Mahalle baskısı her yerde

26 Eylül 2007 11:22 tsi
Yaklaşık yirmi yıldan beri Müslüman olan Ingrid, güvenilmeyen bir azınlığa bağlı olmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmiş.

‘Artık kimse uçakta yanıma oturmak istemiyor’ diyor Ingrid Mattson. Yaklaşık yirmi yıldan beri Müslüman olan Ingrid, güvenilmeyen bir azınlığa bağlı olmanın ne demek olduğunu yaşayarak öğrenmiş. Başı örtülü bir bayan olarak şimdi Kuzey Amerika İslam Cemiyeti’nin (ISNA - The Islamic Society of North America) başkanlığına seçildi. ISNA, Amerika’nın Müslümanları temsil eden en büyük dini cemiyeti, 1963’te kurulmuş.

Ontario-Kanada’da doğan ve bir Katolik olarak yetişen İngrid, kilise cemaatine düzenli olarak katılarak büyüdü. ‘Saf dindar bir çocuktum’ diyor. Fakat bir genç kız olduğunda artık kilisede anlatılan Tanrı’ya inanmadığını fark ediyor. Kardeşi kilisedeki ayinlere katılması için onu ikna etmeye çalışıyor: ‘Haftada sadece bir saat, eğer doğruysa bir kaybın yok, eğer yanlışsa sadece bir saatini harcamış olacaksın.’ O ise ‘Hayır, bu hakkında kararsız işler yapabileceğim bir mesele değil’ diyerek onun teklifini geri çeviriyor ve din meselesini bir kenara bırakıyor.

‘TANRI HER YERDEYDİ’

Üniversitede felsefe ve güzel sanatlar eğitimi görüyor. O yıllarda tanıştığı Müslüman arkadaşlarında gördüğü cömertlik ve asalet onu büyülüyor. ‘Onların bir tür denge haline sahip olmaları, beni Kur’an’ı incelemek hususunda cesaretlendirdi’ diyor. İlk defa namaz kıldığında, gençliğinde kaybettiği tanrı ile yakınlık duygusunu hissetmesi onu sersemletiyor. ‘Tanrı artık sadece kilisede değildi, her yerde, tabiatta, sanatta, insanı hoşça karşılayan Müslümanların yüzlerindeydi.’ 23 yaşında İslam’ı kabul ediyor ve başörtüsü takıp tesettüre giriyor.

‘Kocamla tanıştıktan kısa bir süre sonra, bana onu oldukça etkileyen bir kadından bahsetti. Onun zekası, kibarlığı ve cömertliğini anlattı durdu. Bu kadın çok sayıdaki çocuğuna geleneksel ve modern eğitim veriyordu. Sıcak bir onaylama ile onun göçmen kampları ve yetimhanelerdeki yardım çalışmalarına destek için yaptığı zorlu gezilerini anlattı. Düzenli derslerde diğer kadınlarla paylaştığı dini bilgisinden derin bir saygıyla söz etti. Ve kendisine -göçmenlere yardım sırasında işe boğulmuşken- nasıl yemek yolladığını anlattı. Sonunda o kadınla tanıştım.

Baştan ayağa örtülüydü. Kocam onun yüzünü bile görmemişti, ancak onu tanıyordu. Onu, eylemlerinden, diğer insanlar üzerinde bıraktığı etkiden tanıyordu.’

Bu tecrübe İngrid’e örtülü bir kadının neler yapabileceğini gösteriyor. O da hayatında bu model üzerinde hareket ediyor.

Daha sonra Pakistan’a giderek Afgan mülteciler hakkında bir yıl araştırma yapıyor. 1989’da da Chicago Üniversitesinden İslam araştırmaları dalında doktorasını tamamlıyor. Şimdilerde Kanadalı Müslümanların eğitimi konusunda çok aktif olan Mattson, Connecticut’taki Hartford College’da din dersleri veriyor.

ZOR OLANI SEÇTİ

Üç çocuk annesi Ingrid’ın ISNA başkanı olması zor bir dönemden geçen Batılı Müslümanlar için ayrı bir önem taşıyor. O bu göreve seçilen ilk göçmen olmayan, kadın, mühtedi Müslüman. Bir yandan değişik üniversitelerde konuşmalar yaparak İslam hakkındaki yanlış imaj ve fikirleri gidermeye çalışıyor. Öte yandan Batılı Müslümanların sorunlarına çözüm ararken uluslararası platformda onların temsilcisi olarak görev yapıyor.

Aktif haber

Bu haber 519 defa okundu.