En Sıcak Konular

Peygamber gibi olabilir miyiz?

26 Eylül 2007 15:06 tsi
Peygamber gibi olabilir miyiz? Peygamber Efendimiz nasıl bir insandı? Evinin içinde eşlerine nasıl davranırdı. Eşinden gece namazı kılmak için bile izin isteyen peygamberimizin ailevi ve sosyal hayatı nasıldı? İşte bu soruların cevabı...

Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu/ Hürriyet
 
 Nafile namazı kılacakken eşinden müsaade isteyen bir peygamber! "Aişe, müsaade eder misin, bu gece Rabbim için nafile namaz kılayım?"

İnce, zarif, sevecen, yücelten ve yükselten bir tevazu. Hz. Aişe’nin cevabı da onun kadar güzel ve anlayışlı. "Allah Resûlü nasıl istiyorsa, öyle yapsın!"

Bütün bir gece sabaha kadar devam edecek olan bir namaz, yakarış, secde, rükû. Hatta öylesine uzun süre namazda ayakta duracaktır ki, ayaklarının altı şişecektir.

Nihayet Hz. Aişe dayanamayacak ve soracaktır:

"Ey Allahın Elçisi! Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamış olmasına rağmen, neden bu kadar ibadet ediyorsun? Allahın Resûlü kendine çok yükleniyor!"

O’nun cevabı ise yine çok net ve kısa; aynı zamanda bir o kadar da tevazu dolu:

"Ne dersin Aişe, Rabbime çok şükreden bir kul olmayayım mı?"

Bilenler ve bilmeyenler hep şahittir ki, O hep böyle oldu.

Dilerseniz O’nun aile hayatına bir göz atalım. Bakalım nasıl yaşadı, nasıl yaşattı ve neler hissetti?

* * *

O’na çok yakın olan bir sahabenin tanıklığıyla:

"Çoluk çocuğuna ondan daha merhametli ve şefkatli davranan kimseyi görmedim!"

Ev halkıyla şakalaşırdı.

Evliliğin ilk yıllarında bir yolculukta, insanların iyice uzaklaşmasından istifade ederek eşi Hz. Aişe ile koşu yarışı yaparlar. Hz. Aişe, Efendimizi geçer.

Yıllar birbiri ardını kovalar. Hz. Aişe kilo almış ve ağırlaşmıştır. Peygamberimiz eşine "seninle yarışalım mı?" diye sorar. Hz. Aişe kabul edince tekrar yarışırlar. Bu sefer Peygamber Efendimiz geçer. Bu sonuç için Efendimiz eşine; "vaktiyle sen geçmiştin, bu sefer ben geçtim. Bu, o yarışın rövanşı oldu!" der.

* * *

Güleryüzlü, sevecen ve geçim ehliydi. Eşlerinin sinirli anında gönüllerine alır, kendilerini rahatlatırdı. Hayatı baştan sona sadeydi. Yemeği, biniti, evi, elbisesi, hepsi sade ve orta halliydi. Hayatının tümü birkaç metrekarelik odada geçti. Özel hayatı yoktu. Yaşadıklarının hepsi, aile mahremiyeti hariç toplumun önünde cereyan ederdi. Kimseden gizlisi, saklısı yoktu.

Eşi Hz. Aişe’nin ifadesiyle, iki gün peşpeşe arpa ekmeğinden doyasıya karnını doyurmamıştır.

Ayakkabısını kendi tamir eder, söküğünü kendi diker, yükünü kendi taşırdı.

Bir gün torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin su istediklerinde, ayağa kalkmış ve onlara su getirmiştir.

Eşleriyle arasının gerginleştiği anlar olmuştur. Beşerî bütün merhalelerden geçmiştir yani.

Bazen sıkıldığı zamanlar olmuştur. Bunu da kimseden saklamamıştır. Ama bu zor zamanlarında bile eşlerine ne bağırmış, ne kötü bir söz söylemiş, ne de şiddet kullanmıştır.

Aile sırlarının mahrem bilgilerin- deşifre edilmesini en çirkin huy olarak ilan etmiştir.

* * *

Bir gün Hz. Aişe ile tartışmaktaydılar. Bu esnada Hz. Aişe’nin babası Hz. Ebubekir geldi. Efendimiz kendisinden aralarındaki mevzuda hakemlik yapmasını istedi. Hz Aişe’nin yükselen sesini ve söylediklerini Ebu Bekir de duymuştu. Peygamberimize sevgi ve saygıda son derece hassas olan Hz. Ebu Bekir bir anda öfkelenip kızını tokatlamak istedi. Hz. Peygamber hemen araya girip duruma el koydu ve "Ben senden hakemlik istedim, sense taraf oldun! Biz hallederiz meselemizi." buyurmuştur.

* * *

Akşamları bütün aileyi bir araya getirir, onlarla sohbet ederdi.

Aile bireylerinin her birine bir görev verir, onlarla meşgul olmalarını temin ederdi.

Kimi yetimlerle, kimi yoksullarla, kimi genç kızlarla ilgilenir; kimi dinî bilgileri anlatır, kimi çeyiz hazırlığı yapıp fakirlikten evlenemeyenlere verirdi.

Zerafette öylesine yücelirdi ki, şöyle buyururdu:

"Evinize harcadığınız her şeyden dolayı sevap alırsınız. Hatta eşinin ağzına verdiğiniz bir lokma yemekten bile!"

* * *

Eşini evin hizmetçisi gibi görenler için, Peygamberimizin hayatında ibretler yok mu?

Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Şu iki kişi dışında hiç kimseye gıpta etmek caiz değildir: Biri, Allah’ın kendisine verdiği hikmetle hükmeden ve bunu başkasına da öğreten hikmet sahibi kimse. Diğeri de Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolda sarf eden zengin kimse."



Bu haber 537 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,994 µs