En Sıcak Konular

Ermenek'teki maden faciası davası

17 Haziran 2015 16:27 tsi
Sanık avukatı Özbey:"50 yıllık sahanın, olayın olduğu güne kadarki dönemini görmez ve tek 28 Ekim'i görürsek 'büyük bir facia' olarak olayı algılarız"

 Ermenek ilçesindeki kömür ocağında 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili davanın duruşmasında, sanık avukatlarından Abdullah Özbey, 50 yıllık sahanın, kazanın olduğu güne kadarki dönemi görülmez ve tek 28 Ekim görülürse olayın "büyük bir facia" olarak algılanacağını söyledi.

Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, müşteki ve mağdur vekillerinin ardından sanık avukatlarına söz verildi.

Tutuklu sanık Abdullah Özbey'in akrabası ve aynı zamanda avukatı olan Abdullah Özbey, 49 yıl zarfında Ermenek Kömür İşletmesi sahasında 30'un üzerinde ölümlü kaza olduğunu, son olayla 44 kişinin vefat ettiğini ifade etti.

İşletmenin altı aylık veya bir yıllık gibi yeni bir işletme olmadığını, 900 ile bin arasında kişinin çalıştığını aktaran Özbey, "50 yıllık sahanın, olayın olduğu güne kadarki dönemini görmez ve tek 28 Ekim'i görürsek 'büyük bir facia' olarak olayı algılarız" dedi.

- "Ortada sahte bir bilirkişi raporu var"

Bilirkişi raporuna bakıldığında kusurların hepsinin kural hatası olduğunu, bu hatalardan sorumluların ise suçsuz bulunduğunu belirten Özbey, müvekkilinin başkalarının kusur ve kastından dolayı tutuklu olduğunu iddia etti.

Cenne Şirketi'nin Hukuk Müşaviri ve Abdullah Özbey'in avukatı Tevfik Buğdaycı da ortada sahte bir bilirkişi raporu olduğunu öne sürerek, bilirkişiler hakkında "adil yargılamayı etkileme" ve "görevi kötüye kullanma"dan şikayette bulunduğunu bildirdi.

Duruşma, sanık avukatlarının savunmalarıyla devam ediyor.

                                           
                                                KARAMAN (AA) - Karaman'ın Ermenek ilçesindeki kömür ocağında 18 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasıyla ilgili davanın duruşmasında, faciada eşi ve kardeşini kaybeden Zeynep Tokat, sanıkların 'esas mağdur biziz, devlet onlara bakıyor' dediklerini hatırlatarak, "Bize gelen tüm yardımı, eşimin kömürden tırnaklarıyla kazıyarak kazandığı parayla yaptırdığı evi de vereyim, canlarımızı geri verin" dedi.

Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın bugünkü oturumu, müştekilere söz verilmesiyle başladı. Faciada hayatını kaybeden işçilerden Mehmet Tokat'ın eşi, Uğur İlhan'ın ablası Zeynep Tokat, suçluların hepsinden şikayetçi olduğunu söyledi.

Madencilerin, işten çıkartılacakları korkusuyla düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldıklarını savunan Tokat, işçilere faciadan önce üç ay maaş yatırılmadığını dile getirdi.

"Bunlar zevklerini, sefalarını sürerken eşlerimizin cebinde sigara paraları bile yoktu" diyen Tokat, kendilerinden davadan vazgeçmeleri yönünde talepte bulunulduğunu ileri sürdü.

- "Eşlerimizin getirdiği ekmekte kömür karası çıkıyordu, biliyor musunuz?"

"Madem bu kadar paraları çoktu da eşlerimizin üç ay maaşlarını, aylık bin lirayı veremediler, şimdi bize niye para teklif ederler?" diye soran Tokat, evden götürdükleri ekmekleri işçilerin kömür karası içinde yediklerini bildirdi.

Tokat, eşlerini mecbur oldukları için ocakta çalıştırdıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Sanıklar, 'esas mağdur biziz, devlet onlara bakıyor, diyorlarmış' Bize gelen tüm yardımı, eşimin kömürden tırnaklarıyla kazıyarak kazandığı parayla yaptırdığı evi de vereyim, canlarımızı geri verin. Yerin dibinde kendileri çalışacak değil, nerede gariban, nerede çocuğuna bir kuruş ekmek parası getirecek zavallılar var, onları soktular. Mecbur olduğu için ocağa giden eşlerimizin getirdiği ekmekte kömür karası çıkıyordu, biliyor musunuz? Eşlerimiz mecbur oldukları için ekmeği kömüre dürdüler de yediler."

- "Yeğenim kime 'baba' diyecek?"

Faciada cansız bedenine ulaşılan işçilerden Hüseyin Gültekin'in ablası, Tezcan Gökçe'nin eşi Ayşe Gökçe, kızına "baban nereye gitti?" diye sorulduğunda "mama almaya gitti" diye cevap verdiğini vurguladı.

Olay olduğu gün kardeşinin "baba" olduğunu anımsatan Gökçe, şöyle konuştu:

"Kayınvalidem, 'Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı' deyince herkesten yardım geldi. Türkiye'nin her yeri benim olsun gözüm yok, yeter ki canlarımız geri gelsin. Türkiye'nin her tarafı bana bağışlansa ne olacak, evlatlarımız geri gelecek mi? Makinen yoksa, niye bize söylemediniz? Alırdık. Üç ay maaş alamazsanız, geçim yapabilir misiniz? İneğimi sattım da eşimin borçlarını ödedim. Ölüme attılar yiğitlerimizi, ciğerimiz yanıyor. Yeğenim kime 'baba' diyecek?"

Müşteki avukatlarından Anıl Akkuş, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün (MİGEM), eksikliklerden dolayı kapatmasına rağmen ocağın açıldığının görüldüğünü belirtti.

Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, müşteki ve mağdurların ardından vekillerine söz verildi. Avukat Anıl Akkuş, "İyi ki daha önceki su patlamaları öğle arasına denk gelmiş. Yoksa buraya ilk gelmemiz olmayacaktı" diyerek, konuşmasına başladı.

Madeni defalarca su bastığını, bağ atamaz hale gelindiğini aktaran Akkuş, olası kastın söz konusu olduğunu savundu.

Olayı "katliam" olarak değerlendiren Akkuş, şunları söyledi:

"Ocaktan gelen suya tadılarak mı bakılır? Bu kişi, bizim zekamıza hakaret etmiyorsa akıl sağlığı raporu alalım. MİGEM eksikliklerden dolayı 'insan ölür' diye kapatmasına rağmen, 'sen aç çalışsın, sonucuna biz katlanırız' denildiğini görüyoruz. Sondaj makinesi alınmamasında ise tek gerekçe para. Basit yaralama, hırsızlık ve hakaretten insanları tutuklayacağız, 18 işçinin öldüğü, 450 yılla yargılanan insanları serbest mi bırakacağız? Delil karartma ihtimali olduğu için tutuksuz yargılananlardan bazıları da tutuklansın."

Avukat Mehmet Kasap, sanık Abdullah Özbey'in "dört madenden aylık 100 bin lira gelirim var" dediğini hatırlatarak, para olmadığından bir sondaj makinesi alınmadığını ama işçi yakınlarının ineğini, yüzüğünü, maaşlarını verip alabileceklerini söylediğini bildirdi.

Avukat Tarık Taşcı, kazanın nedeninin imalat haritası ve sondaj makinesi olmamasına bağlandığına işaret ederek, "Ama bu iki unsur olsa bile ifadelerden, kullanılmayacağı anlaşılıyor. Amaç azami kömürü alabilme gayretidir" dedi.

- "18 işçinin hayatı düşünülmemiştir"

Tüm olumsuzluklara bir şekilde göz yumulduğunu ileri süren Taşçı, "(Bu kaza olacak ama ne zaman olacak? İnşallah olmasın da alabildiğimiz kadar kömürü alıp maddi sıkıntılara çözüm bulalım) denilmiş. Tehlikeli çalışmayla azami kömürü alabilmek için gayret gösterilirken, 18 işçinin hayatı düşünülmemiştir" ifadelerini kullandı.

Avukat Gülşen Uzuner de diğer tutuksuz sanıkların da mahkeme huzuruna getirilmesini talep etti.

Ara verilen duruşmaya öğleden sonra devam edilecek.

Faciada evlat edindiği oğlunu kaybeden Nazmiye Gözbaşı, "Sondaj makinesi yoksa 'siz birer aylığınızdan vazgeçin' deselerdi de bu 18 kişi sondaj makinesi alsalardı. Bunların da onların da hayatı kurtulurdu" dedi.

Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, henüz bir yaşındayken evlat edindikleri İsa Gözbaşı'nın yaşamını yitirmesinin ardından verilen evi ve hayvan desteğini almayan, yardım için verilen 105 bin lirayı da bağışlayan Nazmiye Gözbaşı'ya da müşteki olarak söz verildi.

Maden kazasının ardından arama kurtarma çalışmaları sırasında "su çabuk boşaltılsın" diye toprağı elleriyle kazarken çekilen görüntüsüyle de hatırlanan Gözbaşı, oğlunun, müfettişler denetime gelmeden ocak içinde önlem alındığını birkaç kez kendisine söylediğini vurguladı.

Gözbaşı, bir kişiden günde 22 vagon istendiğini belirterek, "Nefes bile alamazlarmış. Maaşlarını alamıyorlardı. Sondaj makinesi yoksa 'siz birer aylığınızdan vazgeçin' deselerdi de bu 18 kişi sondaj makinesi alsalardı. Bunların da onların da hayatı kurtulurdu. 22 yıl emek verdim, hayatım bitti" diye konuştu.

Faciada oğlu İsmail Gürses'i kaybeden anne Ayşe Gürses de konuşmasına, "Sizin evladınız var mı, siz evlat acısı yaşadınız mı?" diye sorarak başladı.

- "Bunları cezaevinde eşleri, çocukları görecek, ya biz..."

Her gün öldüğünü, bir gün evdeyse, 10 gün hastanede olduğunu anlatan Gürses, şunları kaydetti:

"Bunlar elbiseleriyle kravatlarıyla yemek yiyor da bizimkiler niye kömür karasının içinde yemek yiyordu? Çocuklarımızı su kuyusuna attılar. Bunlar cezaevinde yatacak, eşleri, çocukları gidip görecek. Biz nereye gideceğiz? Toprağa bakıp, dua eder gelirim. Evlat acısı başka bir şeymiş. İçerim yandı. Eşimin olmadığı yerde ağlıyorum. Çocuğumun penceresine bakıp ağlıyorum. Türkiye'nin başı sağolsun, bize yardım edenlerin hepsinden Allah razı olsun. Hepsinden şikayetçiyim."

Faciada oğlu İsmail Gürses'i kaybeden baba Mustafa Gürses ise madenci ailelerinin talebi üzerine olaydan sonra ocağa indiğini söyledi.

Madende, kötü koşullarda, nefes bile alınamayacak yerde işçilere yemek yedirildiğini gördüğünü savunan Gürses, "Oğlum olaydan iki gün önce 'baba, ocağın durumu, çalışma şartları açısından çok kötü' demişti. Ama 'Burayı bırakırsan başka ocakta çalışamazsın' gibi tehditler edildiği için bırakamadı. Herkesin bir hekim seçme hakkı olduğu ülkede, işçilerin hangi maden ocağında çalışacağını seçme hakkı yok mu? Hepsinden şikayetçiyim" ifadelerini kullandı.

- "Bir topak kömür kadar değerimiz yok muydu?"

Oğlu Kamil Yaman'ı kaybeden Havva Yaman da diğer mağdur yakınları gibi konuşmasında duygulu anlar yaşadı.

"Bir topak kömür kadar değerimiz yok muydu? Madem bu ocak tehlikeliydi, niye evlatlarımızı buraya girdiriyorlar?" diyen Yaman, "İçerim yanıyor. Oğlum engelli kardeşine bakıyordu. Gelinim üç çocukla kaldı" ifadelerini kullandı.

Yaşamını yitiren Uğur İlhan'ın eşi Zeynep İlhan, hayatta tek kocası olduğunu, onu da kaybedince kimsesiz, yalnız kaldığını belirterek, şikayetçi olduğunu bildirdi.

AA



Bu haber 615 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,102 µs