonra dışarıdaki 500 teröriste bakarsınız” ve “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” sözlerine değinerek Erdoğan için “Turgut Özal’ın siyasi oğlu” demişsiniz.

Erdoğan’ın demeçlerini doğru bulmuyorum. Eskiden Özal’ın yaptığını bugün Erdoğan yapıyor ve onlarla anlaşmaya çalışıyor, Erdoğan Özal’ın siyasi oğlu lafını bunun için ettim. Çünkü Özal’ın başlattığı işi bitirmeye çalışıyor. Başbakan’ın o sözleri “PKK Kuzey Irak’ta değil, PKK Türkiye’dedir” mesajını PKKlılara vermektir. Bu, “Siz Türkiye içinde eylem yapın ki sizin Türkiye içinde olduğunuz ortaya çıksın ya da böyle bir imaj yaratılsın, Kuzey Irak’taki varlığınız ikinci plana atılsın” demektir.

TERÖRDEN RANT

“Terör bir rant kapısıdır, tüm kaçakçılık kontrollerindedir, terör bir mafyadır” diyorsunuz. Bur rant nasıl paylaşılıyor?

Öcalan’ın ifadesine göre örgütün yıllık gelirleri 250 milyon dolarmış, bunu 30 yıllık süreçle çarparsanız yaklaşık 7.5 milyar doları bulur. PKK, Irak ve İran sınırındaki gümrük noktalarından geçen her uyuşturucudan, her silahtan, her kaçaktan para alıyor, buradan gelen büyük bir rant var.

Bazı çevrelerin ’Asker de bu ranttan yararlanıyor, terör ondan bitmiyor’ iddiası var.

TSK terörü bitirirdi, terörün bitmeyişinin sebebi bizi yöneten politikacılardır. Bunların başında da Özal gelir. DTP seçimlerde nereden aday gösterdiyse seçtirdi. Bu nasıl bir partidir ki girdiği her yerde seçimi kazandı. Terörist Öcalan, ifadesinde, ’1993’te PKKlılara DEP’e oy vermeyen herkesi tavuklarına kadar öldürün dedim’ diyor. PKK doğuda devlet otoritesinin yerine geçti, ne derse o oluyor. Siyasiler de terörden rant elde ediyor. TSK mensupları orada ölüyor, ölüm üzerinden, şehit üzerinden rant olmaz.

JİTEM Komutanı Binbaşı Cem Ersever’i de terörden rant elde edenlerin öldürdüklerini söylemişsiniz...

Ersever istifa ederken, “Bizi yönetenlerin terörle mücadelede bir konseptlerinin olduğunu inanmıyorum, dağda tek terörist kalmayıncaya kadar bu mücadele sürdürülmelidir, bunlar sürdürmüyorlar onun için istifa ettim” dedi. Ondan sonra da öldürüldü. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in Ersever’in ölümüyle ilgili bir açıklaması var; “Bu bir iç hesaplaşmadır” diyor ve olayı kapatıyor. Ersever terörden gelen rantı da anlatıyordu, onu siyasi rantın açığa çıkmasından korkan ve rant elde eden kişiler öldürdü. İç hesaplaşma dediği yer, mesela Susurluk benzeri bir olay kapsamı içerisinde düşünebilirsiniz. Siz Susurluk’u görürsünüz, açıklama yapmaya kalkıp bunun yanlış olduğunu söylediğiniz anda da sizi öldürürler. Ersever de bu olayı görmüş ve önlemeye çalışmıştır ve öldürülmüştür. Derin devlet mi değil mi nasıl adlandırırsanız adlandırın, ben terörden rant elde edenler diyorum.

Vatan



Bu haber 617 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,264 µs