En Sıcak Konular

Şener'in ilk dersi bomba gibi!

26 Eylül 2007 17:52 tsi
Şener'in ilk dersi bomba gibi! Eski Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, TOBB ETÜ öğretim üyesi kadrosuna katıldıktan sonra ilk dersini bugün verdi. Şener, derste kendisine sorulan bir soru üzerine Türkiye'de türban sorununa değindi...

Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Türkiye'de türban sorununun var olduğunu kaydederek, ''Böyle bir sorun yoktur' demek, 'bazı gerçekleri görmezlikten gelmek daha faydalıdır' demek anlamına gelir'' dedi. TOBB ETÜ öğretim üyesi kadrosuna katılan Şener, ''Kamu Maliyesi'' dersinin ilk saatini basına açtı ve öğrenciler ile basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

TÜRBAN SORUNU YOK DİYEMEYİZ

Haber7'nin verdiği habere göre, Şener, türban sorunu ile ilgili bir soru üzerine, Türkiye'de türban sorununun bulunduğunu, bu durumu ''başörtüsü ile üniversitelerde derse girilmemeli'' diyenlerin de ''girilmeli'' diyenlerin de sorun olarak kabul ettiğini söyledi. Şener, ''Böyle bir sorun yoktur' demek 'bazı gerçekleri görmezlikten gelmek daha faydalıdır' demek anlamına gelir'' dedi. ''Sorunla ilgili bir anayasal çözüm arayışları var, bu konuda ne dersiniz'' şeklindeki soruya da Şener, şöyle yanıt verdi: ''Anayasal değişikliği yapacak olan Meclis'tir, gereken oy çıkmazsa referanduma gitmek suretiyle düzenleme tamamlanabilir. Ben özgürlüklerden yanayımdır benim dersime saçının yarısı ustura ile kesilmiş, yarısı uzun ya da bir ayağında bot olup diğerinde çorap bile olmayan bir öğrenci girmek istese ben girmesini engellemem. Üniversite çağına gelmiş bir gencin, kendi ile ilgili kararları alabilecek yeteneğe sahip olduğuna inanırım. Katı kurallar, dayatma, sıkı kıyafet biçimleri önerme gençlerin kimliğine ve kişiliğine kusur etmektir. Bu benim hoca olarak bakış tarzım. Şimdi mecliste değilim, milletvekilleri, iktidar ve muhalefet partileri Türkiye'deki kurumlar olaya nasıl bakacak ve yorumlayacaklar ben de sizin gibi izleyeceğim.''

''SORUMLULUK, SİYASET KURUMUNDADIR''

''Anayasa ve Türkiye Malezya olur mu'' şeklindeki tartışmaların hatırlatılması üzerine de Şener, Türkiye'de toplumsal kültürün uzlaşmaya, dostluğa, hoşgörüye dayalı olarak gelişmesi gerektiğini, çatışmacı bir kültürün Türkiye'ye zarar vereceğine inandığını söyledi. Şener, şöyle devam etti: ''Kutuplaşmanın, polarizasyonun hiçbir zaman bu ülkeye fayda getireceğine inanmıyorum. Öyle bir ülke düşünün, insanlar enerjisini bir başkasının enerjisini tüketmek için harcıyorlar. Bu durumda ülkeyi ayağa kaldıracak enerji nereden bulunacak? Türkiye'nin çözmesi gereken en temel sorun, bu ülkede kutuplaşmaları ortadan kaldırmak ve insanların farklı yaşama biçimi, düşünceye sahip olma, farklı siyasi partilere mensup olmalarına rağmen birbirlerine inandıkları, güvendikleri sevdikleri bir ülkeyi inşa etmek gerekir.

Bu yapıldığında ülkenin en temel sorun aşılır. Burada temel sorumluluk siyaset kurumundadır. Türkiye'de kutuplaşmayı ortadan kaldıracak olan, insanların birbirlerine duyduğu sevgi, saygı ve güveni artıracak olan kurum siyaset kurumudur. Siyasetin söylediği her söz toplumsal kültürü oluşturuyor. Siyaset, değişen dünyayı ve Türkiye'yi anlayamamış hala kutuplaşmaya yol açacak siyasi üsluba devam ediyor. En önemli rol ve sorumluluk kutuplaşmada siyaset kurumuna aittir. Siyaset, faydalı olmadan önce, zararlı olmaktan vazgeçmelidir.''

'YÖK BAŞKANI OLMAM'

Şener, YÖK başkanı olacağına dair haberlerin hatırlatılması üzerine, aday olmadığını açıkladıktan sonra farklı farklı yorumlar yapıldığını hatırlatarak, İzmir'e gittiğinde mahalli bir gazetede belediye başkanı olacağına dair yorumlar yapıldığını anlattı. Basında da son günlerde YÖK başkanlığı ile bağlantılı olarak adının geçtiğini kaydeden Şener, ''16 yıllık siyasi hayatım var bunun 10 yılı muhalefette geçmiştir, 6 yılı iktidarda geçmiştir ve partim iktidar olduğu her dönemde bakan olarak görev aldım. 16 yıllık aktif siyaset dönemi sonrası bürokratik mekanizmaların hiçbirinde görev almamın doğru olmayacağını, şık olmayacağını düşünüyorum. Ya insan gibi hocalık yaparım, ya insan gibi siyaset yaparım'' diye konuştu.

Şener, bir öğrencinin ''siyaseti kendi isteğinizle bırakmanız örnek olmalı mı'' şeklindeki sorusu üzerine, siyaseti bırakmanın da, devam etmenin de bir tercih olduğunu söyledi ve şunları söyledi: ''Siyaseti doğru sürdürürken sıradanlaşma riskiyle karşılaşırsanız bu takdirde bırakmalısınız. Yani siyasette bir ses, siyasette bir ilke, bir duruş olabiliyorsanız, bunu gösterebiliyorsanız, bunu bir siyasi kültür haline dönüştürme mücadelesi verebiliyorsanız elbette yolunuza devam etmelisiniz. Ama tüm bu çabalara rağmen kutuplaşmaların arttığını, çabalarınızın etkisinde zayıflamalar olduğunu görürseniz, bu takdirde biraz ara verip, sistemin nasıl işlediğini biraz da dışarıdan izlemek gerekir mi diye sorma ihtiyacı duyabilirsiniz. Her ikisi de doğrudur.''

Şener, 22 Temmuz seçimlerinde aday olmayacağını açıkladığı andan itibaren bakanlık döneminden daha fazla ilgi gördüğünü de kaydederek, ilginin daha samimi, sıcak, şiddeti yavaş ama yaygınlığı daha fazla olarak devam ettiğini kaydetti. ''Siyaseti bırakma kararınız, siyasi bir karar mı'' şeklindeki soruya da Şener, kendisinin siyaseti bıraktığını söylemediğini ve sadece aday olmadığını açıkladığını hatırlattı.

Şener, bu dönemin hayatında siyasetin daha az yer aldığı ama hocalığın ve bilimin daha yoğunlaştığı bir dönem olduğunu söyledi. Şener, ''Benim aday olmayacağım açıklaması siyaset tarzımın altına attığım bir imzadır. Toplumda bunun karşılığını vermiştir'' dedi. -

BÜTÇE AÇIĞI-

''2007 bütçesinde seçim ekonomisi uygulandı mı?'' şeklindeki soru üzerine Şener, konu ile ilgili bir makale çalışması yaptığını söyledi. 2007 yılı bütçe açığının 16 milyar YTL öngörüldüğünü, daha sonra 8.4 milyar YTL'ye düşürüldüğünü kaydeden Şener, birtakım tedbirler alınmazsa ve bazı kamu harcamalarının bloke edilmemesi durumunda, yıl sonu itibariyle bütçe açığının daha fazla olacağını, başlangıç ödeneğinin de üstünde gerçekleşebileceğini düşündüğünü söyledi.

Hükümet ile rektörler arasında gerginliğe ilişkin bir soru üzerine de Şener, kurumlar arasındaki gerginliğin yanlış olduğunu, ülkeye ve vatandaşa zarar verdiğini söyledi. Şener, ''Gerginlik ve kutuplaşma olmamalı. Burada en büyük görev siyaset kurumunundur'' dedi. Şener, 16 yıl sonra öğrencilerine kavuşmasından mutluluk duyduğunu belirterek başladığı kamu maliyesi dersinde, siyaset ve kamu maliyesi arasındaki ilişkiyi anlattı. Siyasi sürecin mali olayları belirlediğini ifade eden Şener, her vatandaşın siyasete ilgi duyması ve siyaseti sorgulaması gerektiğini kaydetti.

Şener, siyasetin nasıl olması gerektiğini de açıklarken, şöyle konuştu: ''Herhangi bir kişi, 'ben siyaset yapma kararı verdim' dediği anda ne demek istiyor? Bu son derece önemli. 16 yıllık siyasi hayatım boyunca Türkiye'nin her yerini dolaştım ve siyaset yapmak isteyen pek çok insanla karşılaştım. İnsanlar siyasetin iyi şey olduğunu, siyasete adım atmak lazım, adımınızı attığınızda il belediye meclis üyeliği veya il genel meclisi üyeliği yakalarız. Belki belediye başkanı, milletvekili, bakan olabiliriz. Bunların hepsi bir toplumsal statüdür, iyi bir hayat düzenidir, siyaset yapayım, meslek olsun, iyi bir statü ve gelir elde edeyim. Pek çok insanın siyasete bakış açısı budur. Ancak böylesine bir bakış açısı yanlıştır. Siyasete kim böyle bakıyorsa ve kim bu anlayışla yapıyorsa o insan siyasi etikten uzak demektir. Çünkü, siyaseti var kılan toplumun, halkın iradesidir. Seçimde oy kullananların, kim doğru karar alır, benim hakkımı kim daha iyi gözetir ve ülkeyi daha iyi yönetir düşüncesi ile oy verir, yani ülke açısından kimin faydalı olacağına karar verir. O sandıktan çıkmayı hesaplayanların, 'ben bireysel bir statü kazanayım, ben daha iyi gelir elde edeyim, daha itibarlı olayım' diye siyasete adım atmış olması veya düşüncesinin temeli olarak görmesi siyasi etiğe uygun değildir.

Onun için siyaset yapan herkes, 'ben toplumsal sorumluluğa talip oldum' demek istiyor, 'ülke adına kararlar verirken mutlaka bireysel arzularımdan, çıkarlarımdan soyutlanacağım ve ülke için ne gerekliyse onu yapacağım' demesi gerekir. Türkiye'de siyaset yapan pek çok kişi, sadece iyi bir hayat yaşamak, bireysel tatminlerine ulaşmak, toplumsal statüsünü kurtarmak için siyaset yapıyorsa, bu bana göre tabutu kadar insan olmak demektir. Siyaseti sadece bireysel konumu ile bağlantılı olarak değerlendiren kişi bana göre tabutu kadar insandır. Yer içer, gezer, dolaşır, imkanları kendisi ile bağlantılı düşünür, varlığını toplumsal sorumluluğu içinde değerlendirmezse bu kişi tabutu kadar insandır. Kilosu kadar, hacmi kadar, boyu kadar insandır. Ben siyaset yapma kararı verdim denilen andan itibaren ben toplumsal sorumluluğa talibim, adayım diyoruz ve tabutu kadar insan olmaya isyan ediyoruz demektir.''



Bu haber 650 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,766 µs