En Sıcak Konular

29 Haziran 2015 10:53 tsi
Paraları ve koalisyon temennileri bozulacak diye ödleri koptu...

iyibilgi Ankara

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “buna tribünden seyirci kalamayız” ve “güneyimizde yeni devlet kurulmasına asla müsaade etmeyiz”  minvalli açıklamaları ile zirve yapan, hükümetin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üzerinde “çalıştığı” ve aralarında da genellikle hakim medya üzerinden oluştuğu iddia edilen gerginliğin isminin tam olarak konulması gerekiyor.

Bir tarif yapılıyor; “Türkiye’nin tehdit olarak tanımladığı PYD’nin Tel Abyad’tan IŞİD’i çıkartarak Suriye’nin kuzeyindeki Kobani ve Cizire kantonlarını birleştirmesi, bir yandan IŞİD’in kalbi Rakka’ya yönelirken diğer yandan da denetimi altındaki Afrin kantonu ile Kobani arasındaki Cerablus’u almayı hedeflemesi dosyalardaki bütün planların yeniden masaya getirilmesine yol açtı. PYD’nin Cerablus’ta kontrolü sağlaması durumunda Suriye’nin kuzeyine bütünüyle hakim olacağı, Cizire, Kobani ve Afrin kantonlarının birleşmesiyle devletleşmeye doğru adım atacağı… Bu, hem Ankara’nın ‘Suriye’nin bütünlüğünün sağlanması için kuzeyinde güvenli bölge oluşturulması’ tezini boşa çıkartıyor hem de “terörist” olarak nitelenen bir yapının kurduğu devletin Türkiye sınırını kontrolü altına alması sonucunu doğuruyor.” (‘Operasyon için seçenekler masada’, 29/06, Milliyet.)

Bu satırlar yaşanan durumu net olarak anlatıyor. Anlatıyor ama bütün benzerleri gibi, medyada ve siyasette yapılan tüm tartışmalarda olduğu gibi bunun adını söylemiyor. Oysa bu tarif devletin önüne geldiğinde hemen görünen o tek kelime; KUŞATMA!

Türkiye kuşatılıyor...

Artık elle tutulur, gözle görülür ve Akdeniz’e kadar devam edeceği de belli olan bu kuşatma hali, Türkiye’nin göstereceği reaksiyonun ciddiyeti konusunda kaygıya kapılan iç çevreler tarafından, “ama bunun içeride yansımaları olur”-artık ne denirse-ikaz, tehdit, aba altından sopa gösterme vs ile karşılanıyor. Bunun arkasındaki aklı görmemek zor. Ancak iş bununla da bitmiyor.

Onu şu satırlardan anlamaya çalışalım; “Özellikle, TSK’nın, hükümetin direktiflerine karşı ayak sürüdüğü, direndiği, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in emekli olmasına bir ay kala askeri operasyonlardan ve Suriye’ye girme sorumluluğundan kaçındığı gibi haber ve yorumlar bu yanlış algının kaynağı olarak görülüyor. Hükümet-Genelkurmay ilişkileri, Genelkurmay Başkanı Özel ve TSK’nın tutumu ile ilgili olarak askeri yetkililerin yaklaşımın; ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiçbir ferdi kendisine verilen emrin yükleyeceği sorumluluktan kaçmaz. Ancak bu emri en iyi şekilde yerine getirecek şartların oluşmasını sağlar. Bu şartların sağlanması için yetkili mercilerden gerekli talepte bulunur. Verilen emirlere karşı, ‘diretme, ayak sürüme, çekince üretme’ gibi yakıştırmalar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin genel karakteriyle bağdaşmaz ve kesinlikle asılsızdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki komuta kademesinin görev değişimleri bir emrin zamanında yerine getirilmesini asla engellemez, engelleyemez. Asıl olan verilen emrin başarıyla icrasıdır.” (‘Sorumluluktan asla kaçmayız’, 28/06, Milliyet.)

Peki daha laf ağızdan çıkar çıkmaz hükümet ile TSK arasında bu türden ve asla şık olmayacak bir gerilimin parlatılması ve hala devam ettirilmesi hangi aklın işi? Tamamen usule ve kanunlara uygun biçimde zaten yapılan, yapılması gereken bir emir-komuta prosedürünün üzerine bakarak, zaten koalisyon süreçleri ile meşgul olan Ankara’yı, dışarıya bir de ordusuyla çekişiyor havasını vermek kimin işine yarıyor olabilir?

Diğer ülkeler ne der?

Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygısına itiraz olarak masaya sürülen kozlardan biri de, “diğer ülkeler ne der” kartı. ABD, Rusya ve İran gibi, hatta Suriye’ye de heyet gönderilsin türünden fikirlerle ortaya çıkan bu yaklaşımın atladığı nokta, bu ülkelerin kategorik olarak böylesi bir adıma karşı çıkacağı. Oysa onun da kendi dengeleri var ve Ankara bunları da ilgili muhatapları ile görüşerek kısmen veya tamamen giderebilir.

Nihayetinde ortadaki tablo Türkiye’nin kuşatılması ise yukarıdaki bütün itirazların gerçekçiliği konuşulmalı. Doğruluk payı olanlar dikkate alınıp, nasıl düzeltileceğine bakılmalı. Elbette ardındaki aklın niyetleri ile birlikte. Fakat hiçbir şeyin Türkiye’nin ulusal güvenliğinin üzerinde olamayacağı da görülmeli.

www.iyibilgi.com



Bu haber 3,108 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    12,416 µs